İslam Ümmeti Paktı
İslam ülkelerinin imkanlarını birleştirmesi gerektiğini 40 yıla yaklaşan bir süreden beri dile getiririz. Ülkeleri birleştiren en önemli unsurların başında din birliğinin geldiğine, Avrupa Birliği'nin temelinin de Hristiyanlık olduğuna dikkat çekeriz. Ne var ki İslam ile barışık olmayan buna karşılık gerektiğinde kendilerini Müslüman olarak tarif eden bir takım kimseler Türkiye'yi Hristiyan Topluluğu olan AB içinde eritmeyi kendileri için ana hedef kabul etmişlerdir. Böyle olunca da ülkemizde İslam Ülkeleri arasında birlik oluşturulması fikrini savunanların sesi toplumdan gizlenmeye çalışılmış, bunun için özellikle medya kullanılmıştır.
İslam ülkelerinin her alanda aralarında birlik oluşturmaları kapılarını dünyaya kapatmaları anlamına gelmediğini sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Elbette İslam Ülkeleri arasında sağlanacak İslam Birliği ya da İSEDAK toplantısında konuşan Senegal Ticaret Bakanı'nın ifadesiyle İslam Ümmeti Paktı üyeleri ticaretlerinin önemli bir kısmını Batılı ülkelerle yapmaya devam edecektir. En azından kendi ağır sanayilerini, savaş sanayilerini kurana ve kendileri her alanda yeterli hale gelene kadar bunun başka yolu da yoktur. İslam Dünyası'nın her alanda bir bütünlük oluşturabilmesi öncelikli olarak kendi kendine yeterli hale gelebilmesinin ilk şartıdır. Ne yazık ki İslami Birliği'nin etkilerini yitirmelerine vesile olacağını düşünen emperyalist güçler böyle bir gelişmenin önünü kesmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Hatta İslam Birliği'ni engelleme hususunda İslam ülkeleri içinde de kendilerine yandaş bulmaktadırlar. Bu yandaşlar bazen kültür emperyalizminin tesiri ile kendi değerlerinden kopmuş gönüllüler arasından, bazen de satılık tiplerden oluşmaktadır. Ancak, başlangıçta bir ekonomik ortaklık şeklinde takdim edilen Avrupa Ekonomik Topluluğu(AET)'nin bugün Avrupa Birliği'ne ulaşması İslam Dünyası için önemli bir örnektir. Bu gelişme İslam Dünyası'nın gözünü açmalıdır.
Bu değerlendirmeler ışığı altında İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) İstanbul'da gerçekleştirilen 25. toplantısı büyük önem arz ediyor. Yıllardan bir sonuç alınamadan yapılan; bir araya gelip dağılmanın ötesinde bir mesafe alınamayan bu toplantılar dünyadaki gelişmelerin ışığında katılanların harekete geçmesini sağlayabilirse sadece üye ülkelerin ekonomik ve ticari gelişmesine zemin hazırlamayacak, bunun ötesinde yeni bir güç dengesinin oluşmasına katkısı olacaktır, olmalıdır.
Bunun için Müslüman ülke yöneticilerinin bir takım emperyalist ülkelerin telkinlerine değil, kendi gerçeklerini dikkate almaları atılacak ilk önemli adımdır. İslam Birliği'nin sağlanması Avrupa Birliği'nin sağlanmasından çok daha kolaydır. Çünkü; İslam ülkeleri arasında Avrupa Birliği'ni oluşturan ülkeler arasında geçmişte var olan düşmanlık yoktur. Avrupa ülkeleri İkinci Dünya Harbi'nin arkasından 14 yıl sonra bugünkü AB'nin temelini atabilmişlerse İslam Ülkelerinin kendi aralarında birlik oluşturmalarının şartları çok daha uygundur.
İSEDAK Toplantısında bazı konuşmacılar işin özünü kavramış olduklarını gösteren konuşmalar yapmaktadırlar. Artık İslami Birliği'nin yol haritasından söz edilmekte, İslam Ümmeti Paktı'nın İslam dünyasını dış şoklardan koruyacağına dikkat çekmektedirler. Kısacası artık bazı İslam ülkelerinin gündeminde sadece ekonomik ve ticari işbirliği değil İslam Ümmetinin Birliği vardır.
Ne yazık ki şu anda İslam ülkelerinin kendi aralarında ticaret hacmi çok düşüktür. Bunun içindir ki İslam kalkınma Bankası (İKB) Başkanı Ahmet Muhammed Ali konuşmasında 2015'te İslam ülkeleri arasında ticaretin payının yüzde 20 olmasını hedef olarak göstermektedir. Halbuki şimdiye kadar İslam ülkeleri arasında ticaret hacmi kesinlikle yüzde 40-50'lere çıkabilirdi, çıkartılmalıydı. Tek tek hareket eden İslam ülkeleri sonuçta emperyalizmin kucağına düşmüş, yıllardan beri sömürülmeye devam etmişlerdir. Bu bakımdan İslam Ümmetinin Birliği sömürüye son vermek, emperyalistlerle eşit şartlarda masaya oturmaları demektir. Dileriz bu hedefe çok geç olmadan ulaşılır. Aslında bunun teminine İslam kardeşliği inancı yeterlidir. Yeter ki İslam ülkelerini yönetenler kendilerini dış tesir ve telkinlerden kurtarabilsinler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.