Edep ve edepsizlik!..
Adalet ve Kalkınma Partisi kurulduğu günden üç gün öncesine kadar kısaltma olarak AKP'yi kullanıyordum. Üç gün önce istihbarat Şefimiz Ahmet Kayır'a konuyu açtım. Adalet ve Kalkınma Partisi adının kısaltmasının dil kurallarına göre AKP olabileceğini ancak, bu parti yöneticilerinin özellikle de Başbakan Erdoğan'ın bundan alındığını belirterek bu AK Parti kısaltmasının hukuki bir temeli olup olmadığını sordum. Kayır da "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltılmışı var olan örnekler ve dil kurallarına göre AKP olur ancak, parti kurucuları Tüzüklerine "Partimizin kısaltılmış adı AK Parti'dir" şeklinde yazdırmışlar ve tüzük bu haliyle resmi makamlarca kabul edilmiş" dedi. Tüzüğü okuduğunu ve işin gerçeğinin bu olduğunu söyledi ve bu sebeple de üç gün önceki yazımda ilk defa AKP yerine AK Parti kısaltmasını kullanmıştım. Ne var ki önceki günkü konuşmasında Başbakan'ın AKP kısaltmasını kullananları edepsizlikle suçlamasını Başbakan'a hiç yakıştıramadığım gibi tahammülsüzlüğünün böylesini de anlayabilmiş, manalandırabilmiş değilim. Bir partiye AK denince ak olmayacağı gibi bunun yerine AKP kısaltmasının kullanılması da o partiyi karalamaz. Bir diğer ifade ile bir kişi ya da parti veya kuruma bir takım sıfatlar yüklemek o sıfatların o kişi, parti ya da kurumda olduğu anlamına gelmeyeceği gibi isminin başında bu tür sıfatlar olmayan kişi, parti veya kurumlar da ille de karadır anlamına gelmez. Özellikle de partisinin kısaltılmış ismini AKP olarak kullananlara karşı sergilediği sert ve edep sınırlarını aşan değerlendirmesi de hemen belirteyim ki AKP kısaltmasını kullananlara haklılık kazandırır. Kısacası bir takım meziyetler birileri tarafından verilerek kazanılmaz, kişi ya da kurumların yaptıklar ile kazanılabilir veya kaybedilir.
Kendi adıma ifade edeyim ki AKP kısaltmasını sadece dilimiz kısaltma kuralları içinde kullandım, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin en doğru kısaltılmış halinin AKP olduğuna inandığım için yıllardan beri bunda ısrar ettim. Bunun dışındaki kısaltma şekillerinin tamamen propagandaya dönük ve zorlama bir şekilde oluşturulduğunu düşündüğüm için AKP'de ısrarlı oldum. Bunu çeşitli kereler karşılaştığımız AKP'li milletvekili ya da yöneticilerle tartıştım. Benim iddiam karşısında yanlış diyen olmadı. Ne yazık ki, parti tüzüğünde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltılmış adının AK Parti olduğu şeklinde de bir izahta bulunan da olmadı.
Kaldı ki Başbakanlık koltuğuna oturan bir kişinin böylesine kendisini edep timsali ilan ederek bir konuda kendisi gibi düşünmeyenleri edepsiz ilan etmesi de hazım sorununu gösteriyor diye düşünüyorum.
Buna rağmen Başbakan'ın bu edepsiz kelimesini hakaret maksadıyla kullandığına ihtimal vermek istemiyorum. Çünkü, o bu ülkenin Başbakan'ı. Bulunduğu makam onun herkesten daha çok hoş görülü ve tahammüllü olmasını gerektiriyor. Kaldı ki, Başbakan AK Parti yerine AKP denmesinin hakaret veya aşağılama içerdiğini neye dayanak düşünmüştür anlayamıyorum. Hakaret kimseye bir şey kazandırmayacağı gibi Başbakanlık makamında bulunanlara çok şey kaybettirir.
Elbette tüm bu değerlendirmeleri kendi adıma yapıyorum, medyanın önemli bir kısmında ısrarla AKP kısaltmasını kullananların gizli bir maksatları var mıdır bilemem. Sanıyorum Başbakan da bilemez.. Çünkü, bir defa niyet okuyarak insanları suçlama yolu açılacak olursa o yolun nereye varacağını kimse kestiremez.
Bunun da ötesinde Başbakan ya da bir başka devlet adamı duygularının ve öfkesinin esiri olmamalıdır. Aksi halde hiçbir zaman öfke krizinden kurtulamaz. Çözüm bekleyen ama çözüm bulunamayan bunca mesele arasında tek çıkış yolu serinkanlılıktır.
Sözün özü bundan böyle AKP yerine Adalet ve Kalkınma Partisi'ni açık şekilde yazacağım. Böylece hem dil kurlarına aykırılığa hukuki bir kılıf bulmuş olanlara alet olmayacağım hem de gereksiz yere Sayın Başbakanı öfkelendirmemiş olacağım. Ancak bunu Başbakan'ın öfkesinden tırstığım için yapacak değilim bunun bilinmesinde fayda var. Şunu çok iyi biliyorum ki, keskin sirke sadece küpüne zarar verir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.