Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İsrail’e haddi bildirilmeden bölgeye huzur gelmez

İsrail’e haddi bildirilmeden bölgeye huzur gelmez

Bölgemizde İsrail’in kuruluşunu sağlayan ve destek veren Haçlı ittifakından, bu devletin saldırganlıklarına son vermelerini beklemek abesle iştigaldir. Çünkü bunca yıldır görüldü ki, İsrail’in laftan anlaması, yaptıklarından utanması söz konusu değil. Bunun da ötesinde Haçlı ittifakı ile İsrail, İslam düşmanlığında birleşiyor. Yani, Haçlı-Siyonist ittifakının ortak düşmanı İslam ve Müslümanlardır. Bu gerçeği gizlemeye gerek duymadıklarını da biliyoruz. Böyle olunca İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırı ve soykırım hamlelerine, en hafif ifadesiyle orantısız güç kullanmasına karşılık harekete geçmesi gereken öncelikli olarak Müslümanlardır. Bir başka ifadeyle İsrail’in sözden anlaması mümkün olmadığına göre sadece güçten anlayacağını unutmamak gerekiyor. Bunun hayata geçirilmesi ise sadece Müslümanların eliyle mümkündür. Çünkü Haçlılar ve Siyonistler oluşturdukları ortak cephede ya birlikte hareket ediyorlar ya da Haçlılar her durumda İsrail’e yardımcı olmak ve destek vermek hususunda kendilerini borçlu ve görevli hissediyorlar.

İsrail’in Filistinlilere yönelik katliamlarının önlenmesini Birleşmiş Milletler (BM) ya da bir başka uluslararası örgütten beklemenin de anlamsızlığı yaşanan olaylarla yüzlerce kez görülmüş bulunuyor. Bu noktada İsrail’in başta İngiltere olmak üzere hangi ülkeler eliyle kurulduğu, bu kuruluşta BM’nin oynadığı rolü hatırladığımızda da açıkça görülür ki, BM’nin dünya üzerindeki çatışmaları önlemek gibi bir niyeti ve gücü yoktur. Çünkü bu örgüt 5 ülkenin kontrolündedir, onların istemediği bir tavrı ve uygulamayı hayata geçirmesi mümkün değildir.

Gazze’nin yıllardan beri dışarı ile ilişkisinin kesili bir şekilde adeta açık hava hapishanesi karşısında Haçlıların ciddi bir tavır sergilediği görülmediğine göre Müslümanlar dindaşlarına sahip çıkacaklar, Haçlı ittifakı tarafından bölgemizin kalbine saplanmış olan kanlı hançeri çekip çıkarak hançeri oraya yerleştirenlerin suratına fırlatıp atacaktır. Buna mecburdurlar. Her katliamın ardından yayınlanan kınama mesajları hiçbir işe yaramadığı için söylenen sözler de yalama oluyor, anlamını ve etkisini yitiriyor. Söz artık etkisini ve anlamını yitirdiğine göre konuşmanın ve kınama mesajları yayınlamanın ötesine geçmek, İsrail’e anlayacağı dilden karşılık vermek gerekiyor.

İsrail’in 30 Mart 1976’da Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koymasının ardından yaşanan olayların anıldığı ‘Toprak Günü’nde Filistin halkının, ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’ çağrısına katılmak için Gazze sınırında toplanması üzerine İsrail güvenlik güçlerinin top atışı ve keskin nişancıların silahlarını hedef alarak kullanmaları sunucu 20’nin üzerinde Filistinli hayatını kaybetmiş, 550’den fazla Filistinli de yaralanmıştır. Bu vahşet karşısında bir takım sert(!) ya da yumuşak kınama mesajları dışında tepki ortaya konulmamış olması düşündürücü ve utanç vericidir. Bunun yanında BM Güvenlik Konseyi’nin acil olarak toplanmış olmasından da İsrail’i durduracak bir sonuç çıkmamıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi artık herkes biliyor ki, BM, Haçlı ve Siyonist ittifakının çıkarlarını korumak üzere kurulmuştur.

Hemen belirtelim ki Toprak Günü’nde İsrail’in sergilediği katliam ilk değildir. Karşısında ciddi bir güç görmediği için, her yaptığı katliam yanına kalmaktadır. Buna son vermenin yolu ise İslam ülkelerinin birlikte hareket etmesi ve bu kan emiciye haddini bildirmesinden geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi