Selfie Çeken Şehzade Heykeli ve Anadolu’nun Bilişimle Sınavı
Bu yazıyı Tokat'tan yazıyorum. Gündem ne biz, ne de Tokat? Herkes Amasya'daki "Selfie Çeken Şehzade" heykelini konuşuyor.
Bir eli kılıcında diğer eli telefonunda olan şehzade tasviri heykel, geçen yıldan beri gündemde olan selfie akımına katılıyor. Amasya Belediye Başkanı'nın belirttiğine göre çelik konstrüksiyondan üretilmiş heykel, herhangi bir şehzadeye ait değil...
Amasya'daki vatandaşlar tarafından da ilgiyle karşılanan heykel, insanların ilgisinin çekilmesi ve görsel açıdan bulunduğu bölgeye renk katması amacı ile yapılmış.
Ancak sosyal medyayı sarsan spekülasyonlara sebep oldu.
Bilgi toplumuna doğru giderken, yanlış anlamalar, sapmalar ve bağımlılık gibi ihtimaller de beraberinde yaşanacaktır.
Heykel, gündeme gelmek için bir yol olabilir ama bunu bir bilgi toplumunun gereği olarak düşünmek yanlıştır.
Bilgi teknolojileri deyince, Anadolu'nun pek çok yerinde Wi-fi internete sahip olmak ve akıllı cep telefonu sahipliği olarak algılanıyor. Araç ile amacı bu konuda da karıştırılıyor.
Ben çoğu kişi kadar umutsuz değilim.
Hafta sonu gezimizde Tokat Teknopark'a İl Valisi Cevdet Can ve Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu ile birlikte kısa süreliğine uğrama şansı buldum. Yeni ve heyecanlı bir grup var. Şimdilik 24 firma, 26 proje üzerinde çalışıyor.
Türkiye'nin önemli yazılım firmalarından biri olan Uyumsoft da örtü altı tarım ve seralar ile ilgili bir yazılım geliştirmek için burada bir ofis kuruyor.
Teknopark'ta ilgimi çeken projelerden biri ise, drone dediğimiz insansız hava araçlarıyla, bölgenin topoğrafyasının çıkarılması.
Kazova Bölgesi, Türkiye'nin en büyük dördüncü ovası kabul ediliyor. Bereketi ve büyüklüğünün yanı sıra ürünlerinin lezzeti ve doğallığıyla avantajlı bir konumda bulunuyor. Gerek yerleşim yerlerinin kentsel dönüşümünde gerekse arazilerin bütünleştirilmesinde drone kullanılarak çizilen üç boyutlu haritalar, hizmetlere hız kazandıracaktır.
Aslında benzeri projeler, bilgi teknolojilerinin kitlelere indirilmesi için önemli açılımlar niteliğindedir.
İstanbul gibi büyükşehirlerdeki teknoparklarda genelde yazılım firmaları yer alıyor. Tokat örneğinde bakınca, firmaların dağılımı yüzde 34 yazılım olurken, yüzde 17 elektrik-elektronik, yüzde 8 makine, yüzde 8 kimya, yüzde 8 harita, yüzde 8 de biyoteknolojidir.
Bu alanlarda geç mi kaldık? Belki bazı konularda geç kalmış olabiliriz ama çekirdek ve tohum niteliğinde yeni oluşumlar beni olumlu düşünmeye sevk ediyor.
Selfie çeken şehzadeler yerine yeniliklere açık bu toplumun ilgisini kalıcı ve dönüşüm sağlayacak alanlara yönlendirmemiz gerekiyor.
Seçim Beyannamelerinde Olması Gereken Bilgi Toplumu
Siyasi konuları sevmesem de işimin gereği olarak bütün partilerin "Seçim Beyannamelerini" okudum.
Geçmiş seçimlerde hiç kaale alınmayan "Bilgi Toplumu" hele şükür seçim beyannamelerine girdi.
Çocukluğumuzda elektronik, gençliğimizde telekomünikasyon, sonraları bilgisayarlaşma olan bu alan, artık yüksek teknoloji ve bilgiyle entegre olmasıyla bilgi toplumu olarak adlandırılıyor.
Bilgi toplumundan bahsetmek, bilgi toplumunu kanıksamak ve ona göre bir strateji çizmek anlamına gelmiyor.
