Övünç Belçika Parlamentosu ’na... Ya biz?
Mahinur Özdemir, başörtüsüyle Belçika Parlamentosu’nda ve en genç milletvekili olarak parlamentonun başkanlık kürsüsünde yerini aldı. Daha önce başörtüsüyle Schaerbeek Belediye Meclis üyesi idi.
Ayakta alkışlandı. Bunlar, Mahinur üzerinden özgürlüğe ve barışa alkıştı. Belçika için, tüm insanlığa dönük bir övünç ve gururu seslendiren bir alkış... Avrupa’da bir ilkin alkışı...
Bu konuda, “Şu kadına haddini bildirin” vahşetinin utancını yaşadık, yaşıyoruz. Bu utancı, milletçe güce döndürme iradesi ve ümidiyle, Belçika Meclisi’ni alkışlıyoruz. Ecevit’te kaybettiğimiz ve hâlâ gönderine çekemediğimiz özgürlük bayrağı Belçika’da. Alkış onun hakkı. Utanç bize düştü.
Aslında bu işte bir fevkaladelik yok. İnsan hakkı bu. İnsan hakkına sahip olmaya fevkaladelik kazandıran, bizlerin, milyonlarca Müslüman’ın hâlâ bu hakkını kazanamamış olmaları. Bu halimizin, bir zamanlar otobüste ön sıraya oturamayan zencilerden bin beter olduğunun bütün dünyadan görülmesidir.
Hadise ne kadar tabii ve normal olursa olsun, Brüksel başarısı, bizim için olduğu gibi, insanlık için de önemlidir. Bu bir barış ve huzur ışığıdır. Fitne ve evrensel gizli örgütler için önemli bir güç kaybı işaretidir.
1999 genel seçimlerinde İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı’ya karşı Başbakan Bülent Ecevit’in “Bu kadına haddini bildirin” komutuyla, DSP grubunun başlattığı saldırı tam bir vahşetti. Merve Kavakçı üzerinden millete, nizama, kanunlara, edebe, ahlaka, hukuka meydan okunmuştu. Milletimiz hâlâ o yıkıntının altından kalkamamıştır. Müslüman erkekler, İslâm’ı hatırlatan sakalı; kadınlar İslâm’ı hatırlatan örtüleriyle, “Peygamber Ordusu” dediğimiz ordumuzun kapısından girememektedir. Ama başka sakallı ve şapka örtülüler girmektedir. Zulmün ışığı söner. Ebet haklınındır.
Brüksel’de yakılan özgürlük ışığı, Türkiye için önemlidir. Zira Müslümanlar hâlâ okuma, kendini geliştirme ve dinini öğrenme gibi temel insan haklarını tam olarak kullanamamaktadır. Batı ve insanlık için önemlidir. Çünkü başörtüsü engelini çıkaran gizli komuta merkezi ve bu baskı ve zulmün maşaları, bütün bu zulümleri çağdaşlık dedikleri Batıcılık adına yaptıkları görüntü ve iddiasıyla “biz emir kuluyuz” tavrı takınmakta ve reaksiyonu Batı ülkelerine, Amerika’ya havale etmektedirler. Obama, başörtüsünün yasaklanamayacağını özellikle vurgulamak suretiyle, yasakçıların ciddi hışmına maruz kaldıysa da haktan ve özgürlükten yana tavrıyla önemli bir güç kazanmıştır. Belli kesimlerce basit ve aceleye gerek olmayan engeller gibi gösterilmeye çalışılan Müslüman’ın okuma ve İslâm’ın gerektirdiği gibi yaşama hakkı, Müslümanların ve tüm insanlığın en temel meselesidir. Bu yasakları çıkaranlar, bu yasakların Müslümanlar için en öldürücü darbeler olduğunu çok iyi bilmektedirler. Brüksel’i, Obama’dan sonra ikinci adım olarak önemsiyorum. Yunanistan’da okul birincisi başörtülü öğrencinin diploma merasimine, Yunan milletvekilleri ve vali dahil, mümkün olan resmi zevatın katılımı da aynı bütünlük içerisinde ele alınırsa, daha da önem kazanacaktır. Bu olaylarla umutlandığımız için değil, bu günün mutlaka geleceğine kendi varlığımdan daha çok inanıyorum. Bu anlayış, barışla yaklaşılan ve yakınlık doğuran bir olay, ona seviniyorum.
İslâm’la savaşın bu tür maskelisi, neticede akıl ve vicdanla savaştır. İslâmi gerekleri, okuma ve iş edinme haklarını “kamusal alan” gibi saçmalıklarla ortadan kaldırma programının icra amiri olarak görülen mason locaları, akıl ve insanlıkla savaşamayacaklarını anlamakta gecikirlerse, bu bilgi çağında, son derece hantallaşmış gövdelerini daha ileri taşıyamayacaklardır.
Bir ara başörtüsü yasağını kaybetme tehlikesi yaşayan dayatmacılar, birden kendilerini açığa vurdular. Türkiye Rotary Kulübü, gazetelere ilan vererek, Fransa masonları toplanarak, “Milletin % 80’i istese de kıymeti yok, direnin” emrini ve desteğini verdi. Şimdi kazansanız ne olacak? Zulmün yolu çıkmaz sokak. Temel politikanızı sarstınız. Gizlilik faş oldu. Bu çıkmazdan kurtuluşun tek yolu, İslâm’la, akılla, vicdanla savaştan vazgeçmektir. “O zaman da varlığımızın anlamı kalmaz” diyorsanız o başka.
Mahinur Özdemir, Brüksel’in en genç milletvekili olarak önemli bir başarı sağlamıştır. Ama ondan çok daha önemlisi, başörtüsüyle zulmün kapısını kırmış ve tüm insanlık için barışın, huzurun kapısını aralamakta önemli bir başarının ilk adımının sebebi ve sembolü olmasıdır. Allah yolunu açık kılsın, Hak’tan ve haklılıktan ayırmasın. Asıl gücünün bu olduğundan, hiçbir zaman gaflete düşürmesin. Tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.