Devlet Bahçeli’nin eli öpülür mü?
Dünden beri Sayın Bülent Arınç’ın demokratik açılım sürecine ilişkin bazı sözleri aklımı kurcalıyor. Ne demişti Bülent Arınç: “Çözüm olacaksa Baykal’ın elini bile öperim. Zaten yaşı da müsait.”
İki tür mesaj okudum bu cümlelerde. Birincisi, hükümet sorunun çözümüne katkı sağlayacak her türlü çabayı göstermeye hazır. İkincisi, Baykal’a ‘yaşını başını aldın artık bu inattan vazgeç, gel sen de katıl bu sürece, senin de tavsiyelerin çorbada tuz olsun, eli öpülecek adam olursun’ mesajı.
Sürecin tabi ki, geniş kesimlerin katkısıyla sağlıklı işlemesi, madem bu yola çıkılmış, yolun kazasız belasız tamamlanması hayati önem taşıyor.
Ama her geçen gün, Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu konuda taraf olduğunu gözlemliyoruz. Yani herkes bu sürece destek verse bile, milliyetçi hassasiyetlerden ötürü MHP çekimser kalacak ve hatta sert muhalefetini sürdürecek.
Deniz Baykal’ın, “Rotası belli olmayan gemiye binmeyiz” sözüne bakmayın. Kendileri, Türk siyasi tarihi boyunca icraatları ile bu konuda asla taraf olamayacaklarını göstermişlerdir. DTP’ye kadar gelen siyasi çizginin bilinen en önemli isimlerinin TBMM çatısı altında siyaset yapma şansını kimlerin sayesinde yakaladığını millet çok iyi biliyor. Gerçi bu konuda MHP’nin de katkıları yok değil.
Ancak MHP’yi bu süreçte CHP’den kalın çizgilerle ayırmak gerekiyor. Özellikle söylem noktasında Bahçeli ve MHP’nin önde gelen isimlerinin sınırı zorlayan ifadelerini eleştirmek normal karşılanabilir. Bunu her birimiz yapmışızdır. Bu tür bir eleştirinin MHP tabanından yapılmadığını da kimse iddia edemez.
Fakat, zaman geçtikçe söylemden çok içeriğin önem kazandığını artık görmek gerekiyor. Baykal siyasetinin tamamen popülist siyaset olduğunu artık kimse inkar edemiyor. Sırf muhalefet etmiş olmak için her şeyin önüne engel koyma anlayışı alışkanlık haline geldi CHP’de. Anayasa Mahkemesi’nin yolları artık onların en iyi bildiği güzergah. Dolayısıyla Sayın Arınç’ın “Baykal’ın elini bile öperim” sözünü burada biraz eleştirmek lazım. Evet, gerçekten ülkenin aydınlık geleceği için atılacak her olumlu adıma omuz verecekse yaşı da göz önünde bulundurularak eli öpülebilir. Ama bir açık kapı bırakmak gerekiyor. Ne de olsa, akşam altına imza attığını sabah mahkemeye götüren bir anlayış var karşımızda.
Burada eli tutulacak, ya da öpülecek olan kesim bence MHP ve Devlet Bahçeli.
Zira, eğer kalıcı çözüm aranıyorsa, kardeş kanına dur denmek isteniyorsa, anaların gözyaşının dindirilmesi arzu ediliyorsa, kaygıları minimum seviyeye indirgeyerek MHP bu sürecin bir parçası haline getirilmeli.
Birilerinin meydanlarda toplanarak “Barış” diye haykırmaları, sanki halklar arasında bir ayrışma, bir savaş varmış havası estiriyor. Bir kere buna izin verilmemeli. Barış, savaşan karşıtlar arasında olur ancak. Terör örgütü ile barış olmaz. Terör örgütü, kökü kazınana kadar terör örgütüdür.
Bunun adı çözüm sürecidir. Bu sadece Kürt meselesi olarak değerlendirilmemelidir. Temel hak ve özgürlüklerden yola çıkarak, doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi kucaklayacak bir sistem oluşturma gayreti olmalı.
Sayın Arınç bence Baykal’ın elini öpmeyi bir kenara bırakıp Sayın Bahçeli’nin elini tutmak için gayret sarfetmeli.
Böyle devam ettiği sürece, Bahçeli’nin “ihanet” söylemleri hiç bitmeyecek. Siz nekadar ilerlerseniz ilerleyin, bir adım hep geride ve eksik kalacak.
Bahçeli dahil, hiç kimsenin bu süreçten siyasi rant elde etmesine izin verilmemeli, çünkü bu siyaset üstü bir mesele ve artık geri adım da atılamaz.
Bir kere ismi kondu.
Terazinin iki kefesi netleşiyor ve kesin olan bir şey var artık; kefelerin birinde Baykal değil Bahçeli var.
Selam ve dua ile...