Çiftçi ve şehir insanı….
Dünyaya gözlerini açan insanoğlu dağları dikilmiş, bitkileri dikilmiş, balıkları denizlere yerleştirilmiş, bulutları gökte dağıtılmış olarak gördüğünden dolayı yaratılmış olan şeylere hiçbir hayranlık beslemeden büyümeye başlar…
Oysaki ne dağların dikilmesi, ne ölü tohumların çatlayıp yeşermesi ne de sulara emanet edilen balıkların tazeliğini koruması sıradan ve basit şeylerden değildi… Ama her nasıl olduysa insan bu mucizeyi göremedi…
Daha ilkokullarda öğretilen ölü bir tohumun yeşerme serüvenini toprağın nemine ve topraktaki minerallere bağlayan, haliyle ölü tohumun yeşermesini sıradan bir vaka olarak algılatan müfredatla ister istemez insanla Allah arasına girerek bu muhteşem sanatı görmezden gelmişlerdir…
Oysaki toprağın altında bir ölü dirilmiştir...! Allah dışında hiçbir güç ve kuvvet ölüden diri çıkaramaz! Ölü bir tohumun canlanması sıradan bir şey değildir… Bu işe toprağın kendisi bakmaz! Eğer öyle algılanılıyorsa bu demektir ki “rızık veren Allah değil, toprağın kendisidir!” Haşa!
Böyle bir anlayış toprak sahibiyle/çiftçiyle Allah arasındaki bağı koparır… Havalar iyi ise işler iyi olur anlayışı hâkim olur… Bu da tamamen bir şirk anlayışıdır…
***
Yaratma işinde Allah kimseyi ortağı kabul etmez… Bu ister küçük bir tohum olsun ister devasa bir fil olsun… Ortada bir ölü var ve bu ölü dirilmişse bilin ki o ölüyü Allah diriltmiştir… Diriltirken de istediği argümanı kullanır… Toprağın üstüne hâkim olan Allah, toprağın altına da hâkim olduğunu şu güzel sözlerle dile getiriyor;
“Şüphesiz Allah, tohumu ve çekirdeği çatlatandır, ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarandır. İşte Allah budur. O halde (haktan) nasıl dönersiniz!”1
Evet…
Ey çiftçi kardeşim…!
Toprağa ektiğin o ölü tohumlar ve çekirdekler varya! Hani toprağın altından çıkıp yeşererek sana kasa kasa meyve verecekler ya! İşte bütün bunlar Allah’ın izni ile oluyor… Yani senin bahçe ve tarlanla Allah ilgileniyor… Dilerse o tohumu çürütür de senin bahçende dikenler biter…
O yüzden tohumu toprağa ekerken bereketli bir mahsül kaldırman için Allah’a yalvar! Dalından kopardığın bir meyve ya da sebze sana öldükten sonra dirilmeyi hatırlatmalı… Senin imanın her sene yenilenmeli… Şehir insanı senin gördüklerine şahit değil… Onların eline ölü bir tohum geçmiyor… Ama sen bu mucizevi dönüşüme şahitsin…
Bir tohumdan kasa kasa tohumuyla birlikte meyvelerin devşirilmesini gözlerinle gördün ve ellerinle dokundun… Senin imanın tavan yapmalı!
Her yıl bahçende ilahi bir müdahaleye şahit oluyorsun… Allah’ın senin bahçenle ilgilendiğine şahit oluyorsun… Oysaki o saatlerde Allah birçok bahçeyle de ilgilenmiştir… Kiminin bahçesini kurutmuş, kiminin bahçesini verimsiz hale getirmiş kiminin bahçesini de meyve çokluğundan dalları kırılacak hale getirmiştir…
Ey çiftçi kardeşim bil ki rızık işine ne toprak ne de başka şey bakıyor..! Toprağının altını birer fabrika gibi işlettiren Allah’ın büyüklüğünü görüp secdeye kapanmıyorsan eğer bil ki senin de şehir insanından farkın kalmamıştır…!
***
Sen tarlanda bir işçi gibi çalışırken aydınlanan sabahtan faydalanmışsındır… Gece karanlıktı… Yani ölü bir vakitti… Ve o ölü vakit kullanılır hale geldi. Senin için ölüden diriyi çıkaran Allah bak sana neler söylüyor;
“ O, sabahı aydınlatandır. O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı (vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu, aziz olan (ve her şeyi) pekiyi bilen Allah'ın takdiridir.”2
Eğer tarlan ya da bahçendeki hareketliliklerin Allah’ın izni ve yaratmasıyla olduğunu görebilmişsen Allah’a bir adım daha yaklaşmışsın demektir…
1-En’am 95
2-En’am 96
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.