Suriye nereye gidiyor?
Ekonominin nereye gittiği, yaşanan sıkıntıların kaynağının ne olduğu araştırılıp, sıkıntılara çözümü olanların bunu dile getirmesi gerekirken meydanlardan iktidar muhalefete eleştirilerinin dozunu her gün artırıyor. Bunun da ötesinde sorunları çözmek durumunda olan iktidar bu sorunların sorumluluğunu çeşitli bahanelerle muhalefete yükleyerek kendini sorumluluktan kurtarmaya çalışıyor. Kurtarabilir mi? Kurtaramaz elbette. Ancak, acaba zaman kazanmaya mı çalışıyor, diye insan sormadan edemiyor. Bir yandan mahalli idareler seçimi ülkenin beka sorunu haline getirilirken, öbür yandan içeride ve dışarıdaki sorunların tartışılmasına imkân bırakılmıyor. Çünkü iktidar kanadı muhalefete yönelik öyle bir itham kampanyası yürütüyor ki, muhalefet iktidar kanadının iddialarının yalan olduğunu topluma anlatmaya çalışıyor. Böyle olunca da sorunlar kendi haline terk ediliyor.
Dolardaki istikrarsızlık başlı başına bir konu. Ülkemiz için ciddi sorun. Ne var ki, iktidar bazı finans çevrelerine yönelik tehdidi andıran bir üslupla suçluyu bulup ilan ediverdi. Kimse de çıkıp, arkadaş söz konusu çevreler bir takım operasyonlar yapıyor, bu iddia doğru da olabilir. Ancak, bu ülkede bir iktidar yok mu? Bu tür ekonomik operasyonların içeriden ve dışarıdan bazı çevrelerce yapılabileceğini düşünerek gerekli tedbirleri alması gerekmez mi? Kısacası, bu ülke bir takım iç ve dış küresel sermayeye terk mi edilmiş durumda. Her ekonomik krizin iç ve dış planlayıcıları bulunabilir. Geçen sene sonuna doğru yaşadığımız dolar terörü bunun bir örneğini oluşturuyordu. Bu ülke gerçekten her türlü iç ve dış operasyonlara açık hale mi geldi? Bu çevrelere karşı yapılabilecek bir şeyler, alınabilecek tedbirler yok mu? Bu soruya yok demeyi ülkem açısından doğru bulmuyorum.
Ancak, fiyatlar belli çevrelerce özellikle yükseltildi diyerek dışarıdan patates ithal edilerek, yerli ürünün depolarda çürümeye terk edildiğini bu ülkeyi yönetenlerin görmesi gerekmez mi? Dışarıdan ürün ithal edene kadar kendi üreticimizi destekleyerek fiyatların düşmesi sağlanamaz mıydı?
Soruları çoğaltmak mümkün ama Suriye’de yaşananlar ve Trump’ın bu ülkeye yönelik operasyonları böyle devam ettiği takdirde ülkemizin güvenliğinin tehlikeye düşeceğini görmek zor bir olay mı? Trump önce Golan Tepeleri’nin İsrail’e ait olduğunu kabul edeceklerini açıklayarak bir bomba patlattı. O bombanın Trump’ın elinde patlamasını sağlamak için nelerin yapılabileceği üzerine iktidar ve muhalefet olarak kafa yormak gerekmiyor mu? Yine Trump çok kısa bir süre önce Suriye’de DEAŞ’ın tamamen bittiğini açıklamasına rağmen DEAŞ İdlib’de kendini gösteriyor. Bu terör örgütüne ister Esad, ister ABD yol vermiş olsun dünyanın kandırıldığı bir gerçek. Bir başka gerçek de Trump en kısa zamanda Suriye’den çekileceklerini açıklamış olmasına rağmen ABD’nin Suriye’ye gönderdiği 300 araçlık konvoyun Irak yönüne ilerlemesi Mardin Nusaybin’den görüntülendiği, konvoydaki TIR’lar üzerinde zırhlı araçlar ve akaryakıt tankerlerinin yer aldığı belirtiliyor. Daha 20 gün kadar önce ABD’nin bir sevkiyat daha yaptığı hatırlanırsa, seçim sebebiyle içeride birbirimizi karalamak yerine bu gelişmeler üzerine tüm partilerin bir araya gelmesi, nelerin yapılabileceğini konuşmaları gerekmez mi?
Söz gelimi gerek dolar terörü, gerek Suriye’de söylenenler ile uygulamada ortaya çıkan farklılığın ülkemiz açısından nasıl bir tehlike oluşturduğu tartışılsa sanıyorum hem oluşan birlik düşmanları hizaya getirmeye katkı sağlar hem de partilerin birbirlerini telafisi mümkün olmayacak şekilde itham etmeleri engellenebilir. Unutulmasın ki, iktidarı muhalefeti ile bu ülkede hep birlikte yaşamak durumundayız. Hiç kimsenin kendini bu ülkenin asli evladı, diğerlerini ise ikinci sınıf vatandaş ilan etme hakkı yoktur, olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.