DİKKAT!... ŞEYTAN VAR
Ramazan öncesi şu hadisi şerifi çok dinlediniz. “Ademoğlunun her amelinin sevabı on mislinden yedi yüze kadar katlanır. Allah bu¬yurdu ki: "Ancak oruç müstesna. Çünkü o be¬nim içindir; onun mükâfatını ancak ben vere¬ceğim. Çünkü o, şehvetini ve yemesini sırf be¬nim için terk ediyor. Oruçlunun iki sevinci vardır: Birinci sevinç, iftar ettiği zaman, ikin¬ci sevinç de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur." (Altı hadis imamı, rudani- Buhari, Müslim, Riyazus salihin H no= 1214)
Şimdi burada iki noktanın altını çizelim.
1. değerli olan bir şeyi kazanmak zordur. Örneğin bir gram altın için bir
iki yevmiye çalışmak zorundasınız. Hatta bazı mücevherler var ki; 5-10 gramı yıllarca mesai gerektirir. Ama bir ton taş toprak için hiç bedel ödemenize gerek yok, her hangi bir dağdan istediğiniz miktarda ücretsiz alabilirsiniz.
İşte ramazan ayında mükafatını meleklerin dahi takdir edemediği, ancak Allah (cc) ın bildiği büyük mükafatlar kazandınız ki; bu kazançlar öyle altınla mücevheratla kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Zira bunun için enlinizin altında bol ve serbest bulunan yeme-içmenizi, şehvetinizi terk ettiniz. Sair zamanlarda olmadığı kadar camileri doldurdunuz, Kur'an okudınız. Hayır ve hasenat işlediniz. Bu kazançların dünyalar ve dünyalıklarla kıyası mümkün değildir, değerini bilelim.
2. değerli olanın düşmanı çoktur, dolayısıyla koruması daha zordur.
Örneğin bakkal; meyveyi sebzeyi dükkanın dışına düzer, parasını ise kasada/kilitli çekmecesinde saklar. Rençber; tarlasındaki toprağı koruma ihtiyacı duymaz ama bahçesindeki fıstık – fındık gibi değerli yemişler için bekçi tutar. Mücevherat ve altın satanlar ise bu malları kozmik kasalarda korudukları gibi dükkanlarını da enva-ı çeşit alarm sistemleriyle donatırlar. Örnekleri çoğaltabilirsiniz… zira bu değerli eşyaların bir çok düşmanı vardır.
Şeytan (aleyhil la’ne) ın sizin kazandığınız hayır ve sevaplara düşmanlığı çok daha fazladır. Zira şeytan imtihan gereği hep iyinin ve iyiliğin düşmanıdır. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (Yusuf 12/5, isra 17/35) “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. (...)” (Nur 24/21)
Şu hadisi şerif te ramazan boyunca çok duyduğumuz hadislerdendir. "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." (Buhari, Müslim, Riyazus salihin H no= 1219)
Bu hadisi şerif le ilgili de birkaç tespit yapalım.
1 Hadisi şerif teki şeytanlar ifadesi çoğuldur. Dolayısıyla kazandığımız
hayır ve hasenat ın düşmanları tek değil gayet çokturlar. Nas suresinin sarahaten ifade ettiği gibi şeytanlar sadece cin taifesinden olmadıkları gibi, sadece tek iblisten de ibaret değildirler.
2 ramazan ayı boyunca zincire vurulan şeytan ramazan ayından sonra
zincirden kurtuluyor. Bu imtihanın gereğidir. Esasen şeytanlar imtihan gereği her an pusuda olup imtihan için dünyaya gönderilen biz insanların gaflet anlarını kollamaktadırlar. Tabi ki boşluk bulduklarında hemen değerlendireceklerdir.
3 Zincire vurulan azgınlaşır. Köyde yaşayanlar daha iyi bilirler, meydana salınan köpekler insanlara alışkın ve uysal olurlar. Ama zincire vurulanlar gayet azgın olurlar. Ramazan boyu hem zincire vurulmuş hem de gözlerinin önünde gece gündüz ibadet, hayır ve hasenat yapılan şeytanların haleti ruhiyesini bir düşünün. Kin ve garazlarından çatır çatır çatlamakta ve ramazan sonrasını iple çekmektedirler…
4 Şeytan (aleyhil la’ne) ramazan boyunca kaybettiklerini tekrar
kazanmak için ek mesailer yapacaktır. Bu akıl taşıyan her mahlukun doğasıdır. Bizlerde şu veya bu sebeple bir şeyler kaybettiğimiz zaman tekrar onu elde etmek için epeyce efor sarf ederiz. Kaybettiğimiz şey maddi manevi ne olursa olsun.
Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım. Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın. Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin,hepinizi cehenneme doldururum.” (A’raf 7/16-18)
5 Şeytan hannastır. Şeytanın bu vasfı Kur'an-ı kerim de özellikle vurgulanır. Hannas: Allah (cc) anıldığı zaman onun anıldığı yerde duramayıp kaçan, ancak kaçarken de fırsat kollayan demektir. Dolayısıyla şeytanı caydıracak tek silah Allah (cc) ı anmak, sürekli ona taat ve ibadet üzere bulunmaktır.
Gözle görünen, elle tutulan bir düşmana karşı değnek, kama, tabanca vb. silahlar kullanabilirsiniz ancak şeytana karşı bu mümkün değil. Dolayısıyla ramazandaki kazanımlarımız bu açıdan da çok önemlidir. Kazandıklarımız korunmalı ve üzerine yenileri de konulmalı ki; şeytanı caydırsın.
6 Şeytan geçici değil kıyamete kadar sürekli düşmandır. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver. Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi.” (A’raf 7/14,15) Dolayısıyla hiçbir insan hayatının herhangi bir devresinde şeytanın saldırılarından güvende değildir. “Her an her şey olabilir.” Sözü misali bizimde önümüze herhangi bir yerde şeytan çıkabilir ve bizi herhangi bir şekilde aldatabilir.
O HALDE NE YAPMALI
Yapılacak şeyler belli. Ramazandan sonra asla kendimizi koyvermiyeceğiz. Ramazandaki kadar olmasa da ibadetlerimize yoğun bir şekilde devam edeceğiz. Farzları tam olarak eda edeceğiz. Haramlardan sakınmada hassas davranacağız. Farzları nafilelerle takviye edeceğiz. Teheccüd, kuşluk, evvabin, abdest sünneti ve tehiyyetul mescid namazlarına devam edeceğiz. Günlük Kur'an-ı kerim okumayı, dua ve zikrullahı aksatmayacağız. Ders ve sohbetlerimize daha yoğun olarak devam edeceğiz. Cami ve cemaata devam edeceğiz.
Bu konuda kendimiz kadar aile efradımız vs çevremize de sahip çıkacağız. Özellikle ramazanda hidayetine vesile olduğumuz yeni insanlar ve genç nesiller şeytanın tehlikesini bizim kavradığımız gibi kavrayamazlar. Dolayısıyla kendi ayakları üzerinde durmayı başarıncaya kadar onlara, ramazan dan sonra daha çok sahip çıkacağız.