Hasan Aksay

Hasan Aksay

Obama barışı ve insanlığı seçebilecek mi?

Obama barışı ve insanlığı seçebilecek mi?

Dünya değişiyor. En güzel ahlak, erdem, sorumluluk, iman gibi değerleriyle, vicdanıyla, aklıyla ve “ekmel-i mahluk, eşref-i mahluk” olan fıtratıyla insan, değişmeyen merkezde. Eylemleriyle batıldan uzaklaşıp hakka, iyiye, doğruya, güzele, keşfe, yeniliğe, tekamüle doğru değişimin gücü ve öncüsü. Yönelişini, fıtratının tersine kötülüğe çeviren, “belhum adal”…
Başkan Bush, elindeki bombayla dünyayı tehdide, kan ve gözyaşına boğdu. Halkın vicdanı, 4 Kasım 2008 seçimleriyle, Kenya’lı Hüseyin Barak Obama’yı başına taç yaptı. Yeni bir yol, yeni bir tavır, yeni bir dünya istediğini, en zıttı ile simgeledi. ABD seçimlerinde, yarım asrın en büyük katılımı ve en yükse oy oranıyla başkan. Obama, “Bu, demokrasinin yani millet vicdanının gücü” dedi. Bu tespitin gereği, Bush’un kan politikasından barışa; “ABD yüzyılı” zulmünden millet hizmetine dönmektir. Bunu isteyecek mi? İsterse başarabilecek mi?
Obama’nın gülen, samimiyet ifadesi bir yüzü var. Mantık tutarlılığı aşikar. Çile, yıkıntı doğuramamışsa, güç doğurur. Yetenek ve yetkisini, milleti ve insanlık için hak yolda, risk alma pahasına kullanan, ahlak, erdem ve refahta bayrağı taşıyan liderlerin destanıdır tarih. Milletlerin gücü böylece liderle yansır. Rejim ve gerekleri nasıl olursa olsun, sinameki bir başkanla heder olur. Hak yolda isabetli kararlarla risk alan devlet başkanlarının, milletlerin en önemli gücü olduğu tarihte çok açık görülmektedir. Anadolu insanı böyle zor başarıları, “tekeden teleme sağmak” deyimiyle yüceler. Acizliğin çetinleştirdiği, aşılmaz hale getirdiği engeller, iman, sabır, kararlılık ve iradeyle güç doğuran imkana dönüşür. Siyaset, millet istikbalini hazırlamaktır. Bir milletin istikbal mimarlığı zor bir sanattır. Siyaset zorları başarma sanatıdır. Zorluk ve sorumluluktan kaçan; iktidar gücünü, güç odaklarına yamanmakta arayan siyasi, güçsüz kalır. Hüseyin Obama’nın hayatı, zorbalığa ve zulme direnecek, bir umut ve irade düşündürecek bir geçmişi gösteriyor. Bunlar, işin ümit tarafıdır. Bir de olumsuz yanı vardır.
Ölümsüzlüğe çıkan fazilet yolunda hedefi şaşırmamak için, başarı ve başarısızlık hesabından önce, “hayattan üstün değerlere sahip olmak ve bunları zedelememek” önem taşır. Hak ve batıl ayrımı ve yaşamak ilk şarttır. Diğer önemli zorluk, “Milletler layık oldukları şekilde yönetilirler.” Genel ahlak ve edep seviyesini yükseltmek.. Dünyanın baş belası, gizli örgütler.. Servet ve medyanın, çıkar veya çarpık ideolojilerin etki alanında kalması, çözümlenmesi gerektiren zor sorunlardır.
Meseleler, karmaşıklaşıp zorlaşıyor. İmtihan dünyası. Çok verilenden çok şey istenir. Geçmiş nesillere göre çok daha imkanlıyız. Zorluklar olacak. İmkanlarımızla, yaşanabilir bir dünya kurmakla sorumluyuz.
Bugün Türkiye’de başörtülü Müslüman’ın okuyup iş edinmekte maruz kaldığı zulüm, 1955’e kadar zenciye idi. Otobüste beyaz ayakta iken zenci oturamıyordu. Türkiye’deki utançtan daha hafif ama yine de bir ayrımdı. Şimdi Kenya’lı zenci Obama, büyük coşku ile Başkan. Sıradan bir hadise değil. Büyük bir nasip veya nasipsizlik olacak. İcraata bağlı.
Obama’nın düşebileceği en kötü durum için bir ibret: Adı Müslüman. “Müslüman değilim” diyemiyor. Gücü, İslâm düşmanlarında görüyor. Onların yanında yer almak, imkan kazanmak istiyor. “Kraldan fazla kralcı” gözükmek için yapamayacağı kötülük, hainlik kalmıyor. Hıyanetleriyle kazandığı imkan ve güç, insanlığını ezip eriten kezzap oluyor. Kendi iradesiyle satılık ruh, kötülükten başka bir şey üretmiyor.
Amerika halkıyla, insanlık vicdanında bir ümit ışığı doğuran Obama için böyle bir felaketi düşünmek istemeyiz. Ne var ki hizmet imkanını, Bush ve Dick Cheney’nin, servet, medya, örgüt ve bürokratik gücünde arama tehlikesi de yok değildir. Böyle bir yanlış, ABD ve dünya için felakettir. “Sarhoş yıkılıncaya kadar” devam demektir.
Obama’nın seçim sırasındaki bazı sözleri, felaket için yeterlidir. Ama iktidarın çok uzağından, varoş şartlarından bakışla, iktidarın lider imkanlarıyla bakış arasında imkan farkı vardır. “İyi olacak” ümidimizi muhafaza ederek, yanlışları ve doğrularını, Amerika’nın seyir hattı üzerinde gelecek yazımızda ele alalım.
Bu tahliller, Obama’ya umut veya umutsuzluk için değildir. Geniş açıyla bakarak ibret, fert ve millet olarak kendi sorumluluklarımıza odaklanmak içindir. Obama’sız da İslâm vardır ve olacaktır. Asıl sorumluluk bizde, umut ve umutsuzluk kendimizdedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi