Hasan Aksay

Hasan Aksay

Demokrasi, çıkar örgütlerine kaptırılmamalı

Demokrasi, çıkar örgütlerine kaptırılmamalı

Politikacı, “akvaryum balıkları gibi” herkesin gözü önündedir. Her hareketi tenkit veya övgü konusu yapılabilir. Yaptığı iş, millet adına ve doğrudan milleti ilgilendirdiği için, sadece sözleriyle değil, her iş ve hareketiyle milletin gözleri önündedir.
Demokrasilerde siyasileri halk seçiyor ama araştırma ve kamuoyu yoklamaları, bazı kurumlara siyasetten daha fazla güven duyulduğunu gösteriyor. Oysa siyaset bütün kurumların ruhudur; o hasta ise hepsi hastadır. Bu yanılgı, demokratik sistemin çağın gerisinde kalışına ve yozlaştırılmasına çare niteliğinde bir çağrıdır.
Diktatör ve darbecilerin, zorbalık, hile ve dalkavuklara dayalı güven görüntüsü müspet bir anlam taşımaz. Sadece millet yorgun, sistem ve iktidar zayıf demektir.
Milli irade, millettir, milletin gücüdür. Milletin bu gücünü kullanma sanatının adı, kabileden imparatorluklara kadar siyasettir. Bu gücün güven bunalımına girmesi ciddi tehlikedir. Bugün Batı devletlerinin yaşadığı bunalımın temelinde, bu hastalık vardır. Takdimde, “demokrasi” deniyor, “plutodemokrasi” ve “plütokrasi” uygulanıyor. Halk iradesi, lobilerin; lobiler de evrensel gizli örgütlerin eline geçmektedir. Milli irade kayıplarının sistem olarak önlenmesi mutlak bir zarurettir. Gladiolar ve gladioları doğuran gizli yapıları etkisiz kılmak, sistem ve milli iradeyle mümkündür.
Geçen asırlarda ulaşım, iletişim ve bilgi imkanları, ileri bir demokrasi için bugünkü kadar yeterli değildi. Seçim hakkı, tercih sınırında kalıyordu. Buna çare diye üretilen sistemler, oyaladı ve yozlaştırdı. “D’Hont” veya “Milli Bakiye” gibi sistemler, “tercih”i, “seçim” diye göstermeye devam edince, “ölü yüzü pudralamak” seviyesinde kaldı. Onun için parti, nazari olarak yönetimini değiştirir, fiilen değiştiremez. Partiler arası iftira, kavga ve başarısızlığı beklemek gerekiyor. Lider, kral gibi değişmiyor. Führerler, putçuluk doğuyor. Ölülerin sırtından geçinmek, ikbal kapısı oluyor.
Bugün parti ilan etmeden hiç kimse, “ben adayım” deme imkanı bulamıyor. Bir saat öncesine kadar, aday olup olamayacağını bilemiyor. Seçildikten sonra da iş yoğunluğu hazırlanamıyor. Millet, aday olarak değerlendirip tanıyamıyor. Kolay gelip, kolay kaybediyor. Adaylıktan önce halkın güvenini alsa, tutarsız iftira tesir etmez.
Milli irade güçtür. Bu gücün hakkıyla kullanılabilmesi, heder edilmemesi için siyasi sistemin sağlığı, güven ve istikrar şarttır. Bunun için: 1) Adayları yargı denetiminde halk seçmelidir. Partilerin, ocak teşkilatı (5-10 bin nüfusa bir) olmalı. Adayları kayıtlı üyeler seçmelidir. Bu yetmez. Kanunen partilere kaydolamayanlar, ayrı bir sandıkta oy kullanarak birleştirilmelidir. Bundan 5 yarar doğacaktır: A) Memurların da demokratik katılımı sağlanacaktır. B) Adaylar, önceden çıkacak, hazırlanacak, bilgilendirecektir. C) Halk, aday olmayacak kimseleri adaylığa ikna edecek, siyaset güç kazanacaktır. D) Aday kendini yetiştirecek, millet adaylarını tanıyacak, siyaseten gelişecektir. Yakından tanıdığı ve birçok aday arasından seçtiği kimselere güven duyacak, her rüzgarla grip olmayacaktır. E) Milletle diyalog kesilmeyecek, siyaset güç kazanacaktır.
Gerçek demokrasi, nasıl bir parti teşkilatlanması gerektirir? Seçim bölgelerinin sınırları ve yapısı nasıl olmalıdır? Türkiye imkan ve gereklerinin zaruri kıldığı senato nasıl olmalı? Ayrı yazı konuları...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi