Yener Dönmez

Yener Dönmez

Şehit Alkan Sınavı

Şehit Alkan Sınavı

Dün milletçe 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 93. yıldönümünü buruk bir şekilde kutladık.

Zor bir dönemeçten, çetin bir sınavdan geçiyoruz.

Bir taraftan artan terör ile şehit haberleri gelmeye devam ederken, diğer taraftan tarihimizde ilk defa geçici hükümetle seçime gidiyoruz. 

Birliğimizi, dirliğimizi, bütünlüğümüzü bozmak için kıtalar ötesinden planlar yapılıyor. İçerden ve dışardan ihanet çetelerinin taarruzu aralıksız sürüyor…

Eğer 93 yıl önceki ruhu yaşatırsak zafere ulaşmamız mukadder.

Şairin ifadesiyle: 

“Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır

Yoktan da vardan da öte bir Var vardır.”

Bu süreçte hepimize önemli görevlerin, tarihi sorumlulukların düştüğünü biran olsun unutmamak gerekiyor.

Geçen hafta Şehit Ali Alkan’ın Osmaniye’deki cenaze töreni medyamız için tam bir turnusol vazifesi gördü. Aman Allah’ım neydi o manşetler, neydi o köşe yazıları, neydi sosyal medyada boca edilen o ifadeler, ağır suçlamalar, hakaretler, küfürler? Neydi o şehit cenazesini ganimete dönüştürüp kan üzerinden rakibini alt etme yarışları?.. 

Eminim ki şehidimizin aziz ruhunu, bedenine kahpece sıkılan o kurşunlar dahi bu denli incitmemiştir. Şehidimizin cenazesi henüz defnedilmeden kurşundan ağır o sözler, berbat ithamlar, iftiraya varan suçlamalar… Tam da düşmanın istediği sakil görüntüler… Neyi çözdük, kime ne kazandırdık o manşetlerle, o haberlerle?

Kıymetli okuyucular, biz meseleye yine her zamanki gibi vahdet penceresinden baktık. Vahdetin gerektirdiği vakardan, ciddiyetten, samimiyetten, seviyeden zerre taviz vermedik.

Yarbay da olsa Mehmet Alkan’ın da bir insan olduğunu hesaba katıp, öküzün altında buzağı arayan riyakarlara fırsat vermeden “Abi İsyanı” manşetiyle çıktık okuyucumuzun karşısına… Yazılarımızda da Alkan’a sonuçta bir asker olduğunu, daha soğukkanlı olması gerektiğini telkin ettik. 

Elbette çok öfkeliyiz, her gün yüreğimiz parçalanıyor,  üzüntümüz kelimelerle ifade edilemeyecek boyutta. Dün itibariyle 64. şehidimizi toprağa verdik. Ama önce bu kutsal vatana sonra aziz şehitlerimize karşı olan borç ve sorumluluklarımızı hatırlayıp öfkemizi yüreğimize gömdük. Kan yutup kızılcık şerbeti içtik.

Ne düşmanın eline koz verdik, ne de hiçbir şey olmamış gibi üç maymunu oynadık. Vakar ve vahdet şuuruyla hareket ettik. Sorumluluğumuzu, verdiğimiz ağır sınavı bir an olsun unutmadık.

Bir taraftan goygoycu, dalkavuk medya gaflet ve dalalet içerisindeymiş; diğer taraftan intikam ateşiyle şehit cenazelerini dahi istismar eden fırsatçı medya hırsının kurbanı oluyormuş ne gam!

Her ne oluyorsa olsun. Vahdet her şart altında ilkelerinden, duruşundan, müjdeleyen nefret ettirmeyen dilinden asla taviz vermeyecektir. Unutulmaya yüz tutan gazetecilik mesleğinin gereklerini yerine getirmeye devam edecektir.

Bizim tek bir derdimiz var: Davamız… 

İlk gün söz verdiğimiz gibi en büyük rehberimiz Peygamberimizden, Osman Yüksel Serdengeçtilerden, Necip Fazıl Kısaküreklerden, nice üstadlardan, isimsiz kahramanlardan, evliyadan, enbiyadan, şühedanın kanından süzülüp gelen kutsal davaya halel getirmez isek ne mutlu bize…

yeni.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Yener Dönmez Arşivi