Yaratılışı İnkâr ya da Darvin
Bilim-Teknik dergisince Darvin’in sansürlendiği iddiası, neden abartılı biçimde gündeme taşındı?
İşin siyasi boyutu ya da -birilerinin sunduğu biçimde- fikir özgürlüğü boyutu bir yana; bizde Darvin’i özellikle gündemde tutup Darvinizm’i kutsayanlar, Darvin’in arkasına sığınarak ne yapmak isterler?
Bilindiği gibi, Darvin’in ileri sürdüğü “evrim” teorisi, aşağı ve basit yapılı varlıkların zaman içinde değişikliğe uğrayıp gelişmesiyle insan türünün ortaya çıktığı iddiasıdır. 19. yüzyılda batıda moda olan Darvinist teoriye göre, insanlar ve kuyruksuz maymunlar(apes) ortak bir atadan(fosil hominoidler) gelmiştir. Bu ortak ata 30-70 milyon yıl önce dünyanın herhangi bir yerinde yaşamış, yaklaşık 3 milyon yıl önce bu ortak atadan ayrılan bir kol, bir seri evrim basamaklarından sonra gerçek insana dönüşmüştür.
Mümin ise, insanın Allah’a(c.c) “kul” olsun diye yaratıldığına (Zariyat/56) iman eder. Kur’ân, yaratılışın nasıl başladığının (neş'e-i ûlâ) incelenmesini ister (Ankebut/20). Kur’ânî beyana göre; ilk insan Hz.Âdem (a.s) mükemmel, en güzel biçimde donatılmış, zekâ ve akıl sahibi, iyiyi kötüden ayırdetme yeteneğine ve bilgisine malik, şerefli, üstün, Allah'ın halifesi sıfatına layık, iradesini özgürce kullanabilen bir varlıktır. Bu varlık tesadüfen, başıboş olarak ortaya çıkmamış, bir amaç ve gaye için yaratılmıştır.
Evrim iddialarının mesnetsizliğini Dr. Henry M. Morris, Yaratılış Modeli adlı eserinde deşifre eder:
-İnsan ve kuyruksuz maymunun ortak atası olduğu iddia edilen “Fosil hominoidler”e ilişkin, şimdiye kadar ne bir fosil bulunabilmiş, ne de bir belirtiye rastlanmıştır.
-1932’de Hindistan'da bulunan ve yaklaşık 14 milyon yıl önce yaşadığı sanılan kuyruksuz maymunların (Ramapithecus) bir kısmının insanların ilk atası olduğu söylenmiştir. Ancak Dr. Robert Eckhardt, bunların gerek morfolojik ve ekolojik bakımdan gerekse davranış yönleri ve diş yapısı itibariyle daha çok kuyruksuz maymunlara benzediğini ortaya koymuştur. Bunlar nesli tükenmiş bir maymun türü olmalıdır.
-Doğu Afrika'da Louis Leaky ve diğerleri tarafından bulunan Australopithecus (Güneyin Maymunu) adlı varlığın 2-3 milyon yıl önce yaşamış olup dik yürüdüğü ve bazı kaba aletler kullandığı iddia edilmiştir. Ancak bu yaratıkların da, bizzat Louis ve oğlu Richard Leaky'in yaptığı araştırmalar sonucu eğik yürüyen ve Ramapithecus'a benzeyen nesli tükenmiş bir maymun türü olduğu anlaşılmıştır.
-“Homo Erectus” ismi altında gruplandırılan Java Adamı, Pekin Adamı, Heidelberg Adamı ve Meganthropus'un yaklaşık 500 bin yıl önce yaşadıkları iddia edilir. Dik yürüdükleri, beyin hacimlerinin 1000 cc. olduğu, basit alet ve silahlar kullandıkları ileri sürülür. Ancak bunlar sadece iddiadır. Zira Java Adamı, daha sonra bizzat bunu bulan Dubois tarafından reddedilmiş ve eldeki bulguların insan benzeri bir yaratığa ait olmadığı belirtilmiştir. Pekin Adamı'na ait kemikler II. Dünya Savaşı'ndan beri kayıptır, incelenememiştir. Heidelberg Adamı büyük bir çene kemiğinden, Meganthropus ise iki alt çene kemiği ile dört dişten ibaret olup bunların bir maymun türüne ait olduğu da belirlenmiştir.
-"Geçiş formu" olarak düşünülenlerin en meşhuru ise Neanderthal Adamı’dır. Oysa bugün rahatlıkla söylenebilir ki, Neanderthal adamı, gerçek bir insandır. Dobzhansky'nin tespitine göre bu adamın kafatası büyüklüğü günümüz insanınınki kadardır. Kaldı ki, ona göre kafaların büyüklüğü veya beyin hacmi, zeka düzeyi hakkında güvenilir bir kriter değildir. Bu insanın eğik yürümesine gelince; yeni araştırmalar bu durumun eklem veya kemik hastalığından ileri geldiğini göstermiştir. Dahası, bitki yetiştiren, zarif ve güzel aletler kullanan, resim yapan ve bir tür yazı kullanan Neanderthal adamı, dini inançlara da sahiptir.
Özetle: İnsanın maymundan geldiğini iddia eden evrimci görüşü destekleyen hiçbir delil mevcut değildir. İnsanın insan olarak yaratıldığı, maymunun ise maymun olarak kaldığı gayet açıktır. Maymundan insana doğru ilerleyen herhangi bir ara/geçiş formu da mevcut değildir (s.157-163. Geniş bilgi: Abdullah Yıldız, Tarih Bilinci).
Buna rağmen, evrim teorisi sadece insanın orijinine dair iddialarla sınırla kalmamış; insanın tarihini, sosyal yapısını, kültürünü hatta ekonomik ve politik sistemlerini bile aynı perspektiften izaha kalkmıştır.
Gerçek şu ki; insanın Allah(c.c.) tarafından belli bir amaçla yaratıldığına inanmakla, evrim sonucu tesadüfen ortaya çıktığına inanmak arasındaki temel fark, insanların dünya görüşünü ve hayat tarzını tepeden tırnağa şekillendiren bir belirleyiciliğe sahiptir. Yaratıldığına inanan, hayatı “Yaratan”a kul olmak için yaşarken, bir rastlantı sonucu evrimle ortaya çıktığına inanan, “Allah’sız” bir hayata mahkûm olur.
İşin özü; Darvin ve evrim teorisi, inkârcı çevrelerce, özellikle İslâm akaidini sarsmağa yönelik bir saldırı aracı olarak yıllar yılı kullanılmıştır ve kullanılmaya da devam edilmek istenmektedir. Mesele budur.
DAVET: -18 Mart Çarşamba akşamı, saat 18.30’da Fırat Kültür Merkezi’nde Umran Okulu / Genç Öncüler’in “Çanakkale’den Gazze’ye” gecesi var. Konuşmacılar: Bülent Yıldırım, Metin Alpaslan. Konser: Ömer Karaoğlu. Programa katılım serbesttir. (Tel: 0212-533 72 02)
-20 Mart Cuma akşamı, saat 20.00’de Umran Çamlıca Kültürevi’nde (Bulgurlu cd. No: 70, Üsküdar) “Namaz ve Arınma” konulu sohbetimiz var.
-21 Mart Cumartesi, saat 18.30’da AKV merkez binasında (Horhor cd. girişi, Fatih/İst.) Doç.Dr. Ahmet Kavas’la “Afrika ve İslâm”ı konuşuyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.