Sanki bir yerlerden düğmeye basılmış, işaret verilmiş gibi terör yeniden hortladı. Doğu'da PKK saldırılarında yine evlatlarımız hayatlarını kaybetmeye, hepimizin yüreğine ateş düşmeye başladı. Yapılan terörün kökü kazınıyor açıklamalarının ardından, hatta aynı gün 10 evladımızı kaybetmemiz sanki bir meydan okumaya benziyor. Bostancı'da yaşananlar ve ismi pek duyulmamış Devrimci Karargah Evleri diye bir örgütü gündeme getirdi. Bu operasyonda da insanlarımız hayatını kaybetti ve yaralandı. İstanbul'un göbeğinde 6 saat süren bir çatışmanın oluşturduğu dehşetin toplumda oluşturduğu etkisi de ayrıca düşünülmeye değer. Bu arada Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk'e yönelik suikast girişimi canlı bombanın bombayı patlatamaması sonucu bir facia önlenmiş oldu. Kısacası bir anda farklı kaynaklar gibi görünen ve birbiri ile bağlantısı olmadığı sanılan örgütler harekete geçmiş ya da geçirilmiş görünüyor. Birbirinden farklı gibi görünen bu olayların aralarında bir bağlantı var mı, varsa bu bağlantıyı oluşturan bir merkez mi var sorusunun cevabını ilgililerin bulması gerekiyor

Elbette bir takım zanlar üzerine hüküm verilemez. Ancak, bu ülkede ne zaman ortalık biraz durulsa insanlar serinkanlı düşünmeye başlasa hemen sanki birileri düğmeye basıyor.

Böylesine birbirinden farklı gibi görünen örgütlerin tek bir merkezden yönlendirilmesi akla yakın gelmiyor. Ama, bu farklı oluşumlar belli bir merkez tarafından oluşturulmuş ve desteklenmiş ise bir anda düğmeye basılarak terörün hortlatılmış olması akla hiç de aykırı gelmez.

Bu arada Ergenekon soruşturmasının başından bu yana çeşitli vesilelerle Ergenekon ile PKK ve Hizbullah arasında bir ilişkinin olduğu gündeme geldi. Ve bu iddialar kimse tarafından da tekzip edilmedi. Eğer bu gerçek ise yani, PKK ve Hizbullah ile Ergenekon arasında bir bağlantı varsa diğerleri ile de olabilir. Çünkü, tüm bu örgütlerin ortak noktası terördür. Terör ile toplumu sindirmek ve toplumu sindirip etkisiz hale getirdikten sonra belirledikleri hedeflerine doğru yürümek. Hedeflerine ulaşmaları bir hayalden öte anlam ifade etmese de terörist bu hedefe yönlendirilerek motive edildiğine göre onlar için sanki hayali hedefler gerçek gibi görünebilir.

Demek istediğim o ki, medyaya yansıyan bilgilerin gerçek payı varsa, Ergenekon sanıklarından bazıları gerçekten bir takım terör örgütlerini kullanmış, onlarla işbirliği yapmışlarsa, hatta yine medyaya yansıyan bazı bilgilere göre bu örgütün bazı mensupları vatan-millet çığlıkları atarak cinayetler işlemişlerse tüm toplumun bu soruşturmaya odaklanmalı ve bu soruşturmayı yürütenlere ve yargılayanlara tüm desteğini vermelidir. Çünkü, olay sanıldığından da büyüktür.

Böyle bir örgütlenmenin kökü kazınamadığı sürece bu ülkede faili meçhul cinayetlerin sonu gelmeyecek, insanımız huzura hasret kalacak demektir. Bu arada üzerinde durulması ve topluma anlatılması gereken bir diğer husus da hiç kimsenin vatan-millet diyerek bir takım kanun dışı eylemlerin içinde bulunmalarının haklı görülemeyeceğidir. Toplumun ayakta kalmasını sağlayan kurumlar vardır ve bu kurumlar mevcut yasalar içinde hareket etmek zorundadırlar. Eğer birileri kendilerini vatansever ilan ederek her türlü kanun dışılığı hak görmeye başlarlarsa bilinmelidir ki o toplum kendisini terörden hiçbir zaman kurtaramaz. Çünkü, kanun dışı her türlü eylemin tarifi terördür. Bunun ne adına yapıldığı hiç önemli değildir. Eğer birileri fikir beraberlikleri sebebiyle bazılarının kanun dışı davranış ve eylemlerini haklı bulmaya, destek vermeye başlarsa o ülkede kanun hakimiyetinin yerini terör alır ve bundan da herkes zarar görür. Şimdiye kadar gördüğümüz gibi.

Bu bakımdan son terör olaylarının belli bir merkezden yönetilmemiş olmasını dilerim. Eğer belli bir merkezden yönetiliyor ve medyaya yansıyan bilgilere göre Ergenekon örgütü ile de bir bağlantısı varsa bu işin sonuna kadar üzerine gidilmesi ve bu bağın kesilmesi gerekir.