Artık hiçbir Mason'a 'Dün öyle, bugün böyle' denemez
Dün başörtüsü “özgürlük” diyordun, bugün “yasaklansın” diyorsun! “Dün dündü, bugün bugündür” ne demek, türünden hiçbir soru sorulmaz. Gizli örgütlere üye olan hiç kimse, kendisinin her konuda özgür olduğunu söylemez, söyleyemez, söylese de kimse inanmaz da ondan. Yemekte, içmekte, gezmekte elbette özgürler.
Her şey mümkün. Ama kendine imkanlar sağlayan örgüt emrine uyacaklar. Bu bir mecburiyet.
Avrupa’nın en kıdemli mason locası, alenen ve resmen açıkladı. Hem de aynen Sezer’in Malatya üniversitesi rektörü gibi, Türk milletine meydan okuyarak. Yalnız yüzdeyi biraz düşürdü. Rektör gibi, “yüzde 95 olsa kıymeti yok” demedi de, “% 80 özgürlük dese de önemli değil. Dinlemeyin, yasaklayın” dedi.
Bu talimat, Türk milletinin olduğu gibi, bütün dünya Müslümanlarının da, emrin nereden geldiğini görmesi bakımından yararlı olmuştur. Gerçi çok kimse biliyordu ama, yine de bir kör dövüşü olması endişesi taşıyanlar olabilirdi.
Masonların önemli üyeleri ve işleri gizlidir. Ancak 50-100 sene sonra meşhurlarını, belki de ilavesiyle ilan ederek, başarılarını söyleyerek güçlerine güç katmak isterler. Mesela İtalyan Masonları, eski üstat Celil Layiktez’den Türkiye’de Masonluğun gücü hakkında bir makale istiyor (2006). Layiktez, bu makaleyi İngilizce yazıyor ve “Selanik’teki hareket ordusunu baştan sona biz tanzim ettik. Abdülhamid’i tahttan indiren kararı tebliğ eden beş mebusun beşi de masondu” diyor. Ama bu açıklama 98 yıl sonra. O da yurt dışında. AP seçiminde Demirel’e “yok” diye vesika veren loca, ne oldu da “zulmün sahibi biziz” diye Fransa’dan ilan ediyor? Türk mason ilanları dahi hayret uyandırmıştı. Bu telaş niye? Yenilgi korkusu mu? Meydan okuma mı? Son koz mu? Kur’an’la Müslüman arasında kopukluk doğurmak elbette çok önemli. ümitlerini bu derece kayıp mı ettiler?
Artık bütün masonlar, Roteryanlar, Lion ve Lionistler ve daha yukardakiler, ellerinden gelen gayretle “başörtüsü düşmanlığı” yapmaya resmen ve alenen mecburdurlar. İtaat yemini etmişler. Masonluk oyuncak mı? Girilir, çıkılmaz. Kaytarmak kolay olsa, yüz yıllardır evrensel boyutunu nasıl koruyacak? “Ergenekoncular” bile üç günde yakayı ele verdi. Celil Layiktez 4 ciltlik “Türkiye’de Masonluk Tarihi” kitabında, “Türkiye Büyük locası, üyeleri üzerinde yasama, yürütme ve yargılama yetkisinin mutlak sahibidir. Bu ilkelere dokunulamaz ve değiştirilemez” diyor. Bu açıklamadan sonra masonlar, yasakçılıkta ne derece akıl almaz heyecana kapılsalar, ileri gitseler, çok görmemek lazım. Bir defa kapana sıkışmışlar, vicdanları elvermese de bağıracak, kendilerini amirlerine gösterecekler. Başka çareleri yok, çaresizler.
Aslında başörtüsü düşmanlığının, kökü dışarıda bir düşmanlık olduğunu herkes biliyor ve en azından hissediyordu. Daha birkaç ay önce Locaları, Türkiye masonları tarafından ilk defa kurulmuş olan Azerbaycan dahi biliyor. Hakan Albayrak, Azerbaycan Halk Partisi Genel Başkanı ve milletvekili Penah Hüseyin Bey’e başörtüsü yasağını soruyor. O da; “Biz İslâm dünyasındaki en laik hükümetiz” diyerek Batı’nın tam desteğini almaya çalıştığını düşündüğünü söylüyor.
Fransa mason locasının başörtüsü yasağına bu derece açıktan müdahalesi, “akıl almaz, vicdana sığmaz bu düşmanlığın sebebi ne ki?” sorusunu kökten kaldırdı. çok maske yere düştü. Derinden derine, kıvıra kıvıra, her seferinde başka gerekçelerle yürütülen zulmün kökü açığa çıktı. Maskeli balo, utanmazlık kaynağıdır. “Kör ebe oyunu” gibi hak mücadelesi zordur. Gün ışığı rahmettir. Herkes aydınlıkta yerini görerek, bilerek alacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.