Hasan Aksay

Hasan Aksay

UCM’nin Beşir davası, Müslümana karşı son cephe mi?

UCM’nin Beşir davası, Müslümana karşı son cephe mi?

Bu savaş başka savaş...
İslâm’la savaşın yeni cephesinin adı “adalet” mi?..
Topyekûn yok etme savaşı “Cahiliye Savaşı”dır. Kureyş cahiliyesi, topyekûn imha için, Sudan’a (Habeşistan) hicret eden Müslümanların peşine düşmüştü...
Devletler arasında her zaman savaş olmuştur. Bunlar tek tip değildir, sebepleri farklıdır. 11 Eylül 2001... Bush’un, örtüleri kaldırılıp gün ışığına çıkardığı, İslâm’a karşı bu savaş, sıradan bir savaş değildir. Bütün nitelikleriyle görülüyor ki bu savaşta sınır yoktur. Hedef, “topyekûn imha”, yani Kureyş savaşıdır.
Bu savaşta devlet yok. Düşman, İslâm ve Müslüman. Bu saldırı, İslâmi değerler, eğitim-öğretim, tesettür sınırlamasından fişlemeye kadar, Müslüman’ın tüm hayatını zincire vurmayı hedefleyen bir saldırıdır. İsrail’in kuruluşuyla hız kazandı. 1900 yıllık gizli yaşama deneyimi olan Siyonizm, evrensel gizli örgütler oluşturmakta, sermaye ve ticari imkânlarla desteklemekte önemli imkânlara sahip olmuş ve olmaktadır.
Silah, servet ve örgüt odaklarının kuvvet sarhoşluğu, kuvveti haktan üstün tutma, felaket doğurmaktadır. Bu, “Cahiliye” aklıdır. İnsana, kendini aşağılatan bir bahtsızlık ve kendi değerinden gaflettir. Allah’ın, ekmel-i ve eşref-i mahluk olarak yarattığı insan elbette, Blackwater ve kiralık vicdanlara tutsak düşmeyecektir.
İslâm’a yöneltilen bu topyekûn yok etme savaş organizasyonu, Salman Rüşdi ve Teslime Nesrin gibi tetikçilerin evrensel boyutlu reklamlarıyla başladı. Karikatürler, fitneler, kadın imam, Kalkancı, Fadime Şahin’ler hep aynı organizasyon dizisinin kareleridir. İngiltere Kraliçesi, Salman Rüşdi’yi “şövalye” ilan etmekle hâlâ bu oyunlara ümit bağlıyor. Müslümanların uyanışına karşı, çaresizliğin telaşı... 28 Şubat’ın bin sene yaşayacak Kalkancı-Fadime Şahin düzeni de bu şövalyelerle inşa edildi.
İslâm’a taarruzun en vicdansız ve gaddarı, Müslümanların dinini öğrenmesi imkânlarını yok etmek için başlatılan kuşatmadır. Gizli, sinsi, dost yüzlü düşmanlık, açık düşmanlıkla kıyaslanamaz. Bunlar, hiçbir dinin eğitim ve öğretimine karşı çıkmaz. Fakat Müslüman’ın dinini öğrenip, kendini geliştirmesini engellemek için kıyafet, yaş sınırlamasından okula kadar, akıl ve mantığı inkâr eden her utanmazlığı insanların gözüne baka baka söyler yaparlar. Hem de koro halinde söylerler. Akıl dışı bir iddia da, birbiriyle irtibatsız görünen kimseler nasıl koro teşkil eder? Aynı yanlışı, aynı zulmü nokta virgülüne kadar tekrarlayabilir? Düşünülürse, sebebe varılır.
Müslümanlara karşı açılan cephelerin hiçbirisi kapatılmıyor. Yenileri açılıyor. Bu maskeli taarruz ordularından sonra ilk açık cephe, İngiltere Başbakanı Margaret Thacher ve NATO Genel Sekreteri Willy Claes tarafından NATO’ya talimatla açıldı. “NATO’nun düşman kod adı artık kızıl değil yeşil, yani İslâm’dır” dendi.
Şimdi yaşanan İslâm’a karşı açılan son cephedir. Bu, hukuk adına hukuku zulüm çarkına çevirmektir. Zulmün kanatlı karınca devresidir. Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde üç hakim oturmuş, “MOSSAD ve CIA’nın uzun çalışmalarla, darbe ve karışıklıklar hazırlamasına hiç gerek yok” der gibi “Sen niçin vatanının zengin topraklarının bölünmesine rıza göstermiyorsun” diyerek seçimle gelmiş Cumhurbaşkanına görev başında tutuklama emri çıkarıyor, dünyaya tehdit bir güç gösterisi yapıyor. Sudan’da karışıklık hedefliyor, ayrılıkçı güçlere destek oluşturuyor.
Bu kadar yetkilisin de şimdiye kadar neredeydin? İsrail kurulduğu günden beri bütün bölgede terör estiriyor. Daha dün 368 çocuğu, tanklar ve fosfor bombalarıyla ezdi. BM kararlarını çöp kutusuna atıyor. İnsanlık vicdanı seferber oldu, dünya Gazze yıkıntılarını ortadan kaldırmak için toplanıyor. UCM’de ne ses ne seda! Neredesin adalet? Bush, uydurma sebeplerle Irak’ı yaktı, yıktı, göç doğurdu. Yalnız Irak şehitleri, Darfur’un Hıristiyan nüfusundan fazla. Sakat kalan ve göç kaça katlar. Çin’in Doğu Türkistan; Hindistan’ın Keşmir; Rusya’nın Çeçen Müslümanları sizi ilgilendirmiyor mu? Bush, malum terör hikâyesiyle Sudan’ın tek ilaç fabrikasını, “silah fabrikası” diye bombalayıp enkaz haline getirmişti. Bu karar onun devamı mı?
İslâm’a ve Müslümanlara karşı başlatılan “Adaletten uzak adalet maskeli savaş” tehlikeli ve geri tepmeli bir felakettir. Her maskeli savaş, geri tepme riski taşır. Gizlilik ne derece avantaj sağlıyorsa, o derece risk içerir.
Mazlumun koruyucusu olarak dünya düzeninin temeli olan adaleti, mazlumu imha edecek bir bubi tuzağı haline getirmek, dünya için tehlikedir. Adalet silahı, yanlış kullanmaya gelmez. Bir süreden beri bazı ülkelerde zulüm aracı olarak kullanılmasındaki başarı kimseyi yanıltmamalıdır.
Fitne, bütün dünya ve herkes için felaket doğurur. Fitne virüsü gizlilikte, özellikle de evrensel gizli localarda yuvalanır. İnsan, dikkat ve tedbirle sorumludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi