Muhalefet tarafından "Gece yarısı operasyonu" ya da "Gece yarısı baskını" şeklinde nitelendirilen darbe planı yapan veya darbe girişiminde bulunan askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasal düzenleme geçtiğimiz 10 gün boyunca sürekli tartışma gündeminde tutuldu.

Niçin tartışıldı? Söz konusu yasa ne içeriyor, ne getiriyordu? gibi soruların cevabını bu köşeden çeşitli kereler dile getirmeye çalıştım. Bu tartışmalar Cumhurbaşkanı Gül'ün yasayı onaylamasının ardından da bitmeyecek görünen bu. Çünkü baştan beri CHP ve MHP bu yasaya karşı çıktılar. CHP ise şimdi bu muhalefetini Anayasa Mahkemesine giderek yasal düzenlemenin iptalini sağlamaya çalışacak.

CHP niçin bu yasaya karşıdır? Niçin iptalini ister?

Bu sorulara cevabı Cumhurbaşkanı Gül'ün yasayı onaylamasını "Beklenen Onay" başlığı altında sürmanşetten veren ve iktidara muhalifliği ile bilinen Vatan Gazetesi'nin değerlendirmesini aynen aktararak vermek istiyorum.

Bakın Cumhurbaşkanı Gül'ün onayladığı yasanın içeriği neymiş:

"Cumhurbaşkanı Gül tartışlan yasayı aynen kabul etti" alt başlığının altında gazete şu bilgileri aktarıyor:

"Darbe planı yapan veya darbe girişiminde bulunan askerler artık özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılanacak.

Şu ana kadar soruşturma açılmayan Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Eldiven gibi darbe planları ile ilgili suç duyurusu yapılabilecek, halen süren Şemdinli davası gibi askeri mahkemelerdeki davalarda sivil yargıya geçecek."

Yasanın içeriğinin bu yönde olduğunu çeşitli kereler dile getirdik. Bir bakıma darbeler döneminin kapanmasının, bir takım darbe girişimlerinin önlenmesinin ve sorumlularının yargılanabilmesinin önünün açıldığını tekrar tekrar vurguladık. Ne var ki başta CHP olmak üzere bazı çevreler ve iri medya sürekli olarak bu yasal düzenlemeye karşı çıktı, hatta muhalefetlerini kampanyaya dönüştürdüler.

Bu noktada sormak istiyordum; sözünü ettiğimiz yasal düzenlemeye karşı çıkmak darbe destekçiliği anlamına gelir dersek yanlış bir söz etmiş olur muyuz? Hiç sanmıyorum.. Ne var ki, işte böyle bir düzenlemenin iptali için demokratlığı ve özgürlükçülüğü kimselere bırakmayan CHP Anayasa Mahkemesi'ne iptal talebiyle dava açacakmış..

Bu arada adı geçen yasal düzenlemeye usul açısından karşı çıkanlar da bulunuyor.. Bunlar genellikle yasa değişikliğinin gece yarısı oldu bittiye getirildiğini düşünüyorlar. Söz gelimi MHP sözcüleri yasal düzenlemeye özde karşı olmadıklarını usul bakımından karşı çıktıklarını belirtirken MHP'li Oktay Vural Cumhurbaşkanı Gül'ün yasayı onaylamasının ardından "Gül'ün bu yaklaşımı asker sivil geriliminin devam etmesine neden olacak" şeklinde bir görüş ortaya koymuş. Bu görüşü ile bir bakıma CHP'ye destek vermiş görünüyor.

Niçin asker sivil geriliminin devamına sebep olsun? Normal işleyen demokrasilerde asker sivil geriliminden söz etmek bile abesle iştigal değil midir? İşte bu noktada kurumların görev ve yetkilerinin sınırlarının kesin olarak belirlenmemiş olması ortaya çıkıyor. Belirlenmiş olsaydı, anayasalar hep darbeler döneminde hazırlanmamış, seçilmiş- ler sivil bir anayasa yapabilmiş olsalardı sanıyorum bu tür söylemlere, kurumlar arası ilişkilerin gerilmesinden söz etmeye hiç gerek kalmazdı. Her ikisinin de muhalefette olmalarından mı yoksa gerçekten bu iki parti fikri bakımdan da ortak görüşlere sahip olduklarından mı ileri geliyor bilemem ama CHP ile MHP arasında pek çok konuda bir beraberliğin ortaya çıkması üzerinde ayrıca düşünülmesi gerekiyor.

Ne ise, "Darbe planı yapan veya darbe girişiminde bulunan askerlerin artık özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılanabilmesinin" önünü açan yasal düzenlemenin iptali için bir siyasi parti ya da partilerin harekete geçmeye hazırlanmaları sanıyorum demokratik olma iddiasında olan bir tek bize has bir düşünce ve davranış biçimi olsa gerek. Yoksa demokratik ve demokrasiyi içine sindirmiş hiçbir ülkede böyle bir yaklaşım söz konusu olamaz. Böyle olunca da askerin demokratikleşmesini istemek ve beklemekten önce sivillerin ve bazı siyasilerin demokratikleşmesini beklemek durumundayız.