ABD’ye destek zulme, sömürüye, işgale destektir
Bu köşeden çeşitli kereler "ABD Ladin'i gerçekten bulamıyor mu yoksa bulmak mı istemiyor? Ladin'in bulunmaması işgallerini sürdürmenin gerekçesi mi oluyor?" diye sormuştum. Uzaydan bilmem hangi ülkenin hangi şehrinin hangi sokağında yürüyen insanları tespit ettiklerini iddia eden, Amerika'dan dünyanın bir başka köşesindeki bir ülkenin Başbakanı ile istihbarat örgütü başkanının konuşmalarını dinlediklerini söyleyen, söylemekle de kalmayan ülkelerine davet ettikleri yabancı devlet adamlarını bu konuşmayı dinleten, bunu bir propaganda malzemesi olarak kullananların nasıl olup da Ladin'i bulamadıklarını düşünmek gerektiğini de hatırlatmıştım.
NewYork'taki saldırının arkasından bunca zaman geçti ama bu saldırının emrini verdiği iddia ettikleri Ladin bulanamadı. Belki de bulunmak istenmedi. Bu noktada Pakistan Devlet Başkanı Zerdari'nin, "11 Eylül'den 3 ay sonra Ladin'i yakaladık. ABD'ye teslim ettik. Onlar serbest bıraktı" açıklaması gündeme geldi. Zerdari açıklamasında Taliban'ı CIA ile Pakistan istihbaratının kurduğun ileri sürüyor. Bu açıklama gerçek olabilir. Ancak; bu açıklama Pakistan'ı yöneten bazılarının CIA ile işbirliği içinde oldukları gerçeğini de ortaya koymaz mı? Bu arada ABD'nin dünyanın çeşitli ülkelerinde yandaşlar bulduğunu, onlarla işbirliği yaptığını, ancak işi bitince de suikasttan, darbeye kadar pek çok yolla yok ettiğinin de bir ifadesi değil midir?
Bu noktada Zerdari'nin açıklamasından alıntılarımızı sürdürelim:
"CIA, 8 yıldır Ladin'den haber alamıyor. Tora Bora dağlarında saklandığı iddiasının ardında başka planlar var.
Bush, Butto'yu devirmesi için muhalefete 10 milyon dolar verdi. Taliban da bu planın parçasıydı."
Elbette bu söylenenlerin doğruluk derecesini en azından şimdilik tespit imkanımız yok. Ancak, dünyadaki gelişmelerle biraz olsun ilgilenen herkes biliyor ki, ABD dünyanın dört bir yanında birtakım entrikaların içindedir. Ülkelerin içişlerine müdahale etmekte, karışıklıklar çıkarmakta, kendisine kafa tutan yöneticilerin iş başından uzaklaştırılması için her türlü çalışmayı yapmaktadır. Bu bakımdan ABD ile işbirliği ayı ile çuvala girmekten farksızdır. Nasıl ki ayı ile aynı çuvala giren zarar görürse ABD ile işbirliği içinde olanlar, dost ve müttefik ilan edenler de ülkelerine ciddi zararlar verdiler. Özellikle de teslimiyetçi politikaların uygulayıcıları bir süre sonra ülkelerini ABD'nin güdümüne sokmuş olurlar.
Bu arada ABD'ye destek vermenin zulme, sömürü ve işgale destek vermek anlamına geldiğini artık görmek gerekiyor. Çünkü birtakım insanlar ister kendi ister ülkelerinin çıkarlarını korumak adına ABD'ye teslim olmanın bir süre sonra onların da sonunu getireceğini bilmek durumundadırlar. Sadece 30 yıllık bir geçmişe baktığımızda bile ülkelerinde tek adam konumunda olan nice diktatör ve zalimleri güvendikleri ABD tek başlarına bırakıverdi. Onlar da eğer canlarını kurtarabilmişlerse ülkelerini terk ederek başka ülkelerde hayatlarının geri kalan kısmını tamamlamak zorunda kaldılar.
İşin bir başka yanı ise ABD'nin bir çok ülkede birtakım insanları çok ucuza satın alabiliyor olmasıdır. Elbette piyasada satılıklar olduğu sürece bunların alıcıları da olacaktır. Civarımızdaki bazı ülkelerde ABD'nin darbe ya da seçim yoluyla 5-10 milyon dolar harcayarak yönetim değişikliği gerçekleştirdiğini biliyoruz. Zerdari'nin "Pakistan muhalefetine ABD'nin 10 milyon dolar verdi" iddiası da bu çerçevede değerlendirilebilir.
Kısacası birtakım insanlar kendilerini ve ülkelerini birtakım çıkarlar uğruna sattıkları sürece yeryüzünde ABD zulmü, işgali ve sömürüsü devam edecek demektir. Bu bakımdan dünya liderlerinin öncelikli konusu ülkelerini bu gücün tasallutundan kurtarmalarıdır. Aksi halde yeryüzünde adaletin ve huzurun tesisi mümkün olmayacaktır. Zalime destek zulme destek demektir. Özellikle de mazlumların hangi gerekçeyle olursa olsun zalimden yardım beklemeleri sadece zulmü artırır, zalimi güçlendirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.