Valilik şapkasıyla kutlamanın düşündürdükleri
Kastamonu’da şapka devriminin 84. yıldönümü yapılmış. Bu merasime “kutlama” denmiş. Haber ve resimler, olayın, “kutlama merasimi” değil “anma” olduğunu gösteriyor.
Kutlama, yaşayan bir eylem, fikir ve heyecanın daha kuvvetle yaşatılıp gelişmesi için yapılan eylemlerdir. Tarihte kalmış, yeniden yaşanma imkânı kalmamış olaylar için yapılabilecek iş anmadır. Fikri değerlendirmedir. Bunun için de millet kesesinden masraflı bir gösteriye gerek olmamalıdır.
Şapkaların hazırlanışından bedava dağıtılışına, çağla örtüşmeyen görüntüsüne kadar her şey, olayın yeniden aynı şekilde yaşanmasına imkân bırakmayacak derecede hayattan uzaklaştığını göstermektedir.
Hadise, en azından anne, baba ve dedelerin yaşadığı ve anlattığı olaylarla toplumdan uzak olmadığından şeklen canlandırılmasına da gerek yoktur. Şapka giymediği veya şapka giymek konusunda olumlu düşünmediği için birçok kimse tazyike maruz kalmış, idamlar olmuştur. İsmi bilimsel literatürlere geçmiş İskilipli Atıf Hoca, kanundan önce yazdığı şapka ile ilgili bir risaleden dolayı idam edilmiştir.
1950 yılı öncesi ortaokul ve lisede şapka devrimini öğrenciler olarak da fiilen yaşardık. Şapka evde unutulmuşsa okula alınmazdık. Özellikle hastalık gibi nedenlerle devamsızlıkları dolmak üzere olan arkadaşlar için son derece sıkıntılı bir işti. Tekrar eve gidip gelme imkânı yoktu. Ya içeri giren şapkalı arkadaş şapkasını duvardan dışarı atacak veya bir arkadaşın şapkasını çantana koyup dışarı çıkaracaktı. Her ikisi de riskli idi. Görülür veya yakalanırsa disipline giderdi.
Valilik, 2 bin kadar şapka yaptırıp merasime katılanlara dağıtmış. Anlamı açık. Şapka kullanan yok denecek kadar az. Şapka anma için değil, gösteri için. Toplum hayatı canlı bir hayattır. Değişmeyen değerleri olduğu gibi, değişmek zaruretinde olan şekiller de vardır. Zamanı durdurmak ve o devrin kalıpları içinde toplum hayatını dondurmak imkânı yoktur. Böyle bir heves, suyu yokuşa akıtmak, çağa ters bir güç gösterisidir. İnsanın yönetim merkezi, akıl, vicdan ve imandır. Dayatma, akıl dışı demektir, cehaletten kaynaklanır. 21. asır siyasi hayatının en geçersiz kalp parası olma yolundadır.
Asrın süper gücü Amerika adına baba Bush saltanatı varisi, iki dönem Başkan George Bush, dayatma ve toplumları şekillendirme politikasını, “Benden değilsen düşmanımsın” sözü ile sembolleştirmişti. Ama bu politika, ABD’yi perişan etti ve takımının sonunu getirdi. Fikren ve şeklen zıddına başarı sağladı. Fikir olarak bu söylemin zıddı olan “değişim” kazandı. Fiilen ve şeklen ise kendini üstün gören, “beyaz” hayalin gururu “buyurganlık” kaybetti. Siyahı, taşrayı temsil eden Afrikalı Obama’nın şahsında insanlık kazandı. Hatta değişimin bu derecesine birçok kimse, ilk anda inanmakta güçlük çekti.
Dayatmacılık, bilgi çağında akılla savaş gücünü kaybetmiştir.
Osman Bölükbaşı, “Memuru süslü avrat, zengini akılsız evlat, politikacıyı kör inat iflas ettirir” derdi, Masonluk türü uzaktan kumandalı politika takip edenler, “Biz güçlü bir dayanışmaya sahibiz. Sermaye, makam, yetki, organizasyon bizde, beyazız, çobanla bir olamayız” kör inadıyla kendilerini insanlıktan farklılaştırıp ayırarak, güç ve şekille tarif etme yanılgısından kurtarmalıdır. İnsanlıkla tarife ve insanlıkta bütünleşmeye dönmelidirler. Her şey insanlıkta, insanlık, gücün değil; güç, insanlığın emrindedir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.