Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Binaların depreme dayanıklılığı sağlanacaktı

Binaların depreme dayanıklılığı sağlanacaktı

Marmara depreminin arkasından başta İstanbul olmak üzere deprem riski olan bölgelerdeki binaların gözden geçirilmesi, deprem güvenliği olmayanların ya güçlendirilmesi ya da yıkılarak yeniden yapılması yönünde kararlar alındı, hatta bu yönde çalışmalar da başlatıldı. Söz gelimi İstanbul Büyükşehir Belediye binası da bu güçlendirilen binalardan birisiydi. Her olayda olduğu gibi depremin açtığı yaralar iyileşmeye, acılar unutulmaya başlanınca öyle anlaşılıyor ki, binaların depreme karşı dayanıklı hale getirilmesi yönündeki çalışmalar ya yavaşlamış ya da bazı bina sahipleri binaların durumunu araştırmaya, hatta güçlendirmeye gerek duymamışlar. Çünkü bırakın bir takım binaların depreme karşı dayanıklı hale getirilmesini, ortada bir deprem falan yokken durduk yerde yıkılan binalar gündeme gelmeye başladı. Son olarak Kartal’da çöken binada dün itibariyle hayatını kaybeden 13 insanımız söz konusu. Ve yıkılan binanın son üç katı ruhsatsız kaçak olarak yapılmış. 5 kat için ruhsat alınmış, bina bittikten 6 sene sonra üç kat daha çıkılmış. Yani birileri para hırsı ile binalarına kaçak kat çıkmışlar. Sadece kaçak çıkmakla da kalmayıp bu kaçak katları binanın çekip çekmeyeceğini araştırma ihtiyacı bile duymamışlar.

Ancak, olayı sadece kaçak kat çıkanları suçlayarak kapatmak mümkün değil. Bu memlekette herkes aklına estiği gibi bina yapabiliyor, yaptığı binalara kat ekleyebiliyor ve bundan ilgililerin haberi olmuyorsa bu durum ülkenin sahipsizliğinin göstergesi değil midir? Diyelim ki ilgililerin haberi oldu da göz yumdular, o zaman son yıkılan binada hayatını kaybedenlerin hesabı sorulacak mı? Sorulacaksa kimlerden sorulacak?

Bu vesile ile akla gelen bir başka soru da İstanbul’da binaların ne kadarı dayanıklılık testinden geçti? Bir başka ifadeyle göstermelik birkaç binada dayanıklılık araştırması yapılarak mesele unutulmaya mı terk edildi? Hemen akla gelen bir başka soru ise, kaçak yapılmış binalar konusunda Mayıs 2018’de çıkartılan İmar Barışı neyi düzeltecek? Çünkü kaçak binaların kaçaklıktan kurtarılması onların bırakın depreme karşı güvenli hale getirmeyi, durduk yerde yıkılmalarını engellemediğine göre söz konusu İmar Barışı ne zaman istenen sonucu verecek? Yoksa söz konusu kaçak dayanıksız binalar devlet nazarında kaçak olmaktan kurtularak mesele sadece bu boyutu ile mi kalacak?

Bu noktada İstanbul Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen’in Kartal’da yaşanan son olay vesilesiyle yaptığı açıklamayı kısaca aktarmak istiyorum:

“Kaçak katlardaki maliklerin, devlete para ödeyerek İmar Barışı’ndan yararlandığını öğrendik. Bu şekilde çok bina var. Deprem güvenliği olmayan, yıkılması gereken binalar İmar Barışı’yla yasal hale getirildi. İnsanlar bu düzenlemenin bedelini hayatlarıyla ödüyor.”

Hemen sormak istiyorum, böylesine çürük, durduğu yerde yıkılan ruhsatsız binanın yasal hale getirilmesinin sorumlularından hesap sorulacak mıdır? Hesap sorulmasa bile bu tür binalara yasallık kazandıranlar yaptıkları işi kendi içlerinde bir sorgulamadan geçirecekler midir? Çünkü sahip olunan konuma göre biz yaptık oldu diye alınan ve uygulamaya konulan kararlar genellikle eksik oluyor ve sonuçta bir taraf düzeltilmek istenirken, diğer taraf yıkılıyor. Milyonlarca binada dayanıksız konumundan kurtulmuş olmuyor. Bu tür kararlar bir takım kimselere maddi çıkar sağlıyor ama hayatını kaybedenlerin durumu ne olacak? Devlete para vererek yasallık kazandırılmış binaların sahipleri bunun hesabını nasıl verecekler?

Belli ki 1999 depreminin ardından binaların depreme dayanıklı hale getirilmesinde istenen sonuç alınamadığı gibi, insanlar öylesine çürük binalarda yaşıyorlar ki, deprem yokken binalar tepelerine yıkılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi