Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir kararı üzerine
Başkan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. İzzet Er, Aydın konuşmasında, “Camilerimizi mümkün olduğunca dolduralım. Aksi takdirde cemaati azalan camilerden kadrolarımızı çekiyoruz” diyor. Bu ifade, başkanlığın sadece bürokratik işlerle değil, camilerde ifa edilen hizmetlerin içeriği, etkinliği ve neticeleriyle de ilgilendiği, teşvik gayretinde olduğunu göstermektedir. Bu ilgiden güzel neticeler doğacaktır.
Maksadın, görevlilerin sorumluluk bilinciyle gayrete gelmelerini hedeflediğinde şüphe olmamakla beraber, cami ve cemaati cezalandırma gibi bir yanlış doğmuştur. Diyanet, camilerde sorun varsa kapatmak değil, çözmek zorundadır. Sorumlu ararken, cami ve cemaatten önce görevlilere dikkat edilmelidir. Tıkanıklık kılcal damarlarda ise, müezzin ve imamdan başlayarak en üst kademelere; sistem, organizasyon gibi ana damarlarda ise tepeden başlayarak aşağıya doğru aranmalıdır. Müslümanın okuma ve kendini geliştirme gibi temel insan haklarının dahi tanınmadığı, zorbalıkla sınırlandırıldığı; milletin, İmam Hatip Okulu olarak yaptığı binaların dahi elinden alındığı devirler yaşanan toplumda, elbette eksik ve yetersizlikler olacaktır. Yetersizlikleri tabii görülemez. Ancak şartları görmeyen değerlendirmenin de değeri yoktur. Dikkat etmemiz gereken nokta, eksik ve yetersizliklerimizi ortadan kaldırma gayretimizi artırmaktır. İslâm’ı öğretmek için özel okullar açıp, yarış imkanı mı bulduk? Heybeliada’mızda papaz okulu açtırmak için Amerika’nın gösterdiği gayret kadar, saldırıya uğramadan gayret gösterme özgürlüğü ve imkanına mı sahip olabildik?
Diyanet kadrolarımızın, şerefli ve ağır sorumluluklarını bilerek gayret etmekte olduklarına inanıyoruz. Başarıda noksanı olanlar elbette vardır. Başkanlığımız, bu durumdan üç yarar çıkarmalıdır. 1) Yeterli hizmet üretemeyenler yetiştirilmeli; 2) Üstün hizmet üretenler, teşvik edilmelidir. 3) Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, evrensel bir eğitim ve öğretimin, bir buçuk milyar Müslümanın, dünyadaki her beş kişiden birinin ve bütün insanlığın bilgi ve ışık beklediği bir kurumdur. Cami hizmetleri, eğitim ve öğretiminin geliştirilmesi için yeni daireler oluşturmak dahil, daralma değil genişleme gayretine girmelidir. Namazını camide kılmak, cemaat olmak ne güzeldir. Ama Müslüman bilir ki, namazı camide kılmakla görev bitmez, başlar. İki gününü denk kılmamalıdır. İşi İslâm’ı öğretmek olan din görevlisi, imamdır (önder). Kendini ve çevresini geliştirmekten, herkesten daha sorumlu ve imkanlıdır. Başka kimin böyle bir cemaati ve böyle bir kürsüsü vardır? Çok verilenden, çok istenir. Bu eşsiz nimetin kadrini bilmeyip, kendini yaya, cemaatini fikri gıdadan mahrum bırakarak ömür tüketme sorumluluğunu kim taşıyabilir…
Teftiş kadrosu geliştirilip, anketlerle cami cemaatlerinin, görüş ve tavsiyeleri alınıp değerlendirilebilir. Genel yararları yanında, bir cami cemaatinin önemli bir yanılgısı görülürse, o cemaat için özel; genel yanlışlar, genel yanlışlara, genel tedbirler doğar. Başkanlığımızın bildiği, gayret ettiği konuları tekrardan maksadım, kendimizi zorlayıp, ciddi bir sıçrama yapmak zaruretine dikkat çekmektir.
Globalleşen dünyada, geniş kitleleri eğitim ve öğretimle sorumlu diyanet camiamızın, geliştirilmesi ve şevk ve heyecanını azami seviyeye çıkarabilmek için de statiklikten kurtarılması, ödüllendirilmesi gerekir. Bunun için çeşitli imkanlar düşünülmelidir. Bunlardan önemli biri, bilgi ve tecrübelerini artırmak üzere, ülke ve kurumlarla karşılıklı olarak, “misafir konferansçı” gönderilip getirilmesidir. Değerli kadrolarımızın dünyaya açılması, bilgi ve görgüsünü geliştirerek dönmesi önemli neticeler doğuracaktır. Bu konferans seyahatleri “kısa süreli” olmalı, böylece: 1) Hizmet yoğunluğu doğurmalı. 2) Yaygın bir eğitim niteliği kazanmalı. 3) Başarılı elemanlara ödül ve gelişme imkanı sağlamalı. 4) Kurslar, sertifika ve başarı kademesi sağlayacak şekilde gelişip çeşitlenmeli ve bu tür ödüllerle kurum içi geliştirmenin etkinliği artırılmalı. Başkanlığımızın bütün bunları bilip düşündüğünde şüphe yoktur. Bunları şunun için tekrarlıyorum: Atılım için, bir şey hariç, her şey yapılmalıdır. Yalnız geriye gidilmemeli, imamlı cami imamsız bırakılmamalıdır. Ümit, irade ve azmin kaynağı İslâmın bu önemli kurumuna, ümitsizlik girmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.