Sözden anlamayana bağırmak fayda etmez
ABD ile ilişkilerimizin hiçbir kurala uymadığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü dost olarak ilan ediliyor ama yaptıklarını dostlukla izah etmek mümkün değil. Buna karşılık dosttan ziyade düşman olduğu açıkça görülüyor. Ancak düşmanlığın da bizim inancımızda ve anlayışımızda belli ölçüleri vardır. Söz gelimi bizim inancımızda savaşa katılmayanların öldürülmesi caiz değildir. İbadethanelerde kendi inançlarının ibadeti ile meşgul olanlara da saldırılmaz. Yani, dostluğun da düşmanlığın da bazı ölçüleri vardır. Ancak ABD ile ilişkilerimiz gözden geçirildiğinde görülen o ki, ABD için hiçbir kural geçerli değil. ABD’nin tavırlarını belirleyen tek ölçü çıkarlarından ibaret. Böyle olunca ölçü olarak sadece çıkarlarını kabul eden anlayışın sahipleri ile yola gitmek sadece kaynağını inancından alan belli kuralları olanlar bu birliktelikten sadece zarar görürler.
ABD ile ilişkilerimizin geçmişten bu yana gözden geçirilmesi ilişkilerden ülke olarak maddi ve manevi sürekli olarak zarar gördüğümüzü tespit etmek zor değildir. Ayrıca, ilişkilerimizde hep alttan alan taraf olmamıza rağmen karşımızdakileri memnun etmek mümkün değil. Buna karşılık karşılaştığımız aldatılmalar ve uğradığımız zararlar sonucu zorunlu olarak isyan söz konusu olduğunda muhataplarımızın bundan da hiç etkilenmediği görülüyor. Yani yüksek sesle, ‘Yeter artık’ diye bağırmadan da tınmıyorlar. Öyle ise yapılması gereken bağırıp çağırmak değil, onların anlayacağı dilden karşı tavır sergilemektir. Bunun için de ekonomik ve askeri bakımdan onlara muhtaç olmaktan kurtulmamız şarttır. Özellikle küresel sermayeye bağımlılığımız devam ediyorsa, istediğiniz kadar faiz müessesesi olan bankalara bağırın, kızın sonuç değişmez. Söz gelimi üretimi artıramıyor, bunun sonucu olarak ürettiğimizden fazlasını tüketen bir toplum haline gelmiş, bununla da bugüne kadar hep övünülmüşse gelinen noktada enflasyonu sadece yüksek faiz ile izah etmek de gerçeğe tam olarak uymaz.
Sonuç olarak sözümüzün dinlenmesi için kızdığımız çevrelere ve ülkelere bağımlılıktan kurtulmak durumundayız. Bir başka ifadeyle uygulanmakta olan ekonomik sistemi koyanlar haklı olarak kurallarını da kendileri belirliyorlar. Hem dışımızdakilerin belirlediği sistemi gönüllü olarak uygulayacak hem de sistemin kurallarından şikâyet ederseniz yanlış bir noktaya düşersiniz.
Gelinen noktada Suriye ’de DEAŞ ’ın bittiği ancak buna rağmen DEAŞ ile mücadelede kullanılacağı iddiası ile PKK ’ya silah sevkiyatının sürdürüldüğünü görüp sinirlenmek, kızmamak bunu yapanlara sert çıkmak normaldir. Ancak bunun sonuç vermesi için başka şartlar gereklidir. Çünkü ABD terör örgütü PKK/PYD’ye aylardan beri silah gönderiyor ve bunu da DEAŞ ile mücadelede kullanılacağı şeklinde izah ediyor. Ama hep biliyoruz ki, PYD’ye gönderilen silahlar gerektiğinde Türkiye’ye karşı da kullanılacak ve PKK terör örgütüne Suriye’de alan açılacak. Bu gerçek biliniyorken bunu yapanlara karşı bağırmanın ötesinde bir hamle yapamıyorsak bağırmanın anlamı yoktur. Çünkü muhataplarımız laftan anlamıyor. Onların anlayacağı dil sadece güçtür. Gerekli güce ulaşana kadar toplum olarak elden gelen gayret gösterilmeli, gerektiğinde millet olarak her türlü fedakârlığı göze alabilmeliyiz. Bu yapılmadan söz yalama olur, sonuçta da etkisini yitirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.