Üzerimize ölü toprağı mı serpildi?
Arakanlı Müslümanlara yönelik uygulanan saldırı ve katliamlar tam bir soykırım uygulamasına döndü. Medyaya intikal eden haberlere göre 3 günde 3 bin Müslüman katledildi. Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırıların uzun yıllar öncesine dayanan bir geçmişi olduğunu da biliyoruz. Bunun da ötesinde Arakanlı Müslümanlara yardım götüren Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin gönüllü elemanları böyle bir felaketin gelmekte olduğunu aylar öncesinde söylemişlerdi. Çünkü Müslümanlar Myanmar yönetimi tarafından vatandaş bile sayılmıyor, belli bir bölgede hapsedilmiş durumda. Bu bakımdan Arakan Müslümanları iki tercih ile karşı karşıya bırakılmış durumdu. Ya ölümü göze alarak yerlerinde kalacaklar ya da yine ölümü göze alarak komşu ülkelere sığınacaklar. Ne yazık ki Arakanlı Müslümanları kabul edecek Türkiye gibi bir komşuları da yok. Sığınacakları komşuları olmadığı gibi, onları Myanmar hükümetinin saldırılarına karşı koruyacak kardeşleri de yok. Aslında böyle bir değerlendirme yapmak belki yanlış olabilir. Çünkü bütün Müslümanlar kardeştir hükmü ortada dururken Arakanlı Müslümanların korumasız bir şekilde yalnızlığa terk edilmiş olması karşısında tüm Müslümanların kendilerini sorgulaması gerekir.
Dünyanın çeşitli Müslüman ülkelerindeki sivil toplum örgütlerinin her fırsatta Arakanlı Müslümanların yardımına koştuğunu biliyorum. Bunun da ötesinde Arakanlı kardeşlerimizin acısını yüreğinde hisseden milyonlarca insanın olduğunu da biliyorum. Ne var ki, onların acısını yüreğinde hissedenlerin bulunuyor olması o kardeşlerimizin acısını dindirmeye, saldırılardan korumaya yetmiyor. Çünkü zalimler sadece güçten anlıyor. Katillere haddini bildirmenin yolu ise bir takım uluslararası örgütlerin harekete geçmesi, dünya jandarmalığına soyunmuş ülkelerin bu katliama fiili bir tepki vermesi ile mümkün. Ne var ki, dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan katledilen, sürgüne uğrayanlar Müslüman olunca kâfirlerin kılı kıpırdamıyor. Kıllarının kıpırdamaması bir yana belki de katledilen her Müslüman onlarda sadistçe bir haz oluşturuyor. Bu bakımdan Müslümanların silkinip ayağa kalkması, küfür cephesinin insafına kendilerini bırakmaması gerekiyor. Bölgemizde Müslümanlara yönelik katliamlarda Haçlı-Siyonist ittifakı birlikte hareket ederken, Uzakdoğu’da b ir takım dini grupların Müslümanlara yönelik saldırıları karşısında seyirci kalarak aynı ittifak bu defa onlara destek veriyor. Bu destek fiili olmasa bile seyirci kalınarak hayata geçiriliyor. Bunun için Müslümanlar olarak, “Daha düne kadar yeryüzünde mazlumların koruyucu bizdik, şimdi bize ne oldu? Üzerimize ölü toprağı mı serpildi?” sorularını sıkça sormak ve bu sorgulamanın ardından silkinip ayağa kalkmak durumundayız. Aksi halde yeryüzünde küfür cephesinin İslam ve Müslüman düşmanlığı sürüp gidecektir.
Üzerimizdeki ölü toprağını silkeleyip atmak için Kurban Bayramı’na yaklaştığımız şu günleri bir fırsat olarak değerlendirmek durumundayız. Hiç olmazsa hayatta kalan kardeşlerimizin ihtiyaçlarının karşılanması, yalnız olmadıklarının hatırlatılması gerekiyor. Çünkü uğradıkları zulüm karşısında o kardeşlerimiz bir de sahipsiz oldukları duygusuna kapılırlarsa onlar için hayat çok daha çekilmez hale gelecektir. Bölgede gidilebilecek noktaya kadar gidip, yardım götüren kardeşlerimiz Arakanlı Müslümanların çok zor şartlar altında hayatta kalmaya çalıştıklarını aktarıyorlar.
Biz onlara sahip çıkarak görevimizi yapmış olacağız. Görevden kaçmak inancamızı sorgulamaya yol açabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.