Amerika üç yol ağzında
“Obama’dan çok şey bekleniyor”. Beklenti, Obama’dan. Nedeni ise ABD’nin geldiği noktadaki sorunların ağırlığı. “Aman doktor” feryadı, “hasta ağır” demektir. Dünya, “Aman Obama” derken dünya, “Amerika hasta” diyor.
Siyaset sürekli yenilenerek toplumunu geliştirme, ahlak, erdem ve refahını yükseltme sanatıdır. Bu rutin işler, önemli bir yol ayrımı, tercih zarureti doğurmadan yıllarca devam eder. Dört halde yol çatallanır. Devlet adamı, bürokratlaşan tavrından kurtulup riskli karar ve icra sorumluluğu yüklenir. Karar alıp bürokrasiye havale ederek olmaz. Saraydan emirlerle görevini yürüten padişah, saraydan çıkar, ordusunun başında, en önde atını şahlandırır. Karar gibi, icrada da bizzat vardır. Kuralları zorlamak gerekebilir. Fevkalade haldir. 1) Saldırı karşısında kalmak. 2) Saldırgan durumdan barışa dönmek. 3) Ahlak ve erdemler bakımından milletçe çöküntüye uğramak. 4) Sistem ve devlet kurumlarının çağdışı kalması, yozlaşması.
Dünya küçüldü, şeffaflaştı. Devlet icraatları doğru ve yanlışlarıyla insanlık vicdanının önünde, kontrolü altındadır. İnsanlık vicdanının fiili ve acil bir yaptırım gücü olmamakla beraber, zaman içinde en etkili güçtür. Bilgi edinme imkanları arttıkça ve geniş kitleler doğru bilgiye ulaşıp, bilgi kirliliğinden kurtuldukça, insanlık vicdanının yaptırımları çok daha etkin bir güç haline gelecektir.
Bu genel bakış ışığında Amerika nerededir?
Stratejik durumu, tabii zenginlik ve imkanları, nüfusu, üretimi, teknolojisi gibi maddi imkan ve güç bakımından olduğu gibi, keşfedici insan zekası bakımından da son derece büyük imkanlara sahiptir. Bunlar küçümsenemez.
Zaafları da aynı derecede ciddidir. Birkaçı şöyle sıralanabilir: 1) Güçlerini, az emekle kazanmış, kıymetini bilmiyor, yerinde kullanamıyor. 2) En önemli gücü, beyin gücüdür. Kendi ülkelerinin dar imkan, yönetim ve özgürlük ikliminde bunalıp kaçan zekalar için imkanlar ülkesi olmuştur. Ancak burada da materyalist bir refah fasit dairesi içinde dönüp kalmış, maddi keşifler yapmış ama insanlığın, ahlakın, edebin ufkunu aydınlatamamışlardır. 3) Atılım, hizmet bütünlüğü ve çare millettedir. Milleti temsil, siyasetle olur. Medya, sistem ve gizli güçleri şekillendiren sermaye, dolayısıyla politikayı da güdümlü hale getirmiştir. 4) Sermaye, kendini büyütmekten başka bir şey düşünemez duruma geldikçe, insanlıktan uzaklaşıyor. Toplum kan kaybediyor. New York’lu kadın milyarder Leona Helmsley, 8 milyar dolar servetini köpeklere bıraktı. İnsanlık için tek kuruş ayıramadı. 5) Komünizmin, Bush’u andıran, zora dayalı, akılsız dünya hakimiyeti hayali, ABD’nin güçlü propagandasıyla bütünleşince birçok ülkenin, Rusya’ya karşı dayanak için ABD’ye üsler, imtiyazlar vererek davetine yol açtı. Amerika adeta davetle, karşılama merasimleriyle sömürgeler edindi. Dünyaya dost ve koruyucu olarak yerleşti, sonra da, “Benden değilsen düşmanımsın” dedi. Kolay elde edilen bu imkanı, Amerika şimdi piyango ikramiyesi gibi, tehditle kolay harcıyor. 6) Dünya hakimiyeti emeli, dünyada vahşet, ülkesinde ihmal doğurdu. Gelir dağılımında en adaletsiz ikinci ülke. İşçi haklarından sağlık güvencesine kadar halk, birçok çağdaş imkanlardan mahrum kaldı.
İnsanlık, bu tahripkar güç ve bu zaaflar içerisinde dünyayı ateşe veren Amerika dolayısıyla Hüseyin Obama ile ilgilenmek zorundadır. Zira Amerika, Afganistan ve Irak’ta doğurduğu vahşeti hâlâ az görüyor. Genel tehditlerinin ötesinde Sudan, Somali, Pakistan’ı hesapsız kitapsız bombalıyor. İran ve Suriye’yi özel olarak tehdit ediyor. Tüm insanlığın vicdanını kanatan İsrail vahşetini teşvik ediyor, azgınlaştırıyor. Suriye’ye girip sorgusuz sualsiz ev bombalıyor, adam öldürüyor. “Dost” dediği ülkeler dahil, vatan haritalarını değiştirip ilan ediyor. Dünyada huzur bırakmıyor. İnsanlık, Amerikan saldırganlığı ve dolayısıyla Obama’yla ilgilenmek zorundadır.
Nedenine inilmeyen siyasi yorum, anlamını yitirir. Bu da sözü uzatıyor. Cuma’ya bitirelim: “ABD nasıl değişecek? Kanlı mı, kansız mı?”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.