Suriye, ABD’nin güvenliği için vurulmuş!..
İdlib’e yönelik kimyasal saldırının ardından ABD’nin Suriye’nin Şayşat Hava Üssü’ne yönelik saldırısı bir anda gündemin birinci sırasında yerini aldı. Öylesine yer adı ki, kimyasal saldırıda hayatını kaybeden kadın ve çocuklar bile ikinci plana itilmiş oldu. ABD’nin Suriye üssünü vurmasının ardından yapılan açıklamalar dikkat çekiciydi. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, saldırının uluslararası ortaklarıyla birlikte dikkatli bir şekilde koordine edildiğini belirtirken, Pentagon; İdlib’deki kimyasal saldırıya karşılık Suriye’ye operasyon düzenlendiğini dünyaya duyuruyordu. Operasyonun hemen ardından Başkan Trump’ın açıklaması ise olayı bir başka boyuta taşıyordu. Çünkü Trump, “Operasyon ABD’nin güvenliği için elzemdi” diyordu. Yani operasyonun İdlib’e yönelik kimyasal saldırıyı yapanların cezalandırılmasından çok ABD’nin güvenliği ve çıkarlarının korunmasına yönelik olduğu ifade ediliyordu. Buna işlenen bunca cinayete rağmen tepkisiz kalmalarından dolayı dünya üzerinde Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin prestij kaybını önlemeye yönelik bir operasyon demek de yanlış olmaz.
İşin ikinci boyutu da, operasyondan önce ABD’nin, Irak ve Suriye’ye yönelik oluşturulan koalisyon ortaklarının önceden haberdar edilmiş olmasıdır. Yani, operasyon koalisyon ortakları fiilen katılmamış olsalar bile olaydan haberdarlar. Bu arada, ABD’den yapılan ilk açıklamalarda operasyondan Rusya’nın da haberdar edildiği belirtiliyordu. Peki, gerçekten operasyondan Rusya haberdar edilmiş ise bundan Esad’ın haberinin olmaması düşünülebilir mi? Kısacası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden bir kınama çıkmasına izin vermemiş olan Rusya’nın Suriye’de üssün bombalanmasının önceden haberdar edilmesinin anlamı ne olabilir?
Bu noktada operasyonun ardından özellikle Rusya’dan yapılan açıklamalarda, “Trajik girişimi başlatanlar sorumlu olur” denilmesi bir anlam ifade eder mi? İşin özü karşılıklı al gülüm ver gülüm benzeri bir oyun sergileniyor. Yani maksat yüzlerce çocuğa karşı girişilen vahşetin sorumlularının cezalandırılması değil, cezalandırıyormuş görüntüsü vermekten ibaret. Böyle bir oyunun ABD’nin koalisyon ortakları tarafından olumlu bir adım olarak nitelendirilmesini anlamak mümkün ama, işin aslını bilmiyor görünerek bazı Müslüman ülkeler tarafından olumlu karşılanmasını nasıl değerlendirmek gerekir?
Tüm bu vahşet ve cinayetlerden sonra ne beklenebilirdi? Öncelikli olarak Suriye’nin başındaki katillerin oluşturduğu yönetime 6 senedir tahammül gösterilmemesi gerekirdi. Bunca zaman bırakın tahammül göstermeyi, ayakta kalması için her türlü desteği verenlerin son katliamın ardından bir üssü vurmaları eğer Esad’ın işbaşından uzaklaşmasını sağlamıyor ise yapılan işin ciddi bir boyutu yok demektir. Kaldı ki, işin bir başka bir boyutu da Birleşmiş Milletler’den bir kınamanın bile çıkartılamamış olmasının ardından Başkan Trump’ın askeri müdahaleyi yüksek sesle dillendirmiş olmasıdır. Bu durum operasyonun önceden ilan edilmesi Rusya ve Suriye yönetiminin gerekli tedbirleri almasına imkân vermek anlamına geliyor.
Aslında dünya, sömürgeci güçlerin bu tür oyunları ile ilk defa karşılaşıyor değil. Karşılarında ciddi bir güç görmediklerinden oyunun kurallarını sürekli olarak zalimler ve sömürgeciler belirliyor. Kuralını onların belirlediği bir dünyada mazlumların haklarını alabilmeleri elbette beklenemez. Kaldı ki, hem zalim hem de sömürgeci olarak nitelendirdiğimiz ülkelerden adil olmalarını, haksızlık yapmamaların beklemek mümkün olmayacağına göre başta İslam dünyası olmak üzere tüm mazlumların bir araya gelerek bu zalimlerin karşısında güç oluşturmaları gerekiyor. Bu yapılamadığı sürece zalimlerin kurallarını belirledikleri oyunda mazlumlara ya seyircilik ya da figüranlık düşüyor. Bunun için D-8 canlandırılarak İslam Birliği’ne giden yolun açılması mecburiyeti var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.