ABD’nin Türkiye düşmanlığı değişmedi
ABD’de başkan değişti ama Türkiye’ye yönelik bakış ve tutumunda bir değişiklik olmadı. Obama yönetimi de PKK ve PYD’ye destek veriyordu, Trump yönetimi de. Meseleye bu açıdan bakıldığında sanki ABD’de özellikle dış politikayı belirleyenler seçilmiş başkanlardan çok derin devlet ya da lobiler demek yanlış olmaz. Böyle olunca da seçimler sadece demokratik figür olmaktan öte geçmiyor. Denebilir ki, Türkiye ve İslam dünyası söz konusu olduğunda ABD’de başkanlık koltuğunda kimin oturduğu önemli olmuyor. Çünkü ABD’de toplumun, özellikle de yönetimin geneline bir İslam ve Müslüman düşmanlığı hâkim. Hemen belirteyim ki, insan böyle bir yaklaşımı kabul etmek istemiyor. Çünkü bu ABD’nin bir akıl tutulması nöbetine yakalandığı anlamına gelir ki, zincirlerinden boşalmış boğanın ne yapacağı belli olmaz. Aslında başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasının kendisini ABD ya da AB’nin insafına terk etmiş olması yanlış bir yaklaşımdır. Çünkü arenaya sürülmüş olan azgın boğa üzerindekini yere düşürene kadar etrafına saldırmaya devam edecektir.
Hemen belirtelim ki, Obama’nın arkasından Trump’ın iş başına geleceğinin ortaya çıkmış olması ile ABD dış politikasında özellikle İslam dünyasına yönelik bir iyileşme ve düzelme olmayacağının işaretleri ortaya çıkmıştı. Aradaki fark Trump belki İslam dünyasına Obama’yı aratmak için daha sert ve tahripkâr adımlar atacaktır ki, bunun işaretlerini de şimdiden vermiş bulunuyor. Bu noktada Milli Güvenlik Kurulu’nun da sabrını taşıran PKK/YPG’ye yıllardan beri silah desteği veren ABD’nin son olarak aynı terör örgütüne bu defa zırhlı araç vermesi olmuştur. Sabrın taşmaması da mümkün değil. Aslında, ABD yıllardan beri PKK/YPG’ye Suriye’de bir alan açmanın peşindedir ve bunun için sadece silah vererek değil, siyasi olarak da bu terör örgütünü kanatları altına almış bulunuyor. Böyle olmasaydı Türkiye her fırsatta PYD’yi terör örgütü olarak nitelendirirken ABD’li yetkiler açıklamalarında ısrarlı bir şekilde, PYD konusunda Türkiye gibi düşünmediklerini, PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini söylediler.
PYD’ye Suriye’de alan açılmasının manası nedir? Artık açıkça görülüyor ki, Suriye’de Irak’takine benzen bir Kürt bölgesi oluşturulmak isteniyor. Bu isteğin bugün ortaya çıkmış olmadığını da unutmamak gerekiyor. Diyebiliriz ki, Suriye’de özerk bir Kürt bölgesi oluşturulması yüz yıllık bir İngiliz planıdır. Bunun için ortamın olgunlaştırılması beklenmiştir. Bölgemizde bir Kürt devleti oluşturulmasının ilk adımı da ABD ve ortakları tarafından Irak’ın işgali ile atılmıştı. Suriye bu olayın ikinci ayağı, PKK’ya 34 yıldır aynı ülkelerin destek veriyor olması da aynı projenin üçüncü ayağını oluşturmayı hedefliyor. Bu planın tarihi kökleri ise Kudüs’e yönelik Haçlı seferlerine dayanıyor. Geçmişten bugünün farkı sadece Haçlı ittifakında ABD’nin de yerini almış olması, Haçlı ittifakına öncülük etmesidir. Sadece Türkiye değil bu gerçeği bölgemizdeki Müslümanların tümünün unutmaması gerekiyor. Unutmak gaflete yol açar, bu da sömürgeci İslam düşmanı Haçlı ittifakının işini kolaylaştırır. Düşman bellidir ve kendini gizlemeye bile ihtiyaç duymamaktadır. Bu düşmana karşı İslam dünyasında en güçlü ve tarihi tecrübeye sahip ülkesi Türkiye’dir. Yeter ki biz aramızdaki bir takım farklılıklar sebebiyle birbirimizle boğuşmayalım, dimdik ayakta duralım. Böyle olursa Haçlılar bu defa sert bir kayaya çarptıklarını fark edeceklerdir.
Bu noktada unutulmaması gereken bir başka husus ise, düşmanın attığı adımları bilmek önemlidir ama yeterli değildir. Düşmana karşı güçlü olmak, özellikle askeri alanda yeterli silah ve araçlara sahip olmak gerekiyor. Bunun yolu da düşmandan temin edeceğimiz silahlardan değil, kendi milli sanayimizden geçiyor. Bunu yapabiliriz. Millet olarak bu birikim ve güce sahibiz. Yeter ki millet olarak kendimize olan güveni yitirmeyip, uzun yıllardan beri olduğu gibi Haçlı ittifakının desteği ve onların onayı peşinde koşmayalım. Biz peşlerinden koştukça azgınlaşıyorlar. Bir başka çok önemli husus ise artık Haçlı ittifakının laftan anlamadığının farkına varalım. Yani, ne yaptıklarını bildiğimizi hissettirelim ama kendi işimize bakalım, hazırlıklarımızı tamamlayalım. Bu sonuç kaçınılmaz gibi görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.