Bu Duruş Yok Sattırdı
Mukaddes pazarın açıldığı üç ayların başlangıcıyla, Regaib kandiliyle, Çanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümüyle, Ermenicilere karşı verilen cevaplarla önemli bir haftayı daha geride bıraktık.
Geçen hafta iki günümü Ankara’da geçirdim. Önemli ziyaretlerimiz, görüşmelerimiz oldu. Başkent’in siyasi havasını koklama, dostlarımızla görüşüp, hasret giderme fırsatı bulduk. Ankara Temsilcimiz Fatih Akkaya ile birlikte gittiğimiz Çankaya Köşkü’ndeki yeni Başbakanlık Makamı’nda süren hummalı çalışma dikkatimizi çekti. Köşk’teki Başbakan yardımcıları için hazırlanan yeni birimler son aşamaya gelmiş. Tamirat, tadilat işlemleri tamamlandıktan sonra Başbakan yardımcıları da Kızılay’daki bakanlıklardan ayrılıp kendileri için hazırlanan yeni yerleşkeye taşınacaklar.
Ankara’yı her zamankinden daha sakin buldum. Seçimler yaklaştı ya, şehir boşalmış, siyasetçilerin önemli bir bölümü seçim bölgelerinde anlaşılan.
Görüştüğümüz bürokrat ve siyasetçilerle gündemin yanında Vahdet’i de konuştuk.
Değerli okuyucularımız her gün özgün köşe yazılarıyla, özel haberleriyle emek verilmiş, ter akıtılmış bir gazete yapmaya çalışıyoruz.
Yaparken keyif aldığımız bir gazeteyi her gün okuyucuyla keyifle buluşturuyoruz.
Tek bir gün bile sayfaları doldurmak, günü kurtarmak mantığıyla hareket etmedik, etmeyeceğiz de...
Kendimizin beğenmediği bir gazeteyi kimseye beğendiremeyeceğimizin bilinciyle hareket ediyoruz, istişareye önem veriyoruz.
Vahdet’in yayın tarzının millet ile birlikte Ankara koridorlarında da beğeni toplamış olmasından memnuniyet duyduk ama bu memnuniyet bizi asla rehavete düşürmeyecek Allah’ın izniyle…
Ankara’da söz Vahdet’in yayın politikasından açılınca önemli bir devlet yetkilisi, “çıktığınız günkü yayın politikanızı sürdürüyorsunuz” dedi.
Görüştüğümüz pek çok kişi de aynı kanaatteydi.
Ne diyelim; kıskançlıktan, rekabet ve gelecek kaygısından bin bir türlü tezvirat üretenler; taklidimizi yapmaya çalışanlar utansın.
İlk gün ne dediysek son güne kadar da “emrolunduğumuz gibi dosdoğru olacağız”, Vahdet ilkeleriyle yürüyeceğiz inşallah.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Fitnenin, bozgunculuğun, dedikodunun… Hele hele de maddi çıkar için iftira ve nefret dili kullanmanın bizim kitabımızda yeri yok.
Şiarımızda mertçe mücadele var ama hakaret, küfür, aşağılama, yalan, iftira, ajitasyon yok.
Basit, gündelik dünyevi çıkarlar için yolumuzdan bir milim dahi sapmayacağız.
Allah ömür verdikçe kolaylaştıracağız, zorlaştırmayacağız. Müjdeleyen olacağız, nefret ettiren değil.
Şükürler olsun. İlkelerimiz doğrultusunda üstüne kata kata gidiyoruz. Her geçen gün daha da büyüyoruz.
Geçen hafta Üstad Mehmet Doğan’ın hazırladığı, Vahdet şairi Mehmet Akif’in “Genç Safahatını” bütün okuyucularımıza armağan ettik. Vahdet o gün bütün bayilerde yok sattı. Kuşe kağıda, renkli, resimli bu muhteşem eseri kısa sürede Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümü’ne yetiştiren Genel Müdürümüz İlhan Coşkun ile ekibine ve özellikle okuyucularımızın büyük teveccühüne teşekkür ediyoruz.
Değerli okuyucularımız, Vahdet yaptığı gazetecilikle gündem oluşturuyor.
Âsım’ın nesli uyanıyor Allah’ın izniyle…
Hafta içi yazarımız Cübbeli Ahmet Hoca’nın manşete taşıdığımız “Tehcir Allah’ın emri” açıklaması gündeme damgasını vurdu.
Kitabın ortasından yapılan bu açıklama Türk ve Müslüman dostlarının yüreğine su serperken Ermenici çevrelerin kimyasını bozdu.
Milli birliğimizi, bütünlüğümüzü ilgilendiren böylesine önemli, ciddi bir meselede kimin ne yapmak istediğini, nerede durduğunu yansıtmaya çalıştık.
Yine belgelerle, özel haberlerimizle, tanıkların dilinden Ermeni mezalimlerine karşı tavizsiz, bir duruş ortaya koyduk.
Vahdet var oldukça bu duruş hep sürecek inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.