Trump ’ın bundan böyle YPG ’ye silah gönderilmeyeceği açıklaması çok kısa ömürlü oldu. Aslında açıklamanın yapıldığı andan itibaren Trump’ın sözlerine güvenilemeyeceği ve hususunda genel bir kanaat vardı. Biz de bu köşede benzer düşüncelerimizi dile getirmiştik. Çünkü Trump yaptığı açıklamada bundan sonra terör örgütüne silah gönderilmeyeceğini söylüyordu ama şimdiye kadar sevk edilmiş olan silahların ne olacağı, toplanıp toplanmayacağı hakkında bir şey söylemiyordu. Bu da gösteriyordu ki, şimdiye kadar gönderilmiş olan silahlar terör örgütünde kalacaktı. Böyle olunca, ister istemez var olan silahların nerede ve nasıl kullanılacağı sorusunu akla getiriyordu. Bu ise ABD ’nin YPG’ye biçtiği pozisyonda bir değişiklik olmayacağı anlamına geliyordu.

Trump’ın açıklamasının üzerenden birkaç gün geçmişti ki bu defa Pentagon’dan yapılan açıklamada, “YPG ile işbirliği sürecek” deniyordu. Belli ki, Pentagon, Başkan Trump’ı ya takmıyor ya da Trump aracılığı ile Türkiye’nin gönlü alınırken Pentagon aracılığı ile terör örgütü YPG’ye yalnız bırakılmayacaklarına dair sinyal gönderiliyordu. İster Pentagon son açıklamasını Trump ile anlaşmalı olarak yapmış olsun ister Başkan’dan bağımsız hareket ederek adeta ‘Bizim işimize karışma’ mesajı verilmiş olsun, görünen ABD’nin bölgemizdeki terör örgütleri ile ilişiğini kesmesi söz konusu değil. Ayrıca Pentagon’un bu açıklaması Başkan’a bir meydan okuma da olabilir. İşin bu boyutu ABD’nin iç meselesidir ama, bu çelişkinin ülkemizi ilgilendiren önemli bir boyutu var.

Bu arada ABD’nin Suriye ’deki üs sayısını 14’e çıkarmış olması, PKK ’ya 2.5 milyon dolar harcayarak Türkiye aleyhine propagandasına devam etmesi için televizyon kanalı kurmuş olması, ayrıca Trump’ın açıklamasına rağmen terör örgütüne askeri araçlar gönderiliyor olması da gösteriyor ki, Trump ne derse desin Pentagon’un müttefiki terör örgütü YPG’dir. Böyle olunca da artık Türkiye’yi yönetenlerin hiçbir gerekçe ile bundan sonra olsun ABD’nin müttefik olduğunu, terör örgütünü bırakarak gerçek müttefik olan Türkiye’ye dönmesinin beklendiğini söylemeleri yanlış ve anlamsızdır. Bir bakıma dost değil düşman olduklarını her fırsatta dile getirmekten çekinmeyenler ABD’li yetkililerin bu tavrını görmezden gelmek, Türkiye’nin dostluk yaklaşımının tek taraflı bir aşka dönüştüğünü gösteriyor ki, böyle bir tavır belki kişisel bazda anlaşılabilir ama uluslararası ilişkilerde böyle bir yaklaşımın anlamı yoktur. Böylesine tek taraflı sevdanın sahibi halk arasında sadece arsız aşık olarak nitelendirilir.

***

Bugünkü yazımda netleşmeye başlayan liselere geçiş sistemi üzerinde durmak istemiştim. Ancak Pentagon’un açıklaması ister istemez ABD’nin yeni bir yalanı ve oyunun ortaya çıkması anlamına geldiği için bu konuyu ele almak istedim. Ancak liselere geçiş sisteminde son açıklama ile başlangıçta itiraz ettiğimiz bazı konuların düzenlemeden çıkartılmış olduğunu belirtmek istiyorum. Özellikle sınavlarda açık uçlu soruların sorulmayacak olması, soruların sadece sekizinci sınıf müfredatından çıkacak olması da bir hatanın düzetilmesi anlamına geliyor. Bu yanlışlardan dönmek için bunca zamanın harcanmasına gerek yoktu. Ne var ki, gerek liselere geçiş, gerek yükseköğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklik aceleye getirilmiş, ayak üstü açıklamalar yapılmış, eleştiriler yükselmeye başlayınca da söz konusu eleştiriler dikkate alınarak yeni düzenlemeler yapılması hatadan dönmek anlamına gelmektedir.

Bu değişikliklere karar verildiğinde uygulama önümüzdeki seneye bırakılarak yeni sistem üzerende enine boyuna düşünme imkânı olsaydı sanıyorum aylarca yeni sistem hakkında toplum bir belirsizliğe sevk edilmemiş olurdu.