İnsaf, vicdan gerektirir!..
Hale bakın! Bir kısım kalemler, televizyonlar, devletler vahşete kör, duymaz, bilmez, anlamaz durumda İsrail adına ezberi okuyup, alkış tutuyor... “Filistinli çocuklar taş atıyor, Kassam füzeleri” diyorlar.
Çocuklar taş atmadığı, Kassam füzesi atılmadığı günler, aylar ne yapıyor Gazze’ye? Giriş çıkış yok. Ekmek su yok, ilaç yok, ameliyathanede ışık yok. Dünya görüyor, insanlık yüreği yanarak yaşıyor ki İsrail, bir milleti, Hamas’ı, hapishanede şehit ediyor, sakat bırakıyor, soykırım uyguluyor, vatanından kovuyor. Çocukların yumuk yumuk avuçlarında ısıtıp attığı taşlar, bayram topu gibi kuru sıkı Kassam füzeleri de olmasa nefes deliği yok. Boğulacak insanlık...
Mühim olan, Filistinli; Hamas dediğin kim? Binlerce seneden beri Filistin topraklarının sahipleri. Kanı, canı, alın teriyle yoğurduğu vatanında, soykırıma uğrayan insanlar. Vicdan sahibi Yahudiler dahi dayanamıyor Siyonizm’in bu vahşetine. İnsanlık vicdanı isyan ediyor. Evleri başlarına yıkılan, enkaz altında can çekişen oğlunu, kızını, anasını, babasını kaybedene, bağırmak, bir ses, bir imdat isteme hakkı da mı çok görülüyor? Hamas’ın yaptığı bütün eylemlerin hiçbirisi, insanlık vicdanına çağrı niteliğinde bir feryattan başka bir şey değildir.
Hamas’ın kim olduğu belli. Tek cümle ile ifade gerekirse, “Hamas, Filistin topraklarının halkı”dır. Siyonizm kim? Her Yahudi Siyonist değil. Birleşmiş Milletler bir ara Siyonizm’i ırkçılık olarak kabul etti. Sonra Siyonist baskıya mı dayanamadı; lobiler karşısında mı pes etti; her konuda Siyonizm’i destekleyip, sonra da onu göstermelik bir şekilde “ırkçılık” diye nitelemek gibi bir sahtecilik vicdanlarına mı ters düştü, her ne hal ise kararlarından geri döndüler.
Anlaşılması ve görülmesi gereken Siyonizm vahşeti ortadadır. Bu, vicdanla, insanlıkla savaştır. Gizli örgütlerle, tehditle, atomla, sermayeyle, lobilerle, medya gücüyle, kiralık askerlerle savaştır.
Siyonizm’i de tek cümleyle ifade etmek gerekirse, “Bugün Hıristiyanları peşine takmış sürükleyen Siyonizm, Hazreti İsa’yı çarmıha geren iktidar hırsı ve grubu”dur. Evrensel gizli örgütlerin ruhu ve komutanı olarak görülmektedir. Şimdi yapmak istediği, Filistin’in arkasından Ortadoğu, İslam dünyası ve dünyayı çarmıha germektir. Bir asırdan beri Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, asırlarca huzur diyarı olan bölgeyi ihtilaflar ve kavgalar alanına döndüren Siyonizm’in kongre kararları ortadadır. Dışarıdan bakmaya gerek yok. Çalışmalar çok eskiden başlamış olsa da, Siyonizm’in ilk kongresi ve temel kararı ortadadır.
1. Siyonizm Kongresi, (1897 Basel) “Kuzey sınırımız Kapadokya (Nevşehir)den, güneyde Süveyş kanalına kadar” diyorsa da, ikinci ve belirsiz sınırlar çok geniş, “Sloganımız, Davud ve Süleyman’ın Filistin’i olacaktır” diyor.
1948’de Filistin’den binlerce km. uzaklarda New York’ta, masa başında, BM adıyla, dünyadan toplanacak Yahudilerce Filistin’in işgaline ve halkının vatansız, Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesine karar alıyorlar. Meselenin aslı budur. Şimdi şehit kanı üzerinden vahşete haklılık raporları hazırlama çalışmaları, kiralık vicdanların ürünüdür. Geçen asırda sömürgelerini kaybeden Batı, bu asrın ilk çeyreğinde de zulüm gücünü kaybedecektir. Aynı kalemlere yine iş düşecek.
“Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.”
Şehitlik ebedi sabah, kalanlar için ise sabah müjdesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.