Turizm ve Kültür Bakanı Günay Antalya'da bir tesisin girişindeki "İsrailli turist giremez" yazısına kızmış ve "İsrail'e düşman protestolar bilinçsiz" demiş. Hemen Sayın Bakana "Bilinçli protesto"dan ne anladığını sormak istiyorum... Elbette herkesin bilinçli ya da bilinçsiz davranıştan anladığı farklı olabilir ama İsrail saldırılarında katledilenlerin sayısının 1.100'ü, yaralananların sayısının 5 bini bulduğu bir dönemde sanıyorum Bakanın bilinç anlayışını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.

Sayın Bakana belki haberi yoktur diye sadece dünkü gazetelerden bazı başlıklar aktarmak istiyorum;

Sabah Gazetesi,"İsrail, Gazze'de hastane, BM binası ve medyanın olduğu binayı vurdu" üst başlığı altında "Biçare Milletler" manşeti ile Gazze'deki gelişmeleri veriyordu. Bu arada biçarenin "B"si ile milletlerin "M" sini kırmızı ile vererek BM'ye vurgu yapıyordu.

Bu manşetin altında ise şu izahat vardı:

"Gazze'de Birleşmiş Milletler lideri ateşkes görüşürken BM binasının vurulması şok etkisi yarattı."

Belli ki Sayın Günay, İsrail vahşeti karşısında şok olmamış, serin kanlılığı korumaya devam ediyor ve sadece gelecek birkaç İsrailli turistin bırakacağı dövizi düşünüyor. Bilmem Sayın Bakan binlerce insanın katledildiği, kısacası İsrail'in yaptığının soykırım olduğu hususunda dünyada bir ittifak oluştuğu bir noktada bilinçli davranışın nasıl sergilenmesini bekliyor. İsrail'e karşı tepki göstermek bize göre bilinçli davranıştır. Bilinçli davranmaya önüne çıkan canlı cansız tüm varlıkları büyük öfke ve kinle yok eden İsrail davet edilmeli değil mi? Aslında İsrail Filistinlilere karşı katliamı bilinçli(!) olarak sergiliyor. Buna karşılık Türk halkının ve İslam dünyasının gösterdiği tepki çok hafif kalıyor.

Bir başlık da İsrail saldırılarını şimdiye kadar mümkün olduğunca birinci sayfadan büyütmemeye dikkat eden Hürriyet'ten aktaralım:

Manşet, "Bombalanmış Milletler" şeklinde atılırken "B" ve "M" harfleri sarı olarak verilmiş ve böylece Birleşmiş Milletlerin aczine dikkat çekilmeye çalışılmış.

Bu manşetin altında yer alan spotu aktardığımızda sanıyorum İsrail karşısında Türk halkının gösterdiği tepkiyi bilinçsizce diye nitelendirmek mümkün değildir.

Hürriyet'in manşet altı spotu şöyle:

"İsrail, ateşkes için Tel Aviv'e gelen BM Genel Sekreteri'nin gözünün içine baka baka Gazze'yi yerle bir etti. Sivillerin sığındığı hastane BM yardım binası ile basın merkezi bombalandı."

Vatan ise olayı şöyle veriyordu:

"Hedef gözetmeden ateş açan İsrail ordusu dün sivillerin sığındığı Gazze'nin en büyük hastanesi ile BM mülteci merkezini bombaladı"

Star, olayı "Gazze'de katliam günü" başlığı ile sürmanşete taşımıştı.

Kısacası tüm gazetelerde benzer başlıklar vardı ve hepsi olay karşısında duyulan öfkeyi yansıtıyordu. Böyle bir noktada Bakan Günay'ın bilinçten bilinçsizlikten söz etmesi sanıyorum bilinçlice sarf edilmiş bir söz olamaz.

Bu arada dikkatimi çeken bir başka husus ise dünkü bir gazetede İstanbul'daki Musevi cemaati kendilerinin hedef gösterildiğini ileri sürerek İsrail saldırıları karşısında yazılan ve çizilenlere karşı tepki göstermişler. Özellikle de Vakit Gazetesi ve Yazarı Hasan Karakaya'nın Yahudi düşmanlığı yaptığı ileri sürülmüş.

Bu ülkede kimsenin bir millete karşı top yekün düşmanlığı söz konusu değildir. İsrail vahşeti karşısında yaşanan acının ve öfkenin dışa vurumu vardır. Bu bakımdan Musevi Cemaatinin öncelikli yapacağı iş İsrail'i saldırılarını durdurmaya çağırmasıdır. Bunun için çaba göstermeleri gerekir. İnsanımızın duyduğu öfkeyi kendilerinin hedef gösterildiği şeklinde yorumlamak ve buna göre tavır belirlemeye çalışmak İsrail vahşetine destek vermek anlamına gelir.

Demek istediğim o ki, canı yanan insanlara yönelik benzer tepkiler haksızlığın da ötesinde bir anlam ifade eder.