Bilgi, her dönem stratejik bir alan olduğundan fazla stratejik özelliğini artırıyor.
Olayın farklı yönleri var.
Bilgi teknolojileri, küresel nitelik taşımalıdır. Küresel oyuncuların tanımadığı, komşu ve hedef ülkelerin tanımadığı patentlerin hiçbir hükmü yoktur.
Ar-Ge teşvikleri ve yabancı sermayeyi çekme konusunda bir adım olmayacaksa, bilgi toplumuna yönelik açılımlar yetersiz kalacaktır.
Bu seçim bağlamında şunların beyannamelerde mutlaka olması gerekiyor. Hedef 4G değil, 5G veya sonrasına yönelik ne gibi adımlar atılacağı tanımlanmalıdır.
İnsanlık büyük bir dönüşüme hazırlanıyor.
Ticaret, eğitim, enerji, sağlık, savunma ve yönetim tarzları kökten değişiyor. Önümüzdeki beş yıl bu süreci yaşadığımız ve insanlığın en çalkantılı günlerine doğru gidiyor.
Ekte bir infografik sunuyorum. Televizyonun evrimi ve dönemlere göre popüler markaları gösteriyor. Eğer hedef belirlenirse, gelecekte küresel bir marka oluşturmak pekâla mümkün olabilir.
Seçim beyannameleri bir taahhütname ve bir siyaset belgesidir. Bu belgede olması gerekenlerden birkaçını hatırlatmak istiyorum:
E-ticaret, geleneksel ticaretin yerini alıyor. Bu konuda küresel şirketler oluşturamadığımız takdirde, mal ve hizmet ihracat hedeflerimizi yakalamamız mümkün olmayacaktır.
Dünyada bu yıl 3.5 milyar akıllı telefon üretimi gerçekleştirilecek. Türkiye, pazardan yüzde 1 pay bile alamıyor. Akıllı telefon, giyilebilir teknolojiler, tablet ve bilgisayar pazarında mevcut yapıda rol alamadık, gelecek teknolojiler için somut adımlar atılma dönemidir.
Yine bu yıl 300 bin insansız hava aracı satışı gerçekleşmesi bekleniyor. Askeri amaçlı satışlar bu sayının dışındadır. İnsansız hava aracı üretimine yönelik iki ayrı proje testlerini sürdürüyor. Ancak şimdilik pazarda yokuz. İnsansız hava araçları posta, ulaşım, keşif, güvenlik gibi pek çok alanda yepyeni bir anlayış sunuyor.
Dünyadaki bunca insani oluşumlara ve platformlara rağmen savunma sanayi yıllık 2 trilyon dolarlık resmi bir hacim oluşturuyor. Ne yazık ki bu alanda da yüzde 1 civarında bir pay alabiliyoruz. Savunma sanayi artık ağırlıklı olarak bir bilgi teknolojisi alanıdır.
Nesnelerin iletişiminin boyutunun 5 yıl sonra 50 milyar adede ulaşması bekleniyor. Yine önümüzdeki 5 yıl içinde nesneler arası ticaretin 17 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Nesneler arası iletişimin hiçbir ünitesini üretebilir halde değiliz.
2015 yılında dünya genelinde yaklaşık 1.6 milyar değerinde, 220 bin adet 3D yazıcı satılacak.
Tüm akıllı telefonlarda kullanılan şarj edilebilen, lityum-iyon (Li-Ion) pil teknolojisi 2015 yılı ve sonrasında gelişim gösterecek.
2015 yılında Avrupa’da, internetten satın alınan ürünlerin teslim alınabildiği mağaza ya da lokasyon sayısı yarım milyona ulaşacak. Bu da, bir önceki yıla göre yüzde 20 artış demek.
2015’in sonunda 500’den fazla nano uydu (10 kg’ın altındaki uydular) yörüngede olacak.
Kuzey Amerikalı Y kuşağı, 2015 yılında bayrağı elinden bırakmıyor; geleneksel ve dijital içeriğe kişi başına ortalama 750 dolar harcıyor. Gelişmekte olan ülkelerde de durum çok farklı değil.
Diğer alanları da siz buna göre kıyaslayın...
Peki, bütün bu olan biten arasında kendinizi nereye koyuyorsunuz? Buna göre, bilgi toplumuna siyasetçilerimizin ve partilerin hazır olup olmadıklarına karar verin?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.