5G’de Fırsatlar Kaçmasın
Geçen hafta, Turkcell ile Aselsan 5G için yeni bir çerçeve anlaşmaya imza attı. İşbirliğinin amacı, Türkiye’nin 5G teknolojisinde üretici ülke haline getirilmesi.
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu’nun ifadesiyle “Türkiye 5G’de merkez üs olacak” hedefinde bu iki kuruluşun işbirliği yeter mi?
4G’de konumunu kaybeden Türkiye, 5G’ye erken adım atabilecek mi?
5G alanında en hızlı adımları AB ülkeleri atmaya başladı.
Malum, yeni nesil mobil ağın 2020 yılında ticari olarak piyasaya sunulması bekleniyor. Altyapıda Avrupa’nın en önemli üreticisi olan Ericsson, 5G için İsveç ve Amerika’da iç ve dış mekân testlerine başladı. Ericsson, test ettiği bu en yeni 5G teknolojisi ise, bağlantının düşmesine izin vermeden yüksek kapasiteli bir ağ sunmayı hedefliyor.
Londra King’s College Kablosuz İletişim Bölümü Başkanı Mischa Dohler, “Yüksek hızlı, güvenilir mobil ağlar; iyi bir internet bağlantısına temel oluşturuyor. Ericsson’un 5G testleriyle elde edilen daha hızlı data akışı ve kesilmeyen bağlantı gibi sonuçlar, 5G’de kullanacağımız yeni iş modellerini belirleyecek” diyor.
Yeni nesil iletişim ağları, sağlık, eğitim, savunma, ulaşım ve makineler arası iletişim açısından önem kazanıyor.
Bireysel kullanıcılardan çok, nesnelere bağlantı sağlayacak bir altyapı sunacak. Bunun için de geniş bant yetmiyor, kesintisiz yüksek bant genişliği oluşturacak platformlar zorunlu hale gelecek.
Halen Türkiye’nin tamamına 3G data paylaşımı ağı ulaşabilmiş değil. Gelecekte makineler arası iletişim zorunlu olacaksa, geleneksel ağ yapısı yeterli olmayacaktır.
Bunun için sadece Ericsson değil, Avrupalı yöneticiler, AB Komisyonu olarak da 5G teknolojisinde vizyon oluşturmaya başladı.
AB Komisyonu, Kamu Özel Ortaklığı kurarak, büyük sanayi oyuncularını kapsayacak şekilde “5G Altyapı Derneği” protokolünü 2013 yılı sonunda imzalamıştı. Şimdi de, Ar-Ge çalışmalarını hızlandırmak ve projeleri desteklemek için Horizon 2020 Programı aracılığıyla 700 milyon euro finansman ayırdı.
AB, geçen yıl da Güney Kore ile işbirliği çerçeve anlaşmasına imza atmıştı. Japonya ile de benzer anlaşmayı iki ay önce imzaladı. 5G vizyonu için Avrupalı pek çok ülkenin bireysel adımları da bulunuyor.
İngiltere, üniversitelere 300 milyon poundluk bir destek ayırdığını iki ay önce duyurmuştu. Bütün bu çalışmalar şimdilik, “körün fil tarifi”ne benzese de, limandan ayrılacak gemiye erken binme gayreti olarak da bakılıyor.
Sonuçta her ülke, 5G vizyonunu oluşturmak için kapsamlı anlaşmalar yapıyor.
Türkiye’nin de yeni nesil teknolojiler konusunda, teknolojide tüketen değil üreten bir konuma gelmesi gerekiyor.
Üretmenin yanı sıra ihracata yönelik adımlar atmalıyız.
Şu anda bütün dünyada 5G Ar-Ge çalışmalarında büyük işbirlikleri ve yoğun teşvikler aktarılıyor. Türkiye de Ar-Ge yol haritasını oluşturması gerekiyor.
