Sanki her şey 1 Kasım seçimlerinden ibaret. Sanki seçimi kazanan bütün geleceğini kurtaracak, kaybeden ise bir daha doğrulamamak üzere yıkılacak gibi hareket ediliyor. Oysaki bu seçim de diğerleri gibi ne ilk ne de son olacak.  

Hiçbir seçim Türkiye’den ve bu ülkenin değerlerinden, geleceğinden daha önemli değildir. Eğer bir seçim her şeyin üzerinde görülüyorsa bilin ki orada öyle gösterme gayreti içerisinde olanların kayda değer, vazgeçemeyecekleri oranda çıkarları söz konusudur.  

Buna en iyi örnek tetikçi gazetenin dünkü 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül tarafından, sert bir şekilde yalanlanan manşet haberi…

Uydur uydur yaz. Nasıl olsa itibar diye bir kaygıları da yok. Sonra bunlara gazeteci diyeceğiz öyle mi?

AK Parti’yi normal yollardan alt edemeyenler tüm ümitlerini parti içerisindeki bölünme ve parçalanmaya bağladılar. Bunun için akla hayale gelmeyen, şeytana dahi taş çıkartacak fitne üretiliyor.

Bereket ki Sayın Gül bu tezgahlara, bu oyunlara alet olmuyor, prim vermiyor.

Diğer taraftan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun çarpıtılan sözleri…

Sayın Davutoğlu hem “Beyaz Toros” hem de “Ankara saldırısından sonra AK Parti’nin oylarının artması”ndan neyi kast ettiğini aslında kendileri de çok iyi biliyor. Ama söz konusu rakibi yıpratmaksa dün ak dediklerine bugün rahatlıkla kara diyebiliyorlar.

İşte bu yüzden Türkiye’de medya en az güvenilen sektörlerin başında geliyor.

Son bir haftanın gazete manşetlerine bir bakın. 

Ortadoğu’da olup bitenler, oluk oluk akan kan, bölünmeler, parçalanmalar, çizilen yeni sınırlar; gazetelerin arka sayfalarında, satır aralarında ancak yer bulabiliyor.

Rusya Kırım’ı işgal edip topraklarına dahil etti. Şimdi Suriye’de operasyonlar yapıyor. Taa Hazar’dan yanı başımızdaki topraklara füzeler yağdırıyor. Putin tüm dünyaya meydan okurcasına Moskova’da Esed’le görüşüp geleceğe dair planlar yapıyor.

Rus Büyükelçisi küstahça, “PKK ve PYD terör örgütü değildir” diyebiliyor. Dün PYD Suriye’de 4. kantonu da ilan etti. 

Zaten ABD, müttefik olarak kabul ettiği PYD’yi uçaksavarlar da dahil olmak üzere ağır silahlarla donatıyor.

Bizim ülkemizde ise küçük hesaplar. Sen ben kavgaları…

Sözde Türkiye’nin müttefiki olan ABD, Suriye konusunda Rusya ile anlaştı. Ama bu anlaşma Suriye’ye barış ve huzur getirmek üzere değil. Birbirlerinin uçaklarına zarar vermemek adına…

Tarih bir kez daha tekerrür ediyor. Ayıdan post gavurdan dost olmayacağı yeniden tescilleniyor…

Ders çıkartmaz, tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirmez isek daha çok acılar çekeriz.