Başkan yeni, konuşma eski
ABD Başkanı Obama da, NATO'nun yeni Genel Sekreteri Rasmussen de yaptıkları konuşmalarla beni hiç şaşırtmadılar. İkisi de tahminlerimi doğru çıkardılar. Çünkü, Obama'nın başkan seçilmesinin ülkemizde heyecana sebep olduğu günlerde, ABD'nin dış politikasında ciddi bir değişiklik olmayacağını, buna Obama'nın da gücünün yetmeyeceğini bu köşede ifade etmiştim. Rasmussen'in verdiği sözlere güvenerek Türkiye'nin çekincelerini geri çekmesi ile NATO Genel Sekreteri olmasının ardından bu sözlere güvenmenin de yanlış olacağını ifade etmiştim. Bu hatırlatmaları yaparken "Ben dememiş miydim?" demeye çalışıyor değilim. Sadece ABD ve AB ile ilişkilerin verilen sözlere dayandırılmasının hep aleyhimize olduğunu hatırlatmaya yöneliktir.
Rasmussen'in İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında İslam dünyasından özür dilemediğini, Roj TV konusunu da mahkemeye havale ettiğini hatırlattıktan sonra Obama'nın Meclis konuşmasında Türkiye'ye yönelik gönül alıcı, gurur okşayıcı bir kaç cümle dışında ABD politikalarında köklü değişikliklerin olduğunu gösteren bir cümle olmadığını vurgulamak istiyorum.
Obama ne diyor?
"Soykırım konusundaki düşüncelerimde bir değişiklik yok. Geçmişte söylediklerimin arkasındayım. Geçmişinizle yüzleşin. Şimdiye kadar sergilediğiniz tavrınızda değişiklik yapın. Bunun için öncelikli olarak Ermenistan sınır kapısını açın."
Obama başka ne diyor?
Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini belirten Obama, "Din ve ifade özgürlüğü için Heybeliada Ruhban Otkulu'nu açmalısınız" diyor.
Filistin ve İsrail devletlerinin desteklenmesi gerektiğini söyleyen Obama, Filistin'in bağımsız devlet olarak varlığını sürdürmesine İsrail'in engel olduğunu görmezden geliyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını, bu saldırılarda bin 600 Filistinli'nin hayatını kaybettiğini, onbinlerce yaralıyı ve yüzbinlerce evsiz kalan Filistinli'yi de Obama hafıza kayıtlarından silip atmış görünüyor. Kısacası Obama'nın konuşması ve yaklaşımı ile kendisinden önceki ABDbaşkanlarının yaklaşımı arasında bir fark görülmüyor.
Obama'nın cümlelerinden aktarmaya devam edelim:
"İran büyük bir medeniyet ancak nükleerden vazgeçmeli. Irak'taki savaş bitmeli. ABDİslam'la savaşta değildir."
İran büyük bir medeniyet ise kendilerinin sahip olduğu nükleer enerjiden yararlanmasını İran'a niçin çok görürler? Önceki Başkan Bush farklı bir şey mi söylüyordu.
Irak'ta savaşın bitmesini söyleyen Obama bu savaşın sorumlusu kendileri değilmiş gibi davranıyor. Sanki tüm dünyayı aptal yerine koyuyor. Irak'ta bir iç savaş varsa, insanlar ölüyorsa bunun sorumlusu işgalci ABD değil mi? Görünen o ki, Obama da diğer ABD başkanları gibi işledikleri cinayetlerin sorumluluğunu İslam dünyasına yıkmanın peşinde. Bir de "ABDİslam'la savaşmıyor" diyerek İslam dünyasındaki işgal ve cinayetlerini gizlemeye çalışıyor. İslam'la zaten savaşamazsınız. Müslümanları katlederek İslam'a karşı mücadelenizi sürdürüyorsunuz.
Obama'yı dinlerken ilk aklıma gelen cümle "Başkan yeni ama söyledikleri eski. Yani eski tas eski hamam" oldu.
Tüm bunlar bazılarının aklına "Ne yapalım yani. ABD'yle ilişkilerimizi keselim, biz seni tanımıyoruz diyelim" şeklinde tepki cümleleri gelebilir. Böyle bir şey söylediğim yok. Böyle bir düşünce dünya gerçeklerine de ters düşer. Ancak, kendimizi aptal yerine koydurmayalım. Bir-iki süslü cümleye kanmayalım, o cümlelerin diplomasi gereği söylendiğini unutmayalım demeye çalışıyorum. Aksi halde hayal kırıklıklarımız devam edip gider.
Ülke olarak gerçek yerimizin batı dünyası değil, İslam alemi ile bütünleşmek ve kenetlenmek olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü, biz kendimizi ne kadar Batılı kabul edersek edelim onlar bize yabancı olarak bakıyorlar. Sadece lazım oldukça yanlarında bulunmamıza izin veriyorlar. Bunu unutmazsak gelişmeleri anlamak çok daha kolaylaşacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.