Artık yeni anayasa ya yapılmalı ya da gündemden çıkartılmalı
ANAYASA Mutabakat Komisyonu çalışmalarına başladı ama daha ilk toplantıda bazı partilerin pozisyonlarını açıklarken birisi, “Taşları oynatmayacağız” diyor bir diğeri de, “Bu komisyonun çalışmalarını bir başkanlık rejimi tartışması gölgesinde ya da başkanlık kampanyasının yan kol faaliyeti pozisyonuna düşürülmemesi gerektiği konusunda hassasiyetimizi paylaşmak istiyoruz” yaklaşımında geçmişte yeni anayasa hazırlanması ile ilgili komisyon çalışmalarını tıkayan iki husus konusunda direncin bugün de sürdüğü görülüyor.
Söz konusu tavırları açıklayanları eleştirmek gibi bir niyetim yok. Ancak, eğer yeni bir anayasa yapılması samimi olarak isteniyorsa mevcut sistem ve uygulamalara yönelik bir takım değişikliklerin getirilmesine ihtiyaç vardır. Yani bazı taşların yerlerinden oynatılması, hatta sistemi tıkayanların alınıp bir kenara atılması gerekiyor. Anayasa’da hiçbir köklü değişiklik olmayacak, taşlar aynen yerlerinde kalacaksa böyle bir Anayasa Mutabakat Komisyonu’nun kurulması ve çalışmalara başlamasının bir anlamı kalır mı?
Bir yandan yürürlükte olan anayasa ve bazı yasaların darbe döneminin kalıntısı olduğu, bu yapının insan hak ve özgürlüklerine sınırlandırmalar getirdiğini söyleyip öbür yandan, “Taşları oynatmayız” tavrını sürdürerek bu çalışmalardan yeni bir anayasanın çıkacağını beklemek gerçekçi olmaz. O zaman bu hava aylar boyu sürer, sonunda yine yeni bir anayasa hususunda mutabakat sağlanamazsa toplumun parlamenterlere ve parlamentoya saygısının zayıflaması gündeme gelebilir. Bu ise seçilmişliğe güvensizliğin yolunu açar. Bu bakımdan dört partinin her konuda mutabakat sağlaması gibi bir yaklaşım yerine yeni bir anayasa hazırlanarak bu anayasanın halkın oyuna sunulması, son sözü söylemeyi halka bırakmak doğru olacaktır. Belli ki Meclis’te temsil edilen partilerin konumlarında ve yaklaşımlarında geçen döneme göre bir değişiklik söz konusu değildir. Eğer birkaç konu üzerinde mutabakatın sağlanamaması yeni bir anayasanın hazırlanmasını engelleyecek ise o zaman toplumun çoğunluğunun kararına müracaat etmek gerekir. Hem mutabakat sağlanamıyor hem de topluma müracaat etmenin önü kesiliyorsa yeni bir anayasa yapılması söylemini gündemden çıkararak, bir kenara bırakmak gerekiyor. Çünkü bir yandan Meclis’te temsil edilen partiler yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söylüyor, ülkenin darbe anayasası ve yasalarından kurtarılması gerektiğini söylüyor fakat bu yönde adım atılamıyorsa buna çözüm bulmak gerekir.
Toplumu kucaklamak temel insan hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınması demektir. Buna kimsenin itirazı olmaz. Ancak, herkes benim gibi düşünecek, benim gibi inanacak gibi ifade edilemeyen bir yaklaşımın topluma dayatılmak istediği akla gelirse zaten mevcut anayasa bu özelliğe sahip. O zaman mevcut anayasanın taşlarını oynatmayız yaklaşımı toplumu kucaklayacak değil, belli bir grubu tatmin etmeye yönelik bir anayasa isteniyor demektir. Bir yandan yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu söyleniyor ve bunu kampanya haline getiriyorlar ama sıra yeni bir anayasa yapılmasına sıra geldiğinde bir takım tabuların arkasına sığınılıyorsa o zaman en azından bir samimiyetsizlik söz konusu demektir. Bu bakımdan Anayasa Mutabakat Komisyonu’nda da yeni anayasa konusunda mutabakat sağlanamaz ise o zaman toplum, “Bu işi beceremiyorsanız niçin toplanıp duruyorsunuz” deme hakkına sahiptir. Yeni anayasanın toplumun tümünü kucaklaması esas olacaksa o zaman bazı partililerin kendi kişisel yaklaşımlarını ve dayatmalarını toplumun arzusu gibi takdim etmelerinin de anlamı yoktur. Bir takım ideolojik farklılıklara dayanarak toplumun kucaklaşmasını engelleyecek istekler peşinde koşulursa hiçbir zaman bu partiler arasında mutabakat söz konusu olmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.