Süreçte Döndük mü Başa?
PKK’nın statü elde etmediği sürece silah bırakmayacağını yıllardır söylüyorum. Açılım Süreci’nde de görüşüm buydu
Çözüm Süreci’nde de bu.
Ama bazı arkadaşlar özellikle son iki yıldır PKK’ya “terör örgütü” demekten bile imtina ettiler. Onlar için Ağrı‘daki olay sonrasında bir anda PKK yeniden terör örgütü oluverdi.
Biz ise dün nerde duruyorsak, bugün de aynı noktadayız. Bizim için PKK dün de terör örgütüydü, bugün de.
Yazılarımda 2015 yılının zor bir yıl olacağını vurguluyorum. Türkiye’nin hala çözemediği bu nedenle de baskı altına gireceği konular belli. Ekonomi, terör sorunu, 1915 olayları.
Sanayi ve üretim kalemimiz
Türkiye’nin ekonomisinin ana motoru olmadıkça belli periyotlarda ekonomik krizler ve sıkıntılar kaçınılmaz. Rahmetli Erbakan Hoca’nın “ağır sanayi” üzerine bu denli durmasının sebebi ekonominin bağımsızlığın temeli olmasıydı. İnşaat sektörü iyi ama Türkiye’nin üretim yapan bir sanayisi hala olamadı.
1915 Olayları konusunda ise çözülmeyen sorun, her yıl baskısını biraz daha artırarak Papa’nın ağzından “soykırım” denilecek noktaya vardı. Papa’nın bu kelimeyi kullanması Hristiyan ülkelerin gelecekteki tutumlarını belirlemek için bir adımdı. Bunun doğuracağı sonuçlarla mücadele etmekle geçecek yıllarımız.
PKK terörü meselesinde ise Suriye’nin önemli bölgesini fiilen kontrolü altında tutan bir örgüt var artık karşımızda.
Yani İkinci Kandil...
Hatta Suriye’de Kandil’den çok daha avantajlı durumdalar. Silah temini, lojistik, yakıt, konumlanma, kamp vs. açısından Kandil’den çok daha avantajlı bir coğrafya.
Türkiye’nin elini çok zorlayacak bir durum. Ağrı olayında gördüğümüz üzere PKK her an çatışmaya hazır vaziyette. Yani silahlı unsurların sınır dışına çekildiği filan yok.
PKK insan kaynaklarını verimli kullanma açısından oldukça tecrübeli. Bu hazırlıklı bekleme durumunu boşuna yapmış bir örgüt değil. Seçimlerden sonra olacaklar belli. Bu gidişle seçimden sonra Güneydoğu’da çatışmaları önlemek imkansız. Yazının başında da söylediğim gibi PKK’nın istediği tek şey var ve değişmez: STATÜ...
Türkiye’nin dünya adına ifade edebileceği pek çok şey mevcut. Ama içerideki sorunları usulünce çözmeden bu mümkün değil.
Yaralı Mehmetçiklerimizi PKK yandaşlarına taşıtma durumuna düşersek dünya adına da birşey ifade edemeyiz.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Ağrı‘da Mehmetçiğin düştüğü durum karşısında baş sorumludurlar. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları bu duruma düşmemeli. Son yıllardaki davalar nedeniyle hayli hırpalanmış TSK mensupları bir de bu durumlara düşerse dünyada hiçbir ordu tarafından ciddiye alınmaz. Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin ciddiye alınmaması demek o ülkenin kendisinin de ciddiye alınmaması sonucunu doğurur.
Geçmişte Akil Adam olan bazı arkadaşların son iki üç gündür PKK’yı yerden yere vurduklarını görüyorum. Lakin tren istasyonu terk edeli çok oluyor. PKK’ya iki yıldır terör örgütü denilmemesinin bir sonucu oldu. Şuan dünyadaki pekçok ülke PKK’yı meşru kabul eder hale geldiler. Türkiye’deki pekçok insan da bu duruma geldi.
Şimdi bir Ağrı olayından rüzgarı çevirmek zor. Her hamlenin her kararın ülkeye ve halka maliyeti olur. Çözüm Süreci’nin nihayete erip ermemesi çok önemli. Artık sona erdiği açık olan sürecin maliyetini seçim sonrasında göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.