Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Tevbe, Allah’ın sevdiği bir pişmanlıktır

Tevbe, Allah’ın sevdiği bir pişmanlıktır

Merhum Mustafa Asım Köksal yazdığı “Tevbe risalesi” adlı kitapta şu hususa dikkatimizi çekiyor:

Eğer geçiminde bir sıkıntı ve değişiklik, rızkında bir güçlük, hâlinde bir perişanlık görürsen; bunun, Allah’ın emrini bırakıp nefsinin hevâ ve hevesine uyduğundan ileri geldiğini bil...

Ellerin ve dillerin sana uzandığını, canına, malına, evlât ve iyaline kastedildiğini görürsen, bunların, yasak işleri işlediğinden, ilâhî hududu tecâvüz eylediğinden, üzerine düşen hakları ifa etmediğinden ileri gelmiş olduğunu bil... (Sf: 7)

Bunu sizlere müthiş bir tesbit olarak arz ediyorum Muhterem Müslümanlar!

Maalesef hepimiz bizi üzen meselelerle karşı karşıyayız. İşte beyan edildiği gibi, bütün olumsuzlukların sebebi Allah’ın koyduğu kuralları dikkate almamaktır.

Hoşnut olmadığımız, bizi mutlu etmeyen durumlardan kurtulmak mı istiyoruz? Bunun çaresi günahlarımızı terk etmektir. Yani tevbe-i istiğfar bu işin çaresidir.

Tevbe: Günahlardan dönmek/vazgeçmektir. Yolunu şaşırmışın yeniden yola gelmesi demektir.

İstiğfar: Günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır. Estağfirullah diyoruz ya; bunu söylemekle “günahlarımı af et Allah’ım!” demiş oluyoruz.

Devamlı istiğfar Peygamberimizin sünneti idi. Resûlullah Efendimiz:

“Kalbimi bir perde (hicap) örter de (Allah ile arama gerilen bu perde) kalksın diye günde 70 defa estağfirullah derim” buyurmuştur. (Müslim, Zikir 4, Ebu Davud, Vitr 26)

Günah: Yaratılış kumaşımızda yapılan yırtılmadır. Her günah bir yırtıktır.

İstiğfar malın cinsinden olur. Kimin malını çaldıysan sahibine iade edeceksin. Kimin gıybetini yaptıysan konuştuklarına gidip ben onun hakkında söylediklerimi yalan söyledim, iftira ettim, diyeceksin. Kendisinden de helallık alacaksın. İftira edip veya hırsızlık yapıp “Tevbe ettim Ya Rabbi!” demek istiğfar olmaz. (Riyaz’üs-Salihiyn Terc. C/1, Sf: 17, D.İ.Bşk.Yay.)

Peygamber (SAV) Efendimiz kendisine kurtuluşun yolunu soran Ukbe bin Âmir’e işlediği günahlardan dolayı ağlamasını tavsiye etmişti. (Tirmizi, Zühd 60) Tebuk seferine katılamayan Kaab bin Mâlik, Mürare bin Rebi, Hilal bin Ümeyye kusurlarını af ettirmek için hüngür hüngür ağlamışlardı. (İbni Hişam C/4, Sf: 945)

Muhterem Müslümanlar!

Âlimlerimizin beyanına göre günahtan tevbe vâcibtir. Günah kul hakkını içermiyorsa tevbenin üç şartı vardır:

1- O günahı terk etmek,

2- Onu işlediğine pişman olmak,

3- O günahı bir daha işlememeye azmetmektir.

Bu şartlardan biri eksik olursa tevbe sahih olmaz. Kul hakkına taalluk eden günahlardan ise hak sahibi ile helalleşmek gerekir.

Peygamberimiz, “Tevbe, pişmanlık (nedamet)tir.)(İbni Mâce, Zühd 30) buyurmuşlardır.

Allah-u Teâlâ, tevbe edenleri övmüş, günahlarının peşinden istiğfar ettiklerini bildirmiş, seher vakitlerini tevbelerin kabulü için iyi bir fırsat olduğunu beyan etmiş, tevbe edenleri kendisinin sevdiğini açıklamıştır. (Âl-i İmran: 16, 17, 135, 136. Bakara: 37, 222. Hud: 90. Şems: 7-8, Nuh: 10, 11, 12. Nisa: 17, 18. Furkan: 68. Araf: 23)

Peygamberimiz (SAV) buyurdu ki:

“Bütün insanlar günah işlerler. Fakat günah işleyenlerin en hayırlısı tevbe edenlerdir.” (Tirmizi, Kıyame 49; İbni Mace, Züht 30 )

“Kim istiğfara yapışırsa, Allah onu darlıktan çıkarır, sıkıntıdan korur, rızkını bereketlendirir.” (İbni Mace, Edeb: 57)

Muhterem Müslümanlar!

“Allah, tevbe edenleri sever.” (Bakara: 222)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi