Hedef Esad değil, Türkiye’yi bölmek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Katliamın daniskasını Batılı ülkelerin yaptığı” hatırlatmasına sonuna kadar katılıyorum. Bunun da ötesinde katliamların hedefinde genellikle Müslümanların olduğu, bir başka ifadeyle Batılıların Müslüman katliamından sadistçe haz aldığı yaklaşımına da sonuna kadar katlıyorum. Ancak, bu tespitlerin ifade edilmesinin ardından atılması gereken adımlar olduğunu da düşünüyorum. Mademki Batılılarda İslam ve Müslüman düşmanlığı böylesine açık iken niçin hâlâ yerimizi ve konumumuzu Batılıların yanında belirliyoruz? Sorusunun verilecek cevabı merak ediyorum. Bunun da ötesinde Batılıların gerçek çehresi artık hiçbir maskeye ve gizlemeye gerek duymadan açığa vurulmuşken, yeni bir dünyanın kurulması ve Türkiye’nin de orada yerini alma zamanı gelmedi mi? Yeni bir dünyanın kurulması için niçin harekete geçilmez?
Çünkü doğrunun tespit edilmesi önemli olmakla birlikte tespit edilen o doğru istikametinde bir dış politika belirlenmiyor, kanlı katil olarak nitelendirdiğimiz ülkelerle birlikteliğimizi sürdürüyorsak ortada bir terslik var demektir. Söz gelimi sınırlarımızda yıllardan beri çatışmalar devam ederken ve ülkemizin güvenliği tehdit altında iken NATO ne yaptı? Bir müttefikin sınırlarının güvenliği NATO’yu ilgilendirmiyor mu? İlgilendirmiyorsa hâlâ bu örgüt niçin masaya yatırıp sorgulamıyoruz? Katillerin saldırısı karşısında harekete geçmeyip adeta işlenen cinayetler kenardan izlemeyi sürdüren NATO Genel Sekreteri’nin ülkemizi ziyaret ederek bir iki gönül alıcı laf etmesi aklanmalarına yetiyor mu?
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Türkiye ziyareti genellikle medyada, “Türkiye’ye sıcak mesajlar” başlığı altında yansıdı. Bu sıcak mesajların içeriği ise Stoltenberg’in, “Türkiye çok değerli bir NATO müttefikidir. NATO’nun varlığı, Türkiye’nin desteklenmesi için” sözlerine dayandırıldı. Genel Sekreter’in bu sözlerini ciddi bulmak mümkün mü? Eğer NATO’nun varlığı Türkiye’yi desteklemek için ise şimdiye kadar NATO nerede Türkiye’yi destekledi? Bu sorunun cevabı yoktur. Aksine NATO’nun her sıkıştığında ve talep ettiğinde Türkiye yardıma koşmuştur. Bu bakımdan NATO’nun varlığı Türkiye için değildir. BM’nin varlığı dünyada barışı sağlamak olmayıp beşli çetenin çıkarlarını korumak için olduğu gibi.
Bu tespitlerin ardından Suriye’ye yönelik ABD, İngiltere ve Fransa’nın operasyonunun ardından İngiltere Dışişleri Bakını Johnson’un yaptığı, “Amaç Esad’ı ortadan kaldırmak değil” açıklamasına dikkat çekmek istiyorum. Aslında hedefin Esad olmadığını operasyonun hedef ve çapı açıkça gösterdi. Bunun da ötesinde Batılı ülkeler Esad’dan kurtulmak istiyor olsalardı şimdiye kadar bu iş çoktan halledilirdi. Ancak, sadece Rusya değil ABD ve koalisyon ortakları da Esad’ın korunması yönünde tavır sergilediler. Bu arada ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’ye ortak operasyonuna paralel olarak İsrail’de Suriye’de İran’a ait bir üssü vurdu ve bunu resmen ilan ettiler.
Tüm bunlara dikkat çekmemin maksadı, İslam ülkelerine yönelik Haçlı-Siyonist ittifakının birlikte hareket ediyor olmasıdır. Böyle olunca İslam dünyasının saldırı ve katliamlardan kurtulmasının İslam Birliği’nden geçtiğini sanıyorum tekrarlamaya bile gerek yok. Böyle olunca Batılıların ve Siyonistlerin yaptıklarını dile getirirken, Müslümanların ne yapması gerektiğinin de dillendirilmesi ve bu yönde harekete geçilmesi gerekiyor. Bu yapılmadan Batılıların katliamlarını söylemek yeterli değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.