Haçlı ittifakının hedefi Venezuela’nın altın ve petrolü
Venezuela birden bire karıştı. Sokaklar Maduro ve Guaido taraftarlarının gösterilerine sahne oluyor. Bunlar Venezuela’nın iç meselesi olarak düşünülebilir. Böyle olunca da dışarıdan bakarak ahkam kesmek gerçeği yansıtmayabilir. Buna rağmen kimlerin Maduro’yu, kimlerin muhalif lider Guaido’yu desteklediğine bakarak meselede tarafımızı belirlememiz sağlıklı olur diye düşünüyorum. Daha olaylar netlik kazanmadan ABD, İngiltere, Fransa, İspanya’nın ardından da İsrail ve Avustralya’nın muhalif lideri desteklediklerini açıklamalarına bakıldığında ortada bir servet paylaşımının olduğu, işin aslının demokratik yollarla mı yoksa tepeden inme bir hamle ile mi iş başına gelindiği, yani Venezuela halkının demokratik haklarına destek verilmesi ile ilgisi olmadığı görülüyor.
Hemen belirtelim ki, sömürgeciler için iş başında bulunanların bu makama nasıl geldiklerinden çok, ne ölçüde işlerine yaradığı önemlidir. Bu noktada gazetelerde yer alan birkaç haberi kısaca aktarmak istiyorum. Bu haberler bile bizim tarafımızı seçerken dikkatli olmamız gerektiğini gösterecektir. 26 Ocak Cumartesi günkü bir gazetemizde olay şöyle verilmişti:
“Venezuela durulmuyor. Batı’nın gözü Venezuela’nın altın ve petrolünde. Venezuela’da kendi kuklalarını geçici devlet başkanı olarak tanıyan ABD ve Avrupa ülkeleri, Caracas’ın petrol ve altınlarına el koyuyor.”
Haberin detayında muhalif liderin önceden ABD ile temasa geçtiği, bir takım sözler aldığı hatta Guaido’nun darbe fonu istediği, bu isteğe ABD’nin ‘20 milyon dolar hazır’ mesajı gönderdiği de haberde yer alıyor. İşin detayına inecek değilim. Bu kısa alıntılar bile sanıyorum işin aslını göstermeye yeter.
Bir de bir gazetemizde, “Yağmacılık bu” başlığı altında yer alan haberden kısa bir alıntı aktardığımda işin boyutu çok daha iyi anlaşılacaktır:
“İngiltere Merkez Bankası’nın, skandal bir kararla Venezuela’nın 1.2 milyar dolar değerindeki altın transferini reddettiği iddia edildi. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ise, Venezuela halkını ve ordusunu sokağa çağıran JuanGuaido’ya yönelik desteğini yineledi. Venezuela halkına, ‘Siz de destekleyin 20 milyon dolar yardım yapalım’ imasında bulundu.”
Son bir haber ile alıntılarımı noktalamak istiyorum:
“Trump işgale hazırlanıyor” başlığı altında verilen haberde özetle şöyle deniyordu:
“Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun arkasındaki halk ve ordu desteğini kıramayan ABD, askeri işgal planını gündemine aldı. Cumhuriyetçi Senatör Graham, ABD Başkanı Trump’ın kendisine Venezuela’da askeri güç kullanma fikrini ileri sürdüğünü iddia etti. Maduro ise gelişmeler karşısında Venezuela ordusuna ‘hazır ol’ emri verdi.”
Bu haberlerin ardından Filistin halkının yanında yer aldığını her fırsatta dile getiren Maduro’yu devirmeyi hedefleyen Muhalif lideri ilk tanıyanların arasında İsrail’in yer aldığını vurgulamakta yarar var. Kısaca Haçlı-Siyonist ittifakının Maduro’nun karşısında yer aldığı kesindir. Böyle bir noktada Maduro’nun kilosunu ya da Türkiye’ye geldiğinde nerede yemek yediğini hatırlatarak karşı bir tavır geliştirmeyi şahsen doğru bulmuyorum. Muhalif liderin Meclis’te seçildiğini belirterek destek verilirken doğrudan halkın seçtiği Maduro’ya karşı tavır belirlemek ne kadar doğru olabilir… Halk tarafından seçilmiş bir kişi bir süre sonra Meclis’teki sandalye dağılımı değiştiğinde düşürülebiliyorsa halk oyunun anlamı kalır mı? Derdim Maduro’yu savunmak değil. Ancak, muhalif liderin ABD yandaşlığı ve Maduro’nun açık bir şekilde Filistin halkının yanında yer alıyor olması Maduro’yu desteklemek için önemlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.