Ergenekon soruşturmasında belli ki bir mutabakat sağlanmış ve soruşturma bu mutabakat çerçevesinde başlamış, gelişmeler bunu gösteriyor... Bu mutabakat, kimlerle sağlanmış sorusuna verilecek cevap, ilgili taraflarla olabilir. Elbette bu illegal örgütün bazı resmi tarafları olduğu gibi gayri resmi tarafları da var. Daha doğrusu olayın seyri içinde bu tür bir yapılanma ortaya çıkmış. Hatta denebilir ki şimdi Ergenekon olarak isimlendirilen örgütün başlangıçta gerçek adı her ne idiyse belli ki zamanla bu oluşum resmi ve hukuki zemininden şu ya da bu şekilde sapmış/saptırılmış. Devletin başına sıkıntı açmaya başlamış ve sonuçta bir mutabakat sağlanarak bu örgütün tasfiyesine karar verilmiş. Olayı şu kişi ya da kurumların kahramanlığı gibi takdim etmenin anlamı yok.

Bu kanaate son bir haftadır gazetelere yansıyan açıklamalara baktığınızda rahatlıkla varabiliyorsunuz. Başlangıçta olaya gizli tanık olarak giren kişiler şimdilerde açıktan mahkemeye giderek ifade verebileceklerini gazetelere söylüyorlar. Belli ki başlangıçta açık tanıklıklarının can güvenliğini tehlikeye atabileceği düşünülürken şimdilerde böyle bir endişe duyulmuyor.

Bunun yanında hiç ortada yokken bir takım kişiler meydana çıkıp geçmişte karanlıkta kalmış bazı olayları en ince teferruatına kadar gazetelere anlatıyorlar. Bir bakıma daha mahkemeye çıkmadan itiraflara başlamış bulunuyorlar. Bunların ne kadarı doğrudur ne kadarı hayal ürünüdür şimdiden kestirmek mümkün olmamakla birlikte belli ki gerek savcılar ve gerek mahkeme heyeti zanlıları yargılarken delil sıkıntısı çekmeyecekler. Çünkü, belli bir mutabakat dairesinde ve belli ölçüler içinde Ergenekon Terör Örgütü'nün tasfiyesine karar verilmiş.

Bu noktada akla gelen ve cevap bulunması gereken, "Peki sağlanan mutabakat çerçevesinde kalınabilecek mi? İşin ucu kaçarsa ne olacak?" sorusudur. Akla gelen bir başka soru da şudur; "Sağlanan sınırlı mutabakat artık illegal ve kanun dışı bir konuma gelmiş olan terör örgütünün tasfiyesine kafi gelecek midir? Bu sınırlı tasfiye ögütün kökünü kazıyama yetmezse bir süre sonra benzer bir yapılanma ile karşılaşmak söz konusu olmaz mı?"

Bunlardan sonra cevabı araştırılması gereken bir başka soru da şudur: "Mevcut anayasa ve yasalar aynen devam ettiği sürece söz konusu illegal örgütün tasfiyesi demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile yerleşmesini sağlayabilecek midir?

Elbette yapılan açıklamalarda doğrudan ya da dolaylı olarak bir mutabakattan bahsedilirken genellikle bir iç mutabakat söz konusu oluyor. Peki işin dış boyutu var mıdır? Bu mutabakatta konunun dış ayağı da mutabakata dahil midir?

Sanıyorum dahildir. Ve bugün zanlı olarak gözaltına alınan ve tutuklananlar içinde bu dış ayağın kendilerini sattığını düşünen ve bu yüzden hayal kırıklığı yaşayanlar vardır.

Söz gelimi bu ayağın bir kolu ABD ise düne kadar Amerikancılık yapanların bugün tasfiyeleri söz konusu olduğunda kendilerine destek çıkılmaması elbette hayal kırıklığına yol açacaktır.

Bu arada savcıların değiştirilmesi ya da sayılarının çoğaltılması gibi teklifler tasfiyenin sınırlı tutulması çabaları olarak görülüyor. Çünkü şu andan sonra soruşturmanın hiçbir şey olmamış gibi kesilmesi ve unutulmaya terkedilmesi toplumu tedirgin edecektir. Bu gerçek bilindiği için belli çevrelerin, şimdiye kadar gidilebilindiği yere gidildi, bundan sonra olay daha fazla kurcalanmasın, tasfiye sınırlı da olsa böylece tamamlansın istedikleri anlaşılıyor. Hatta gazetelere yansıyan bazı açıklamalarda Ergenekon soruşturmasında yeni bir operasyonun olmayacağının belirtilmesi bir tesadüf olamaz diye düşünüyorum. Çünkü, gazete haberleri dikkatlice incelendiğinde bir birine karşı kesimlerin açıklamaları bile birbirini tamamlayıcı nitelikte görülüyor.

Kısacası, Ergenekon Örgütü'nün tasfiyesi konusunda başlangıçta sağlanmış olan mutabakata rağmen gelişmelerden, bazılarının tedirgin olduğu, ipin ucunun kaçıp hiç istemedikleri yerlere kadar uzanabileceği korkusuna/endişesine kapıldıkları görülüyor. Aslında mutabakatta bir değişiklik yok, çatışma ve var gibi görünen kavga sadece olayın boyutu ile ilgili olsa gerek.