Demokrasi herkesin aynı düşünmesi değildir
Olaylar ve gelişmeler karşısında siyasilerin sergilediği tavır çoğu zaman demokrasi ile hiç örtüşmüyor. Farklı görüşlere bir tahammülsüzlük açıkça görülüyor. Fikirlerini beğenmediğin insanlara bunu açıkça söyleyebilirsin ama mutlaka karşı görüşünü de ortaya koymak durumundasın. Hem ben hiçbir olay karşısında görüş belirtmem ama atılan her adımı da kötülerim, her düşünceye karşı çıkarım anlayışının sadece demokrasilerde değil, günümüz dünyasında geçerliliği kalmamıştır.
Söz gelimi İçişleri Bakanı'nın daveti üzerine toplanan bazılarının adına KürtÇalıştayı dediği toplantıya katılan gazeteci, yazar ve bilim adamlarını bir çırpıda "12 kötü adam" olarak nitelendirmenin mantığı olabilir mi? O toplantıya biz de çağrılanlardan değiliz. Katılanlara göre farklı düşünce ve tekliflerimiz de olabilir. Ama o toplantıya katılanlarla aynı görüşü paylaşmıyoruz diye bir kalemde "12 kötü adam" dersek çok basit bir tavır sergilemiş olmaz mıyız? Bu "12 kötü adam" nitelendirmesini Bahçeli yapmıştı. İlk duyduğumda şaşırmadım dersem yalan olur. Bahçeli'nin bu sözleri nasıl söyleyebildiğini anlamakta zorlandım. Hatta, bir sürçü lisan olmuştur diye iyi niyetli bir yaklaşım geliştirdim.. Ne var ki yapılan açıklamalarda sözlerin yanlış anlaşıldığı ileri sürülmesine karşılık Başbakan'ın DTPheyeti ile yaptığı görüşmenin ardından Bahçeli'nin yaptığı, "12 kötü adam akşama görüşmenin ayrıntılarını verir" şeklindeki açıklaması gösterdi ki ortada bir sürçü lisan yok.
Elbette Kürt çalıştayına katılanları savunmak bana düşmez, gerek de yok. Ancak, bir siyasi parti genel başkanın farklı düşüncede olduğu kişileri "kötü adam" olarak nitelendirmesi hem demokrasi anlayışı, hem de ülkemizin içinde bulunduğu sorunlara çözüm bulunması açısından sakıncalıdır. Bir diğer ifade ile böyle bir yaklaşımla bu ülkede demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile yerleştirilmesi hiç mümkün olmaz. Sayın Bahçeli de bilir ki demokrasi farklılıklara tahammül rejimidir. Farkılıklara tahammül ise muhatapları aşağılayarak elbette olmaz. Görünen o ki, Bahçeli Kürt sorununa çözüm arayışlarından rahatsızdır. Bu rahatsızlığını soruna çözüm bulunmasını istemediği şeklinde yorumlamak istemem. Rahatsızlığın kaynağı uygulanan usul olabilir. Ancak, böyle bile olsa kendisi ile aynı usulü paylaşmayanları "kötü adam" olarak nitelendirmek doğru değildir. Doğru olan kendilerinin bu konudaki önerilerinin ne olduğuunu ortaya koyması ve bunu millet ile paylaşmasıdır. Muhalefet olmak her yapılana karşı çıkmak, sürekli eleştirerek ortaya çıkacak yıpranmadan pay almak olabilir mi?
Bir başka husus ise CHPGenel Başkanı Baykal'ın sergilediği tavırdır. Dünkü yazımda da üzerinde durduğum gibi Baykal DTP ile PKK'yı aynı görme temayülünü sürdürüyor. Halbuki geçmişte farklı söylemleri de vardı. Kaldı ki bugünkü DTP'nin devamı olduğu bir partiyi geçmişte Parlamento'ya taşıyanları Baykal şimdiye kadar hiç reddetmemiştir.
Başbakan'ın DTP'lilerle görüşmesini Kandil ya da İmralı ile görüşme olarak nitelendirmesinin anlaşılabilmesi için Baykal toplumun bilmediği ama kendisinin bildiği şeyler varsa bunu toplumla paylaşması gerekir. Bunlar yapılmadan, ortaya çözüme yönelik öneriler koymadan, hassas bir konuda harekete geçenleri vurmak için adeta fırsat koruyuculuğuna çıkmak ülkeye hiçbir yarar getirmez.
Bu noktada Baykal ve Bahçeli'ye bir hatırlatma yapmak isterim.. Eğer kendilerinin ortaya koyacakları bir çözümleri yoksa hiç olmazsa SaadetPartisi Genel Başkanı NumanKurtulmuş'un kamuoyu ile paylaştığı teklifine destek verebilirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.