5G’de uluslararası işbirlikleri, standartlaşma süreçlerine katılmak açısından zorunluluk arz ediyor. İhracatçı olabilmek için de uluslararası işbirliği önem kazanıyor.
Buna bağlı olarak da fikri hakları ve patent portföyü geliştirmek mümkün olabilecek.
Tarihi fırsatların kaçırılmaması için bu bir zorunluluk...
Kapıdan Giren Her Müşteriyi Tanıyacak...
Dünyanın en ünlü otel zincirlerinden birinin CEO’su, müdürlerini toplayıp şu soruyu sormuş: “Otelin kapısından giren bir müşteriyi, resepsiyona gelmeden tanımamız mümkün mü?”
Amaç, kapıdan giren müşterinin check-in için bekleme süresini azaltmak.
Ekip aylar süren çalışmalar yapmış ve teknoloji konusunda destek de alarak cevabı vermişler. “Evet, kapıdan giren müşteriyi tanıyabiliriz. Bunun için 13 milyon dolar Ar-Ge harcaması ve 6 yıl gerekiyor”.
Emarsys, 2020 yılı itibariyle harcama gücünün büyük bölümüne sahip olacak ‘Y Kuşağı’nın davranış kalıplarını ve beklentilerini açıkladı.
Halen dünya nüfusunun yüzde 25’ini oluşturan Y Kuşağı, Türkiye nüfusunun yüzde 35’lik bir kitlesini oluşturuyor.
Y Kuşağı için tanımlamalar şöyle:
• Çabuk sıkılıyor, hızlı ve değişken kararlar alıyor.
• Y Kuşağı satın alma kararlarında sosyal medya, web siteleri, arama motorları, arkadaşların önerilerine önem veriyor.
• Güvenirlik ve şeffaflık önceliği olan Y Kuşağı, sorguluyor ve araştırıyor.
• Y Kuşağı’nın yüzde 95’i akıllı telefon kullanıyor ve internet kullananlar arasında yoğunluğu yüzde 55’i geçiyor.
80’li yıllar ve sonrasında doğan Y Kuşağı’nın yaklaşımlarını aktarmamın bir sebebi var. Bu kuşağın özelliklerini biliyoruz ama bireysel olarak her kişiyi ayrı ayrı tanımaya ne dersiniz?
Boston Retail Partners yeni bir rapor yayınladı. Önümüzdeki beş yıl içinde, teknolojideki yakınsama ve sosyal uygulamalar ile akıllı telefonlardan yapılan alışverişler ile yeni bir sürece girilecek.
Buna göre, kapıdan giren müşterilerin yüzde 95’ini tanımak da mümkün olacak.
Daha önce alışveriş yaptı mı, neleri seviyor, hangi sıklıkla alışveriş yapıyor, sosyal medyadaki paylaşımları gibi müşteri için bilinmesi gereken onlarca özelliğini anında öğrenebileceğiz.
Bundan sonrası mağazanın çalışanlarına kalmış.
Gelelim girişte bahsettiğim otelin CEO’sunun tespitine...
CEO, otel zinciriyle ilgili denetimler için yabancı bir ülkedeki otellerine gidiyor. Otelin kapısından girince, yönetime geldiğini haber vermeden lobiye oturup, gözlemlerde bulunuyor.
O anda, bir şey dikkatini çekiyor. Kapıdan giren yabancı bir müşteriyi, ön büro görevlileri bavulunu alıp, lobide oturmasını kendilerinin kayıt işlemlerini yapacağını söylüyor.
Ön büro elemanı nasıl oldu da, otellerinde kaldığını bildi?
Yeni CEO, bunu görevliyi çağırıp öğreniyor: Bavulundaki otelin isimliği dikkatini çekmiş ve özel ilgi göstermiş.
Yani geleneksel yöntemler ve dikkat de çoğu kere teknolojiden daha etkili olabiliyor. Ama kapıdan giren müşteriyi tanımak da büyük avantaj olmalı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.