Bir önceki yazımda “kaybedecek vaktimiz yok. Her geçen gün aleyhimize işliyor. Bir an evvel bu şiddet sarmalından kurtulmalıyız” diye yazmıştım. Türkiye’yi kalbinden vurdular. Sorunlar da, sorumluluklar da belli. Kriz artarak devam ediyor.

Sarmalı şöyle tarif edebiliriz: 

1-Jeopolitik konum ve konjonktürel açıdan terörün hedefi halindeyiz. Dünyada dengeler değişiyor, Ortadoğu kaynıyor. Ülkemiz ateş çemberi altında.

2-İslam coğrafyası, işgal ediliyor. Yeni sınırlar çiziliyor, bölünüp parçalanıyor. Her gün yüzlerce Müslüman hayatını kaybediyor.

3-Ortadoğu yeniden şekillendirilirken ülkemiz de bundan nasibini alıyor. Egemen güçlerin asıl hedefi Türkiye. Siyonistler sözde kendilerine vaat edilmiş toprakları kontrolleri altına almak için yeni tuzaklar kuruyor.

Bu çerçevede peş peşe cereyan eden son gelişmelere bir bakalım.

Rusya Suriye’de hava operasyonları gerçekleştiriyor. Sözde terör örgütleri ile mücadele etmek ve Esed’i korumak için Müslümanların üzerine bomba yağdırıyor. Taa Hazar’dan Suriye’ye yakıcı füzeler fırlatıyor.

Diğer taraftan ABD bombardımanı da devam ediyor. PKK’dan farklı gördüğünü en yetkili ağızlardan ve resmi kanallardan açıklayan ABD, müttefik olarak kabul ettiği PYD’ye alan açmak için aralıksız çalışıyor.

Aynı ABD, Türkiye’nin güvenliği söz konusu olunca ayak sürtüyor, kılını kıpırdatmıyor.

Türkiye’nin insansız hava aracı Predatör ihtiyacını 2008 yılından bu tarafa geciktiriyor. Yine genel maksat helikopter Sikorskylerin teslimatını ise aylardır yapmıyor. Keza akıllı mühimmat ile firkateyn ve römorkör ihtiyaçlarımız da karşılanmıyor. Oysaki son birkaç aydır terör örgütü PKK ile mücadelenin en şiddetli günlerini yaşıyoruz. 

ABD’nin umurunda bile değil. Ücretleri peşinen ödenen mühimmatı dahi teslim etmeye bir türlü yanaşmıyor. Söz konusu PYD olunca ise sınır tanımıyorlar. PKK’nın Suriye kolu PYD, rüyasında dahi göremeyeceği silahlara ABD ve Batı sayesinde kavuşuyor.

İnsan sormadan edemiyor. 

Bunlar nasıl müttefik Allah aşkına?.. Her türlü mühimmat ve istihbarat paylaşımını Türkiye’den esirgeyen ABD ile Batı terör örgütlerini ise himayesine alıp ihya ediyor.

Taleplerimizi bir türlü karşılamıyorlar. Ama Rusya’yı da bahane edip 10 binin üzerinde NATO askeri gücünü Türkiye’ye gönderebileceklerini söylüyorlar. Diğer taraftan da Patriot füzelerini söküp götürüyorlar.

Şu hale bakar mısınız?

Yıllardır yazıp duruyoruz, “Gavurdan dost ayıdan post olmaz, küfür tek millettir” diye…

Son yıllarda duyarlılık arttı. Lakin yılların ihmali kolay kolay giderilemiyor işte. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da her fırsatta söylediği gibi “Değil namerde merde dahi ihtiyaç duyulmayacak” noktasına ulaşmamız gerekiyor.

Milletçe büyük acılar yaşıyoruz. Hiç olmadığı kadar kritik bir süreçten geçiyoruz. 

Hepimize tarihi sorumluluklar düşüyor. Birlik, bütünlük, kardeşlik ve dayanışmaya nasıl katkı sağlarız? Derdimiz bu olmalı?

Fakat böyle acılı dönemleri dahi fırsata dönüştürüp, ganimet elde etmeye çalışan medya organlarını gördükçe inanın midemiz bulanıyor.

Ülke yanıyor, adam tutmuş sinsice plan kuruyor. Nasıl reyting elde ederim, nasıl tiraj kazanırım derdinde!

Sizin o tatmin edilemeyen rant hırsınız yerin dibine batsın! Haram olsun tahrikten, kinden, nefretten, istismardan, ajitasyondan kazandığınız o paralar.

Millet de görsün artık kimin dost, kimin düşman olduğunu; kimin bu ülkenin hayrına, kimin bu ülkenin şerrine çalıştığını…

Ders çıkartmaz, ibret almaz isek daha çok sürünürüz…