Kimin malını kime kaptırıyorsunuz
YILLARDAN beri bölgemizde akan kan yüreğimizi dağlarken, bir takım densizlerin bölgemizi babalarından kalma tapulu malları gibi değerlendirmeleri acımızı daha da çoğaltıyor. Çünkü bölgemizin lideri olduklarını gözümüzün içine baka baka seslendiriyor, kendilerine ait olduğunu düşündükleri böylemizde bir başka ülkenin etkili olmasına tahammül edemiyorlar. Hâlbuki Ortadoğu olarak nitelendirilen bölgemizin tek sahibi vardır, o da Müslümanlardır. Buralarda etkili ve yetkili olması gerekenlerde Müslümanlardır. Bugün birileri çıkıp hak iddia ediyorlarsa Müslümanların birbirlerine düşmeleri, birbirlerini kanını akıtmalarındandır. Çünkü bölgemizdeki çatışmalar giderek düşmanlıkları körüklüyor. Bu noktaya nasıl geldiğimizin düşünen herkes farkında ama bir takım çıkar hesapları bu çatışmaları kan davasına dönüştürüyor. Bu ise bölgemiz üzerinde yüz yıllardan beri hak iddia eden ve bu sebeple de İslam düşmanlığına dayanan politikalar geliştiren Haçlı ittifakının işine yarıyor. Hâlbuki Müslümanlar kardeş oldukları gerçeğine sarılıp bir takım problemleri görüşmelerle çözüme bağlayabilse bölgemizin tek sahibi bizler yani Müslümanlar olacağız.
Artık bölgemizde gereksiz çatışmaların sadece İslam düşmanlarının işine yaradığını görüp kendi aramızda meselelerimizi çözmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Özelliklede bölgemize yönelik Haçlı ittifakının yüz yıllardan beri körüklediği ırkî ve mezhebi farklılıkların sadece Haçlıların işine yaradığını gördüğümüz an bölgemiz çatışma alanı olmaktan çıkarak bir huzur alanına dönüşecek, bölgemiz zenginlikleri sadece bölgemiz insanına ait olacaktır. Hâlbuki şimdi sahip olunan zenginlikler bize ait görünse bile insanımız sömürgeci güçlerin verdiği kadarı ile yetinmek zorunda kalıyor. Kısacası Haçlı ittifakı bölgemiz zenginleri ile müreffeh bir hayat sürerken zenginliklerin üzerinde yaşayan insanlar sefalet içinde çırpınıyor.
Bu noktada bir takım farlılıkların körüklenmesinde bazı kendilerini Müslüman olarak tarif edenlerin bulunması ise işin şeklini çok daha üzüntü verici hale getiriyor. Bölgemizde yüzyıllardan beri var olan bir takım mezhebi farklılıklar zaman zaman bir takım tahriklerle ve bu tahriklere bir takım Müslüman kimliklilerin de katılması ile uzun yıllar süren savaşlara yol açıyor. Bunun yanında ırki farklılar da buna eklenince ister istemez İslam dünyasında giderilmesi mümkün olmayan farklılıklar varmış görüntüsü çıkıyor. Bu görüntü öylesine bir tablo oluşturuyor ki, bazı Müslümanlar diğer Müslümanları kardeş olarak bağrına basmayı içlerine sindiremezken, Haçlı ittifakının mensuplarını bağırlarına bastırabiliyor, onları dost kabul edebiliyorlar. Bu çarpık mantık devam ettiği sürece Müslümanların birbirleri ile savaşları devam edecek, bundan da kazanlı çıkan Batıl cephesi olacaktır. Aslında bu söylediklerimi tüm Müslümanların bildiğinden şüphem yok. Ama doğru hareket temek için yanlışın bilinmesi yeterli olmuyor. Nefsimizin ve bir takım çıkarların esaretinden kurtulabilmek gerekiyor. Bunu başarabildiğimiz an İslam Birliği gerçekleşecek, kan emci vampirleri dost ve müttefik görmek ve kabul etmek basiretsizliğinden kurtulmuş olacağız.
Müslümanlar arasındaki farklılıklar ayrılık değil zenginlik olarak kabul edilebildiği an yeryüzünde Batıl cephesinin belirleyiciliği en azından İslam Birliği ile dengelenebilecek, dünyada çatışma değil barış, sömürü değil adalet hâkim olacaktır. Dileriz bu güne çok gecikmeden ulaşırız. Çünkü artık zalimlerin değirmenine su taşımaktan bir an evvel kurtulmamız gerekiyor ki; her gün verdiğimiz şehitlerin yüreğimizde oluşturduğu acı giderek insanı nefes alamaz hale getiriyor. Böyle olunca da dünyayı kendi elimizle zalimlere teslim etmiş oluyoruz. Artık, boynumuzu zalimlerin bıçağına gönüllü olarak uzatmaktan kurtularak Müslüman kardeşlerimizle el sıkışabilmeliyiz. Böylesi hem inancımızın gereğidir, hem de tüm insanlığın huzur ve saadeti için gereklidir. Aksi halde ABD’li emekli General Odierno’nun, “Ortadoğu’nun liderliği Washington’dan Rusya’ya geçti” sözleri karşısında kılımız kıpırdamaz, içimiz sızlamaz. Kısacası, kendi evimizin liderliğini sömürgecilere bıraktığımızı kabullenmiş oluruz. Hâlbuki bu tür değerlendirmeler karşısında hep birlikte, “Kimin malını kime kaptırıyorsunuz” diye haykırmamız gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.