ABD darbenin neresindeydi ve Brütüsler
GÖRÜNEN o ki, her darbede olduğu gibi son darbe girişiminin ardından da ABD’nin olayların içinde olup olmadığı, içindeyse neresinde yer aldığı uzun süre tartışılacak. Elbette bu tartışmaları ABD Dışişleri Bakanının darbe ile ilgilerinin olmadığı açıklamaları önlemeye yetmeyecek. Çünkü ABD’den yapılan açıklamalara artık insanımız inanmıyor. Onları tek ilgilendiren şey kendi çıkarları ve uygulamaya koydukları planın doğru şekilde yürümesidir. Kısacası, ABD’yi sadece çıkarları ilgilendirir. Onun dışında arada bir söylenen dostluk, müttefiklik gibi nitelendirmeler sade o anla ilgilidir. Ayrıca bundan önce ülkemizde yaşanmış olan darbelerin hemen hepsinin arkasında ABD’nin olduğu, bir başka ifadeyle oradan alınan onay ile yapıldığı kimsenin meçhulü değil.
Meselenin bir başka boyutu ise, Hükumet en azından iki yıldan beri Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesini istiyor, buna karşılık ABD’den bir takım yetkililer yaptıkları açıklamalarda Gülen’in suçlu olduğunu gösteren delillerin bulunmadığını ileri sürerek, iade taleplerini geri çeviriyorlar. Son darbe girişiminin ardından da alelacele benzer açıklamalar yapıldı.Gülen’in darbe ile ilişkisinin olduğuna dair ellerinde delil olmadığını tekrarladılar. Yani, Türkiye’nin iddialarını delil olarak kabul etmediklerini açıkça gösterdiler. Bu durum karşısında bundan sonra ABD’nin dost ve müttefik nitelendirmesinin doğru olup olmadığını sanıyorum ilgililer yeniden değerlendireceklerdir. Ancak önümüzdeki günler ve aylarda ABD’nin Gülen’in iadesi hususunda sergileyeceği tavrı bu ülkenin son darbe girişiminin neresinde olduğunu da göstermiş olacaktır. Bu noktada dünkü bir gazetemizde yer alan haberden kısa bir alıntı aktarmak istiyordum:
“İncirlik’te ABD ile 12 sır buluşma” başlığı altında verilen haberde şöyle deniyordu:
“Darbecilerin ABD ile ilişkileri de deşifre oluyor. Dün gözaltına alınan Tuğgeneral Hasan Polat’ın İncirlik’te Amerikalılarla 12 görüşme yaptığı iddia edildi. Darbecilerin İstanbul ve Ankara’da başarılı olması durumunda, diğer illerde de bine yakın bomba patlatacağı ve kaosu bahane ederek şehirlerin hâkimiyetini ele geçireceği belirtildi.”
Haber dikkatli okunduğunda bundan önce pek çok ülkede ABD’nin uygulamaya koyduğu, “Şok doktrini’nin bu defaki hedefinin Türkiye olduğunu ama en azından şimdilik başarısızlığa uğradığını söylemek mümkün.
Elbette habere bakarak ABD’nin kesin olarak darbenin içinde yer aldığını söylemek mümkün değil ama darbe girişimi devam ederken İncirlik üssünün kapatılmış olması, ABD Dışişleri Bakanının iddialara, “Bu değerlendirmeler ilişkilere zarar verir” şeklinde tepki göstermesi de suçu gizlemeye yönelik girişim intibaı uyandırıyor. Ancak çok geçmeden işin aslı ortaya çıkacaktır. Çünkü bundan önceki darbelerde hep böyle oldu.
***
Tarihteki olaylar hatırlandığında Brütüslerin her dönemde bulunduğu gerçeği son darbe girişimi ile bir kez daha ortaya çıktı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a emir subayı ile özel kalem müdürünün ihanet ettiği darbecilerle birlikte çalıştıklarının ortaya çıkması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok yakınında bulunan Başyaveri Albay Ali Yazıcı ile diğer dört yaverinin gözaltına alınmaları ve özellikle Yazıcı’nın Cumhurbaşkanının uçağının konumunu tespit etmek ve cuntacılara ulaştırmak için sıkça telefon açtığının ortaya çıkması da gösteriyor ki, sorumluluk mevkiinde bulunanlar ne kadar dikkat etmeye çalışırlarsa çalışsınlar Brütüsler kendilerini gizleyebiliyorlar. Böyle olunca da tarih tekerrür ediyor, ihanetler bir türlü engellenemiyor. İşin teselli verici yanı bu defa Brütüslerin hedeflerine ulaşamamış olmalarıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.