AB kapısından neden çekilmeyeceğiz?
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Başbakan, AB bakanı ve başbakan yardımcıları, yaptıkları açıklamalarda ısrarlı bir şekilde, “Biz AB üyeliği sürecini her türlü olumsuzluğa rağmen sürdürmekte kararlıyız. Süreçten Türkiye olarak çekilme niyetinde değiliz” deniyor.
Son olarak Başbakan Yardımcısı ve Hükumet Sözcüsü Bekir Bozdağ , Strazburg’da yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin geçmişten bugüne nasıl bir seyir izlediğini hatırlattı. Öncelikli olarak Bozdağ’ın bu değerlendirmesini kısaca aktarmak, ondan sonra da niçin hâlâ o kapıda beklemekte ısrar ettiğimizi sormak istiyorum.
Bozdağ, Türkiye’nin AB’ye tam üye olmak için mücadele eden bir ülke olduğunu hatırlatarak şunları söylüyor:
“1960 yılından beri mücadele ediyoruz. Üye olmak için 1963 yılından bugüne AB’nin kapısında bekleyen ikinci bir ülke var mı? Yok. Yol yürürken oyun içinde kural üstüne kural değiştirilen ve kendi aleyhine pek çok içtihat oluşturulan ikinci bir ülkede yok. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye, AB sürecinden vazgeçmedi. Açılan fasıllar bütün konular bittiği halde kapanmadı. Türkiye buna rağmen de süreçten vazgeçmedi. Biz şunu iyi biliyoruz. Türkiye AB’ye güç katacak ve AB üyesi olması halinde de buradan güç kazanacaktır. İki tarafa da kazan-kazan ilkesi çerçevesinde kazandıran bir süreçtir. Biz bu süreci her türlü olumsuzluğa rağmen sürdürmekte kararlıyız. Süreçten Türkiye olarak çekilme niyetimiz yok.”
Bu tür açıklamalar genellikle, “AB bizimle olmak istemiyorsa bu yöndeki kararı yetkili organlarında alır. İpi koparan taraf biz olmayacağız” anlamına gelen sonuç cümlesi ile bitiriyorlar.
Yapılan bu tür açıklamaların her tekrarlanışında aklıma pek çok soru geliyor. Söz gelimi mademki bizim AB üyeliğimizin AB’ye katkı sağlayacağına inanıyoruz o zaman AB kendi çıkarlarını bilmiyor da biz mi onların çıkarı için kapıda beklemeyi göze alıyoruz? Ayrıca bizimle ilgili bir kararı niçin ille de AB’nin vermesini bekliyoruz? Bizim bu konuda karar verme hakkımız yok mu? Söz gelimi bunca yıldır kapıda bekletilme, bunun da ötesinde yıllardan beri bu ülkenin düşmanlarına kucak açanların tavrı en hafif ifadesiyle sıkıntı vermiyor, onur kırıcı görülmüyor mu? Sergilenen bu tavrı düşmanca görmüyor muyuz? Bu konuda hiçbir şüphe olmadığına göre düşmanlarımızla birlikte olmak hevesinin sebebi nedir?
Aslında Bozdağ’ın konuşması bütün bu sorulara cevap verir niteliktedir. Ancak bunca olumsuzluklara ve bu olumsuzlukların farkında olunmasına rağmen son cümle olarak, “AB üyelik sürecinden Türkiye olarak çekilme niyetimiz yok” denilmesinin sebebinin izah edilmesi lazım. Söz gelimi tüm bu olumsuzluklara hatta bakanlarımızın konuşmasına izin verilmezken terör örgütü üyelerinin AB ülkelerinde serbest gösteri ve yürüyüş yapmaları, bir başka ifadeyle propagandalarına destek verilmesi karşısında niçin hâlâ kapıda beklemekte ısrarcı olunur? Bunun bir sebebi olmalıdır. Bu sebep mutlaka toplum ile paylaşılmalıdır. Yoksa, ‘Biz kapıdan çekilmeyeceğiz, isterlerse onlar bizi kapıdan kovsunlar’ anlamına gelen sözler edilmesi bilinmelidir ki toplumu rencide etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.