Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Baykal'ın yapmak istediği şey de bu!

Baykal'ın yapmak istediği şey de bu!

Baykal ne yapmak istiyor?

Bu köşenin sürekli okuyucuları Ergenekon Soruşturmasının iktidarla fazlaca bir ilgisi olmadığını, ortada iktidarı aşan bir olayın olduğunu yazdığımı hatırlayacaklardır. Son bir haftalık Akdeniz gezim boyunca da gördüm ki bu kanaat toplumda da yaygınlaşmış. Farklı partilere mensup insanlar, hatta partilerin ilçe teşkilatlarında görev yapanlar tarafından bu soruşturmanın iktidardan bağımsız ülkemize yönelik bir tasfiye ya da hesaplaşmanın sonucu olduğu dile getiriliyor. Elbette olayın iç ve dış boyutlarını masa başında sıralamak mümkün olmaz. Olsa bile işin ispatı mümkün olmayacağından söylenenler tahminden öte geçmez.

Ergenekon Soruşturmasını iktidarın siyasi bir manevrası ve muhaliflerini yıpratma ve tasfiye etme hareketi olarak nitelendirmek işin mahiyetini ve boyutunu çok aşar. Çünkü, böyle bir değerlendirme yargının topyekun siyasi iradenin emrine girdiğini kabul etmek anlamına gelir ki bu hem yargıya hem de siyasi iktidara karşı haksızlık olur.

Düşünen herkes bir takım bilgilere ve daha çok da tahminlere ve analizlere dayanan yorumlar yapıyor. Olayın perde arkasını aralamaya çalışıyor. Hatta diyebiliriz ki olayın tüm detaylarını bilenler bile bir taktım genellemelerle meseleyi ifade etmek zorunda kalıyorlar. Vatan Gazetesi'nin Pazar ekinde Senem Altan'a konuşan Mehmet Altan, Ergenekon'u şöyle değerlendiriyordu:

"AKP'ye kalsa Ergenekon kapanır ama şu an onları aşan bir irade var. Siyaset ile askerin anlaşmasını önleyen bir irade çalışıyor. Dünya sistemi Ergenekon'u tasfiye ederek Türkiye'yi tedavi ediyor."

Altan'ın bu tespitlerini genişletmek, dünya sisteminden neyin kastedildiğini, bu sistemin Türkiye'yi tedavi etmekten çok kendi çıkarlarına daha uygun hale mi getirmeye çalıştığını irdelemek mümkündür. Hatta, olayın dünya sisteminin ülkemizdeki uzantısı arasında ortaya çıkan bir hesaplaşma ya da tasfiye olarak nitelendirilmesi de mümkün.

Tüm bunlara karşı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Ergenekon olayında başından itibaren önce kendisini bu davanın avukatı ilan etmesi, arkasından, "her operasyonu siyasi iktidarın bir hamlesi olarak nitelendirmesi, hatta iktidar köşeye sıkıştıkça yeni bir operasyon yapıyor" şeklindeki değerlendirmelerini anlamak mümkün değil. Böyle bir değerlendirme ve iktidara yönelik eleştiri hem iktidarın fazlaca dahli olmayan bir hadiseyi tamamen iktidara mal etmek anlamına geliyor hem de yaşanan olayları, daha doğrusu Türkiye üzerine yazılmış bir senaryonun uygulamasını görmezden gelmek anlamına gelir.

Diyelim ki Baykal bir takım bilgi eksikliği sebebiyle Ergenekon'a yönelik tüm eleştirilerini iktidar üzerinden yapıyor. Ancak son çıkışları ile de sanki bir çatışmayı çağrıştırır bir hava estiriyor... Hatta, iktidarı köşeye sıkıştırmak için bazı çevrelerin olaya müdahale etmelerini isteyen bir üslup ister istemez kamplaşmaya davetiye anlamına geliyor. Çünkü, Baykal, Genelkurmay adına Türkan Saylan'ın ziyaret edilmesi ve çiçek verilmesini kastederek, "Bu iş üzüntü belirterek, çiçek vererek çözülemez. Herkes açık tavır koymalıdır" diyerek maksadını çok açık ortaya koymaktadır. Halbuki ortaya konulan bu tavır demokratik değildir, çatışmayı gündeme getirecek bir tavırdır. Hatta yargıyı hedef alan, etki altına alarak yargının bu işin peşini bırakmaya zorlanması gibi de algılamak mümkündür.

Doğrusunu söylemek gerekirse yukarıda ifadeye çalıştığım üslubu sergileyen Baykal aynı konuşmada yeni seçilen belediye başkanlarına camilerle ve yurtlarla uğraşmamalarını, bu konuda talepleri yerine getirmelerini istiyor... Bu tavrı ile milletin arzularına uygun davranılmasını isterken, aynı konuşmada Ergenekon konusunda sergilediği öfke, hatta hırçınlık yanyana geldiğinde insanın Baykal'ı anlaması mümkün olmuyor. Kısacası Baykal hem milletin desteğine talip hem de millete rağmen bir takım çevreleri sahaya inmeye, gelişmelere müdahale etmeye çagırıyor. İnsan ister istemez, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" demekten kendisini alamıyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi