Dokunulamaz lara dokunmadan gerçek demokrasi yerleşmez
Ergenekon soruşturmasından ve ortaya çıkan gelişmelerden bazı çevrelerin rahatsızlığını anlamak mümkün. Çünkü, şimdiye kadar kendilerine hiç dokunulamadığı, hiçbir şekilde ifade vermelerinin akla bile getirilemediği kişilerin bugünlerde sorguya çekilmesi elbette o kişileri rahatsız eder. Ancak, bu kişilerle gerçekte hiçbir ilişiği olmadığı söylenen kişi ve çevreleri niçin rahatsız eder? Acaba ortada toplumun bilmediği bir ilişki, bir yapılanma ve ortak hareket mi var?
Bu soruların bazılarının cevabı artık ortaya çıktı. Bu ülkede yıllardan beri söylendiği halde bir türlü ortaya çıkartılamayan, maksat ve hedefinin ne olduğu tespit edilemeyen bir oluşumun üzerine gidildikçe toplum elbette sürprizlerle de karşılaşıyor. Bu arada böyle bir oluşumun varlığından herkesin haberi olduğu halde bugüne kadar niçin üzerine gidilemediği sorusu da akla geliyor.
Şahsen bir sorunun da Ergenekon soruşturması sebebiyle cevabını net bir şekilde aldım. Okuyucularım hatırlayacaklardır ne zaman medyada siyasilerin dokunulmazlığının kaldırılması kampanyası başlatılmış olsa buna karşı çıkan yazılar yazdım. Bu karşı çıkışımın elbette sebepleri vardı. Bu sebeplerin başında siyasilerin dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen çevrelerin çeşitli makamları işgal eden dokunulamazlara dokunmanın önünün açılmasını hiç gündeme getirmiyor olmalarıdır. Çünkü, bu memlekette dokunulmazlıklarına rağmen ne çok dokunulanlar siyasiler ve siyasilerin oluşturduğu organlardır. Bir yandan sürekli olarak siyasileri ve bunların oluşturduğu yasama ve yürütme organlarını yıpratma kampanyaları yürütülecek, öbür yandan da millete karşı hiçbir sorumluluğu olmayan, hesap vermelerinin önü birtakım mekanizmalarla kesilmiş olan askeri ve sivil bürokratların dokunulmazlığı sürdürülecek, bunun mantığı olabilir mi?
Bu memleketin en işe yaramaz insanları halkın oyunu alarak milletvekili mi oluyor? Böyle bir düşüncenin insaf ve mantıkla izahı mümkün olabilir mi?
Tüm bu soruları bir kenara bırakın. Ergenekon soruşturması genişledikçe bazılarının sergilediği heyecan ve korku sonucu ortaya attıkları görüşler insanı düşündürüyor.
Söz gelimi bir dernek başkanının müthiş bir öfke kasırgası sergileyerek düzenlediği basın toplantısında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınmasını istemesi belli ki şimdiye kadar dokunulamayanlara dokunulmaya başlandığının göstergesiydi. Eğer dokunulmaya devam edilecek olursa birileri sıranın kendilerine de geleceği endişesini taşıyorlar. Çok daha önemlisi oluşturulmuş illegal örgütlere sağlanan devlet desteği ve imkanları ile sistemin işleyişine müdahale ve siyaset dışı güçlerin yönetimi ele geçirme planlarının hayata geçirilmesine imkan veren oluşumların üzerine gidilmesinin bazılarını ne kadar rahatsız ettiği görülüyor.
Bu noktada insan hak ve özgürlüklerine saygılı, millet egemenliğinin kesintisiz devamından yana olanların son gelişmelerden rahatsızlık duyması bir yana, sistemin çakıl taşlarının temizlenmekte olduğunu görmekten memnun olacaklarını sanıyorum. Ama, şimdiye kadar millet iradesi ile iktidar olamayan zihniyetin mensupları milletin vermediğini birtakım illegal örgütlenmeler yoluyla ele geçirmenin alışkanlığı sebebiyle iktidarlarının sona ereceği endişesiyle serin kanlılıklarını yitiriyorlar.
Elbette herkesin Ergenekon soruşturması konusunda aynı şeyleri düşünmesi, aynı tepkiyi vermesi beklenemez, bazıları buna tepki de duyabilirler. Ama gösterilen tepkinin mantık dışı olmaması gerekir. Söz gelimi bazı yerlerde yapılan kazıların medyaya açık bir şekilde yapılmasına karşı çıkmak, bunu eleştirmek iyi niyetli olarak düşünülemez. Eğer, bu kazılar gizli yapılsa, bulunan silahlar daha sonra medyaya gösterilse sanıyorum aynı çevreler bu defa da hiç çekinmeden silahların polis tarafından bulunmuş gibi gösterildiğini söyleyeceklerdir. Çünkü, bunlar adaletin tecellisinin peşinde değiller. Bunlar yürütülen soruşturmanın ileri gitmesini engellemeye çalışıyorlar. Kısacası düzenlerin bozulmamasının peşindeler.
Bu arada kazılarda bulunan silahların, "Ülkenin işgali ihtimaline karşı gömülmüş olabileceği" iddiasının da inandırıcı bulunması mümkün değildi. Böylece bulunan tüm bu silahlara resmiyet kazandırılmaya çalışıldığı akla geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.