Karanlığın günceleri
Ergenekon güncelerindeki akli urlaşma-kanserleşme felaketinden erken dönüş rahmetinin şürküyle bütün milletimize geçmiş olsun. Hatta Ortadoğu’ya ve insanlığa. Filistin, Irak, Ortadoğu karanlığına bir de Türkiye mi girecekti?
Özden Ör-nek’in “Sarıkız” ve “Ayışığı” güncelerinden sonra, bu kere de “BALBAY GÜNCELERİ” gündeme oturdu. Fitne ve ihanet planları bir kere daha döküldü ortaya. Ne kadar da pervasız ve mütecavizler. Huntington ve Mason Locası üstadı Celil Laiktez’lerin “güçlüyüz” telkininden mi bu cüret?
Plan ve hazırlık karanlıkta ama sokağa taşan silah depoları, cinayet ve güncelerle karanlık yırtılıyor. Maske düşüyor. Fitne gün ışığına çıkıyor. Her şey ortada. Görmek istemeyen gözdür kör olan.
Başörtülü, Müslüman sakallılara yasak olan bazı millet makamları, bazılarına yol geçen hanı olmuş. Hem de en düşük tirajlı bir gazete gelip koca Türkiye’nin bir kuvvet komutanına “Bir numarayı halledin” diye akıl veriyorlar. Eyvah ki eyvah! Düşünülmesi şart, acı bir felaket. “Uçurumun başına gelindi!” feryadıdır bu!
Afganistan bu uçurumdan yuvarlandı. Darbeleri önleyemeyen milletlerin yolu, hep aynı uçuruma çıkmıştır. Afganistan güçlü bir ibrettir! Daha yakına bakalım:
Irak’ı kan gölü yapan, bu batağa saplayan ne? Bush netice? Uçuruma geliş:
1936’da Bekir Sıtkı darbesi;
1941’de “Mayıs Harekatı” denilen ikinci darbe:
1958 kanlı darbe. General Abdülkerim Kasım. Komünizmin önü açıldı.
1963 General Abdusselim Akif. Komünist avı başladı.
1968 General Ahmet Hasan El Bekir.
1979 Saddam Hüseyin, İran’la, Kuveyt’le savaş ve netice...
Her darbe, yönetimi, milletinden koparır, uzaklaştırır ve yozlaştırır.
Her darbede, evrensel gizli örgütler vardır. Giderek bütünleşirler.
Her darbe, yönetim ve milletin moral gücünü içte ve dışta zaafa düşürür.
Her darbe, kin ve ihtiras yüklü bir maceradır. Milletsiz, güvensiz işler ters gider. Diktatörün, kuvvetten başka dayanağı kalmaz. Demir çarık milleti sıkar. Macera ve zulümle devlet olunmaz. Deniz biter. “Bin yıl” hayali, hırs ve kinin aptallığıdır.
Sosyal ve siyasi urlaşmalar, adaletin şifa veren neşteriyle temizlenir. Bu görevi başarıyla yürüten güvenlik güçlerimize, savcı ve hakimlerimize, siyasi irade olarak hükümete, yüce meclisimize, milletvekillerine ve vahşet planlarını dikkat ve ibretle takip ederek temizliği destekleyen, ters propaganda gücünün şaşırtma gayretlerine rağmen desteğini artırarak, “çarıklı erkanı harp” unvanını, ne derece hak ettiğini bir kere daha ispatlayan aziz milletimize teşekkür borçluyuz.
Bir savcı, çürük bir raporla çürük çıkabiliyor diye ümitsizliğe düşülmemelidir. Akıl almaz acayiplikler ve suçlu telaşı dikkat çeker. Büyük görünür. Gerçek farklıdır. Anadolu, daima vicdanlı, şerefle isim bırakmış asker, kadı, hakim ve savcılar yetiştirmiş, yetiştirmektedir. İnşallah daha binlerce yıl yetiştirecektir.
Urlaşma, toplumlarda her zaman olabilir. Sosyal ve siyasi hayatta da olur, sivil-asker bürokrasisinde de. Milletlerin büyüklüğü, tedavide ortaya çıkar ve kendini gösterir. Bünye urlaşan hücreleri temizler ve hak ve halkın yoluna devam eder. Korkulacak şey bünyenin kendini temizleyemeyecek derecede zaafa düşmesidir. Allah düşmanlarımıza dahi böyle bir perişanlığı göstermesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.