Son günlerin en flaş haberi, hiç kuşkusuz, “Somali Korsanları”ydı. Somali Korsanları, “Karaib Korsanları”nın pabucunu dama, Obama’nın takkesini kuyuya attı.

***

Olay şöyle gelişti: Halivud’un çaylak senaristlerinden biri, Halivud’un atmaca yönetmenlerinden birine başvurdu. Ona, son yazdığı senaryodan çekilecek filmin gişe rekorlarını şimdiden görür gibi olduğunu, insanların bu filmi görmek için birbirini çiğneyeceklerini söyledi.
Yönetmen, karşısındaki yeniyetmeye şöyle bir baktı. Pek gözü tutmadı. Daha önce yüzlercesini gördüğü, cebi delik, kısa yoldan şöhret olmanın peşinde biriydi bu da. Nasıl başarmışsa, menecerinden kendisiyle bir randevu koparmayı başarmıştı.
Atmaca yönetmen, karşısındaki çaylağı bir ân önce sepetleyip, sıradaki randevusunu çağırmaya hazırlanıyordu ki, gözü, bir lahzâ, aralarındaki masanın üzerinde duran dosyaya takıldı:
- Hmm, “korsan”, ilginç… Nereden geldi aklına?.. Korsanlar kaç yüzyıl mazide kaldı!..
- Evet efendim, haklısınız! Korsanları mazinin birkaç yüzyıl derinliklerinden çekip çıkarma fikrini, her gece sabahlaradek elimden düşürmediğim kitapların birinden edindim, nâçizâne…
Senarist taslağı ukalâ da bir tipti. Fakat “korsan” fikri yine de ilginçti. Kaç yıl olmuş, Halivud’da bu tema işlenmemişti. Konunun üstüne ustalıkla eğilinirse, sadece Silikon Vadisi değil, bütün “pazar” (yani, dünya) yerinden oynayabilirdi.
“Avının” gözlerindeki “yenebilirlik” ışıltısını yakalayan aç senarist, onun boynunu kırıp, etini lime lime etmenin tam vakti olduğunu hissetti:
- İşbu eser, mazinin karanlıklarını ağartmaya yetecek, efendim. Don Kişot gibi bir komedi klâsiği olacak!
- Fantastik unsurları alabildiğine öne çıkarmanı istiyorum. Git, biraz daha çalış! Don Kişot’u da “sabahlaradek” birkaç kez daha okusan iyi olur; zirâ o bir “komedi klâsiği” değildir!
Çaylak senarist, şeytanın bacağını “çatlatma”nın sevinciyle evine koştu. Senaryosunu, yönetmenin istediği kıvama gelinceye kadar, onaltı kere daha yazdı. Bu arada “Malta Korsanları” olan ismini, “Rodos”, “İğneada” ve nihayet “Karaib Korsanları” şeklinde düzeltti.
Sonuç ortadaydı. Film dünya pazarında gişe rekorları kırdı. “Korsan” yollardan çoğaltılıp on ayrı pazara daha ulaştı. Karaibler’e gelen turist sayısında patlama oldu. “Korsan ha!” diyordu filmi her seyreden, “nereden bulurlar böyle ilginç konuları?”

***
Bildik anlamda “korsanlar”, tarihin tozlu rafları arasında kalmasına rağmen, onların hayaletleri hep aramızdaydı. Korsan taksiler, korsan kitap ve kasetler, korsan gösteriler, hava korsanları ve yukarıda bir örneğini gördüğümüz, korsan filmleri…
Hattâ ve hattâ son Amerikan Başkanı Obama bile, insanlığın korsanlara duyduğu o derin özlemin bir ifadesi sayılabilir; çünkü, Yahudiler ve Anglosaksonlar’dan oluşan Amerikan başkanları tarihinde, o da “sıradışı”, “kuraldışı”, “yasadışı” bir gelişme sayılır.
Ve sonunda Somali Korsanları… İnsanoğlunun korsanlara olan o derin özlemini gideren, modern çağların susuzluğuna derman olan, korsanlığı o “korsan” örneklerinden arındırıp yeniden gerçek kimliğine kavuşturan, “tarihî” kişilikler…
Bu büyük varoluş serüveninin, Akdeniz, Atlas Okyanusu, Pasifik dururken, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarından zuhur edeceği kimin aklına gelirdi? Fakat öyle oldu: Bir korsanlık tarihi olmayan kara Afrika, birdenbire korsanlığa soyundu!
Zirâ toprağını tüketmiş, denizlerini sömürüyorlardı Afrika’nın. Somali denizleri kurutulmak üzere, Somali kıyıları, Batılı gemilerin zehirli atık cehennemine dönmüş durumdaydı. Somalili gençler, bu gidişe dur demek için, “korsanlık”ı yeniden keşfetti.
Fransız İhtilali’nde yeniden keşfedilinceye kadar, “Cumhuriyet” idaresi, putperest Romalılar’ın bir fantezisi sanılıyordu. Bugün dünyanın yarısı “Cumhuriyet”le idare ediliyor. Bazı ülkelerde “Cumhuriyet fazilettir” demeyenler, ayağından asılıyor.
Somali Korsanları’nın yaptığı da işte böyle bir “ihtilal”… Yakında dünya denizleri “korsanlar”dan geçilmez olacak. “Serbest ticaret” masalı tarihin tozlu rafları arasında kalacak. Çünkü bu, hem ondan daha kârlı, hem daha “âdil” sayılacak.
Bu kutlu çığırı başlattıkları için, Somali Korsanları’nı bir kez daha saygıyla selamlıyoruz!