Aktütün’deki ihmâllerin sorumlusu mu?
Devlet, yetki ve sorumlulukları müeyyideye bağlayan sistem ve siyasi iradedir. Siyasi hesap sorma hakkı millettedir. Bu yetkisini monarşilerde, kabul ettiği kral; demokraside, seçtikleri vasıtasıyla kullanır. Siyasi irade, anarşi kabul etmez.
Sömürge, işgal, darbe ve ihtilal dönemlerinde devlet, yani milletin gücü, siyasi iradesi gündem dışıdır. Güçsüz, hesap sorulmaz. Devletsiz adalet olmadığı için milletler, “Allah, kimseyi devletsiz bırakmasın” diye dua eder.
Demokrasilerin vazgeçilmez kurumu partilerdir. Parti ve siyaset, ağır sorumluluktur. Bu konuda, “Ben hallederim. Oyunu ver, karışma” gibi boş ve kof sözlerin aşılamamış olması acıdır. Ümit, görüntüye çıkmayan ciddi gayretlerin varlığındadır. Ancak derdini saklayan deva bulamaz. Partiler, eksik ve yanlışları ortaya koyup milletle beraber düşünmek ve çare üretmek zorundadır. Gizlilikte hayır yoktur. Yen altında saklanan kırık, kangren olur.
Aktütün Karakolu’nda, son 17 ile 45 şehit. Sakat kalanlar ayrı. Mekanları cennet olsun. Ailelerine sabr-ı cemil, milletimiz ve İslâm dünyasına ibret, çare ve başsağlığı diliyorum. “Hesap sorulmalı!” deniyor. İyi güzel de, soracak? Sorulacak nerde? Zaten erlerin başında sorumlu bir subay yokmuş. “Hakimleri yola getirmek için evinin yanında bomba patlattıran” paşamız, anlattı da madalya mı verildi(!).
Kanun, “Hakim ve savcılar, dernek kuramaz” diyor. Yeni, kanun çalışması yapılıyor “nasıl kursunlar” diye. Kanunsuz daha iyi deyip kurmuşlar “YARSAV”ı. Mahkeme de, “beğenmiş”. Bu YARSAV’ın Başkanı Yargıtay Savcısı, “Hastayım, askere gitmeyeyim” demiş. Rapor “Sağlamsın” olmuş. Direnmiş, Yd.Sb. bir doktor görevlendirilmiş. Özellikli yanlışlarla dolu acayip bir rapor. Geçerli sayılmış. Bu durum ortaya çıkınca karşılama merasimiyle yeni rapor derken, “alo çürük raporu temin edilir” haberi gazetelerde? Hayda ki hayda!..
Gazetedeki sütunumuz bitti, biz daha sözün başındayız. Dünya ve ülkemizden somut örneklerle kısaltalım. Siyasi irade olmadan devlet olunmaz. Yunanistan’da ihtilaller oldu. Ama neticede siyasi irade doğdu. Almanya Başbakanı Schröder’e, “Merkel başka diyor” denince “Almanya’da hükümetin dediği olur” demişti. En kısa ifadeyle, “siyasi irade, dediği olan iradedir.” İspanya’nın yeni savunma bakanı hanım, ordusunu teftiş etti. Gidip Afganistan’daki birlikleri de teftiş etti. Kuvvet komutanlarını toptan görevden aldı. Bakan, bu icraatıyla; İspanya ordu mensuplarının, milletinin iradesine gösterdiği bu saygıyla, İspanya halkının siyasi iradesinin ne demek olduğunu, yalnız İspanya değil, dünya gördü.
Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar. Halimize bakmak zorundayız. Siyasi partilerin varlık nedeni olmasına rağmen TBMM’ye, CHP’nin saygısı nedir? General Teoman Koman, TBMM komisyon davetine gitmedi. Bir milletten olanın, o millet iradesine saygısızlığı tasavvur edilebilir mi? Malatya Üniversitesi rektörü (Hilmioğlu), “% 95 oy verse kıymeti yok” diyor. YÖK, Hilmioğlu’na mükafat, bir üniversite yönetimi daha veriyor. 57 senedir NATO üyesiyiz, çeyrek asırdan beri NATO toplantılarına Genelkurmay Başkanı ile Bakan birlikte gidemiyor? YAŞ kararlarının yargısız infazı, bakan ve başbakan muhalefetine rağmen uygulanıyor. Dünyada böyle bir devlet var mı? Tarihe en şerefli sayfalar hediye etmiş bir milletin evlatları olarak bu acılarla yoğrulmak ne demek?..
Milletimiz iradesine sahiptir. Çağ demokrasi çağıdır. Bu iki şey, çözümün temelidir. Beklenen, parti ve siyasilerin, “ölü yüzü pudralamayı/günü gün etmeyi” bırakıp, anayasadan başlayarak düzeni güçlendirmek, millet iradesini ve adaleti layık olduğu makama oturtmaktır. Bu merhale, kolay değildir. Milletle beraber olur. Her nimet, bedel gerektirir. Büyük nimetler, büyük bedellerle elde edilir. Ama çalı başından sürüklenmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.