Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Artık gerçekle yüzleşme zamanı

Artık gerçekle yüzleşme zamanı

Ülkenin içinde bulunduğu sorunlar ve sıkıntılar genellikle yönetim şekline bağlanıyor, bu idare tarzı değiştiğinde, yani anayasada yapılan değişiklikler millet tarafından onaylanarak yürürlüğe girdikten sonra tüm sorunların çözüme kavuşacağı havası estirildi. Elbette, bu söylenenlerin gerçek olmasını, anayasa değişikliği ile birlikte ülkeyi yönetenler sahip olacakları sihirli değneği oynatarak tüm sorunları çözüme kavuştururlar. Referandumda ister evet ister hayır denilmiş olsun bu ülkede hep beraber yaşayacağız. Belki bazılarının değişik ülkelerde mecbur olunduğunda gidecekleri yerler olabilir, bunun hazırlığı yıllar öncesinden de yapılmış olabilir ama büyük çoğunluğun sahip olduğu tek yer vatanlarıdır. Kaldı ki, olsa bile insanın ülkesine duyduğu sevgi gittiği yerde kısa zamanda hasret duygusunu harekete geçirecek ve vatanına duyduğu özlem ona rahat vermeyecektir. Bu bakımdan ülkemizin sorunları en aza indirilerek rahat nefes almak herkesin arzusudur. Hani bir atasözü vardır, “Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım, ah vatanım demiş.” Bu bakımdan Allah hiç kimseyi vatanından ayrı düşürmesin.
 
Bu duygularla referandum kampanyasının kırıcı, dışlayıcı ve ötekileştirici havasından biran evvel uzaklaşarak ülkemizin sorunlarına yönelmek zorundayız. Elbette bu sorunlara çözüm bulacak olanlar sokaktaki vatandaş değil, bu ülkeyi yönetenlerdir. Artık çözüm bulunamayan sorunların bahanesi olarak sistemi göstermek mümkün değildir. İstenen yetki millet tarafından verilmiştir. Keşke, bu yetki verme sırasında mühürlü-mühürsüz pusula tartışması hiç gündeme gelmeseydi, sandık görevlileri böyle bir duruma izin vermemiş olsalardı. Çünkü bu husustaki itiraz bir süre devam edeceğe benziyor. Bu arada taraflar referandum kampanyası devam ediyormuş gibi birbirlerini sert bir şekilde suçlamaya ve itham etmeye başladılar. Ayrıca bizim iç meselemiz bir takım dış çevrelerce mal bulmuşçasına istismar konusu edilmeye başlandı. Söz konusu çevrelere böyle bir fırsat verilmese daha iyi olurdu ama ne yazık ki, bir ihmal söz konusu tartışmaları gündemimize getirmiş, ülkemizin ana sorunları yine ikinci plana itilmiştir.
 
Bu noktada üç ana sorunu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bunların başında ülkemize yönelik terör, ikincisi ekonomide yaşanan sıkıntılı durum ve üçüncü olarak da başını Suriye’de yaşananların çektiği dış dünya ile ilişkilerimizdeki gerginlik ve çatışmadır. Bu sorunları önceliklerine göre sıralamanın da bir anlamı yoktur. Çünkü üçü de ülkemiz açısından çok önemlidir. Belki, ekonomik sıkıntılar başta AB ülkeleri olmak üzere ABD ve Rusya’ya karşı dik durmayı engelliyor. Bu bakımdan ekonomik sorunlarımızı çözmek, güçlü bir ülke haline gelmek durumundayız. Dolar hapşırdığında TL nezle oluyorsa dış tehditlere karşı direnmek zorlaşıyor. Buna karşılık üretimini artırmış, bütçe açığını en aza indirmiş, işsizlik sorununda mesafe almış bir Türkiye dış saldırlar karşısında rahatlıkla direnebilecektir. Bunun için tam bağımsızlığın yolu güçlü ekonomiden geçer deniliyor. Güçlü ekonomi ise sanayileşmesini gerçekleştirmek, dışa bağımlılığını en aza indirmek demektir. Elbette alt yapı yatırımları da önemlidir ama üretim artırıcı yatırımlar yapılamıyor, her alanda dışa bağımlılık devam ediyorsa tam bağımsızlık lafta kalacaktır. Bütçe açığı, buna bağlı olarak cari açık devam ediyorsa, yabancı sermayeye bağımlılığınız sürecek, küresel sermayenin sömürü çarkı arasında sıkışıp kalacaksınız demektir.
Sözün özü, artık birbirimizle çekişmekten vazgeçerek Haçlı ittifakına fırsat vermemek için iç meselelerimizin çözümüne odaklanmamız gerekiyor. Siyasi partilerin bu hususta söyleyecekleri sözleri varsa bunu da toplumla paylaşmaları gerekiyor. Yalan ve iftiralarla toplumu yönlendirme çabaları bu yola başvuranları da vuracaktır. Son referandum kampanyasında özelikle AK trollerin sanal âlemde yürüttükleri iftira kampanyasının partilerine yarar değil zarar verdiğini göreceklerdir. Bir de düne kadar karşı oldukları, en ağır eleştiriler yönelttikleri insanları arada bir methiyeler düzmenin de istismardan öte geçmeyeceğini herkesin görmesi ve bilmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi